Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1484 E. 2022/874 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1484
KARAR NO: 2022/874
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2017/666 (E) – 2020/70 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 10/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; 9.518,73 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik tazminatı, geçici bakıcı gideri ile tedavi giderinin Trafik Sigortası Genel Şartları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenmesi gerektiğinden, poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu; ev hanımı olan davacının geçici iş göremezliği nedeniyle uğradığı zararın bulunmadığını; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusura ilişkin rapor alınmadan esas hakkında eksik incelemeyle karar verildiğini; savunmaları dikkate alınmadan ve gerekçeli karar içeriğinde savunmalara neden itibar edildiğine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadan hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, HMK’nin 297’nci maddesinin 1’inci fıkrasının “c” bendine uygun biçimde tarafların iddia ve savunmalarının özetine, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlara, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan kanıtlara, kanıtların tartışılması ve değerlendirilmesine, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplere ilişkin konulara yer verildiği anlaşıldığından davalı vekilinin bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesi ile KTK’nin 98’inci maddesi değiştirilmiş, buna göre 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”; 6111 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. Bununla birlikte söz konusu yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden belgesiz tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir. Bununla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, yalnızca söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Bu itibarla sağlık giderleri teminat kapsamında bulunan belgesiz tedavi gideri niteliğindeki geçici iş göremezlik tazminatından, davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulundan alınan raporda; davacı Hülya Toprak’ın 25/12/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca tüm vücut engellilik oranının %0, iyileşme (geçiçi iş göremezlik) süresinin ise olay tarihinden itibaren 10 aya kadar uzayabileceği bildirilmiş; hesap bilirkişisi tarafından, geçici iş göremezlik süresi içerisinde sakatlık oranı %100 kabul edilerek davacının 10 aylık geçici iş göremezlik dönem zararının 9.518,73 TL olduğuna ilişkin rapor düzenlenmiştir. Uğradıkları kaza nedeniyle oluşan ve iyileşinceye kadar devam eden geçici sakatlık nedeniyle yalnızca meslek sahipleri ve çalışıp kazanç elde etmekte olanlar değil, günlük işlerini yapamayan veya yapmakta zorlanan (daha fazla güç sarf eden) diğer kişilerin de maddi tazminat talep edebileceğinin kabulü gerekmektedir. Kaldı ki olay nedeniyle kollukta alınan ifade tutanağı içeriğinde ev hanımı olduğunu beyan etmesi nedeniyle davacının “ev hizmetleri” olarak bilinen işi yaptığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi yerindedir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişinin kusura ilişkin raporunda davacı yaya ile davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesiyle sigortalı otomobilin konumları ve davacı ile dava dışı sürücünün davranışları irdelenerek, kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 650,22 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 162,56 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 487,66‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/5/2022