Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1465 E. 2022/1711 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1465
KARAR NO: 2022/1711
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2014/685 Esas – 2019/1238 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat ( Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “1-Davacının madddi tazminata ilişkin istemi yönünden davanın kabulü ile, 2.069,46 TL geçici iş göremezlik tazminatı,142.329,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 144.399,20 TL maddi tazminatın davalılardan … Sigorta ve … Sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı olarak dava tarihi olan 15/02/2013 tarihinden, davalılar …, …, …A.Ş. ve … Ltd. Şti. Yönünden ise kaza tarihi olan 05/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacının manevi tazminata ilişkin istemi yönünden davanın kısmen kabulü ile, 21.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, …, …A.Ş. ve … Ltd. Şti.’nden kaza tarihi olan 05/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Aşan istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, tüm davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayın Yerel Mahkemece soyut olarak incelendiğini, gerekli araştırmaların yapılmadığını, uzun süren yargılama ve değişen hakimler nedeniyle, dosyada bir çok usule ve esasa yönelik hatalar yapıldığını, Yerel Mahkemenin görevsiz olduğunu, iş kazası niteliğinde olduğundan, görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, davacının kusursuz olduğunu düşünmenin mümkün olmadığını, davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olduğunu ve bu hususun kusur raporlarında hiç dikkate alınmadığını, 03/09/2015 tarihi İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporunda; davalı sürücü …’ın %75, diğer davalı sürücünün …ın %25 oranında kusurlu bulunduğunu ancak raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu ve bu çelişki giderilmeden karar verildiğini, SGK tarafından davacıya yapılan ödemelerin tazminattan tenzil edilmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunu belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, karara dayanak yapılan kusur bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının olay sırasında emniyet kemeri takmamasının dikkate alınmadığını, maluliyet raporları aracındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, SGK tarafından yapılan ödemelerin tenzil edilmeden karar verildiğini, Yerel Mahkeme kararında SGK tarafından ödeme yapılmadığı için PSD’nin tenzilinin yapılmamış olduğunun görüldüğünü, ancak ileride SGK tarafından gelir bağlanılacağının ve bağlanılacak gelirin, müvekkili şirketten talep edilebileceğinin dikkate alınarak, mükerrer ödeme olmaması adına PSD ödemesinin yapılan hesaplamadan tenzil edilmesi gerektiğini, müvekkili hakkındaki manevi tazminat talebinin reddedilmesine rağmen, müvekkili lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayın Yerel Mahkemece soyut olarak incelendiğini, gerekli araştırmaların yapılmadığını, uzun süren yargılama ve değişen hakimler nedeniyle, dosyada bir çok usule ve esasa yönelik hatalar yapıldığını, Yerel Mahkemenin görevsiz olduğunu, iş kazası niteliğinde olduğundan, görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, davacının kusursuz olduğunu düşünmenin mümkün olmadığını, davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olduğunu ve bu hususun kusur raporlarında hiç dikkate alınmadığını, 03/09/2015 tarihi İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporunda; davalı sürücü …’ın %75, diğer davalı sürücünün … ın %25 oranında kusurlu bulunduğunu ancak raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu ve bu çelişki giderilmeden karar verildiğini, SGK tarafından davacıya yapılan ödemelerin tazminattan tenzil edilmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunu belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin görevsiz olduğunu, dava konusu kazanın iş kazası niteliğinde olması sebebiyle iş Mahkemesinin görevli olduğunu, SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığını araştırılması var ise tazminattan tenzil edilmesi gerektiğini, olayda hatır taşıması olduğundan, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, geçici iş görememezlikten müvekkilinin sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, SGK tarafından, 2012-2013 tarihleri arasında davacıya 766,88 TL, 862,74 TL,1054,46 TL ve 236,16 TL tutarında olmak üzere 4 kez ödeme yapıldığını, bunların rücuya tabi olduğunu ve geçici iş göremezlik tazminatından tenzil edilmesi gerektiğini, maluliyet raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, bu çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, ATK tarafından sigortalı araç sürücüsü …’a %25 oranında kusur verilmesini kabul etmediklerini, 10/06/2019 tarihli aktüerye raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu’nun dikkate alınmasının hatalı olduğnu, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının olay anında emniyet kemeri takmamasının müterafik kusur oluşturduğunu, bu hususun dikkate alınmadığını, maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, olayda sadece yaralanma olduğunu, ancak manevi tazminat hükmedilirken ölüm olduğu belirtilerek karar verildiğini, SGK tarafından davacıya yapılan ödemelerin tenzil edilmeden karar verildiğini, keşif yapılmadan kusur incelemesi yapılmasının hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu belirtmiştir. Davalı … San. ve Tic. AŞ. istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, bu hususun tartışılmadığını, maluliyet raporları arasında çelişki olduğunu ve çelişki giderilmeden karar verildiğini, manevi tazminat belirlenirken olayda ölüm olduğunun belirtildiğini ancak ölüm olmadığını yaralanma olduğunu, SGK tarafından davacıya yapılan ödemeler tenzil edilmeden karar verildiğini, aktüerya raporunun PMF Yaşam Tablosu dikkate alınarak düzenlenmesinin hatalı olduğunu, raporun THR 2010 Yaşam Tablosu’na göre düzenlenmesi gerektiğini, keşif yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 05/07/2012 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin işleteni ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç (beton mikseri) ile davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …San. ve Tic. AŞ.’nin işleteni ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı kamyonetin kaza yapması neticesinde, … plakalı kamyonette yolcu olarak bulunan davacı ile birlikte 5 kişinin yaralandığı; işbu davada, davacı tarafça belirsiz alacak davası kapsamında, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle güç kaybı zararı adı altında maddi tazminat ve 125.000 TL manevi tazminatın araçların sürücüleri ve işletenleri olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Öncelikle dosyasının yapılan incelenmesinde; Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu, Tuzla Güvenlik Merkezi’nin 02/05/2019 tarihli yazısına göre; SGK tarafından davacıya rücuya dair bir ödeme yapılmadığı, geçici iş göremezlik zararından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam ettiği, hatır taşıması koşullarının bulunmadığı, olayda müterafik kusur olduğunun, davacı tarafça ispat edilemediği ve dosyada bulunan bilgi ve belgelerden de anlaşılamadığı; dava dilekçesinde, davalı sigorta şirketlerinden manevi tazminat talep edilmediğinden, reddedilen miktar yönünden davalı Sigorta Şirketi lehine vekalet ücreti verilmemesinin yerinde olduğu kanısına varıldığından, kusur, maluliyet raporu ve manevi tazminat miktarına yönelik itirazlar dışındaki diğer iddia ve itirazların yerinde görülmemiştir. Kusur, maluliyet raporu ve manevi tazminat miktarına yönelik itirazların incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince karar dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 03/09/2015 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %75, davalı sürücü …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, trafik kazası tespit tutanağı ile ceza yargılaması sırasında aldırılan ATK raporuyla örtüştüğü; raporun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, kusura yönelik itirazlar kabule şayan görülmemiştir. Yine İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 05/10/2017 tarihli raporunda; kaza nedeniyle davacının %25,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin (geçici iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 2 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak düzenlendiği ve raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yolcu olması, davacının yaralanmasının niteliği ve maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. Maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itirazlar da haklı görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 11.298,42 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 16.589,05 TL’nin mahsubu ile fazladan yatırılan 5.290,63 TL’nin istinaf başvurusunda bulunan davalılara eşit olarak iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, maddi tazminat yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; manevi tazminat yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.18/10/2022