Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1424 E. 2022/989 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1424
KARAR NO: 2022/989
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2018/215 (E) – 2019/1380 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 24/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dilekçesinde özetle; davalı … Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait, davalı … Sigorta AŞ’ye devredilen … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı davalı …’ın yönetimindeki … plakalı kamyonun sürücüsünün hatalı ve tehlikeli biçimde şerit değiştirmesi nedeniyle aynı yönde seyir halinde bulunan …’nun idaresindeki otomobile çarparak kazaya neden olduğunu, yoldan çıkarak su kanalına düşen otomobil sürücüsü …’nun öldüğünü, bu olay nedeniyle açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasında davacılar lehine 215.842,31 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığını, Büyükçekmece 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/630 (E) – 2013/434 (K) sayılı dosyasıyla hüküm altına alınan 7.500,00 TL mahsup edildiğinde bakiye 208.342,23 TL kaldığını belirterek bakiye 208.342,23 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ ve … vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, davacı … için 14.210,46 TL, davacı … için 25.917,37 TL, davacı … için 5.005,32 TL destekten yoksun kalma tazminatını davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adları geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine; 7.500,00 TL hasar tazminatını davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı sigorta şirketinin 5.750,00 TL hasar tazminatından sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sanayi ve Ticaret AŞ vekili dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının irdelenmediğini, meydana gelen olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davanın dayanağı bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müteveffanın gelirinin hatalı belirlendiğini, denkleştirme kuralının dikkate alınmadığını, destek gelirinin paylaştırılmasının yanlış yapıldığını, davacıların destekten yoksun kalmasının söz konusu olmadığını, belgeye dayanmayan araç hasarına ilişkin talebin reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporu kendilerine tebliğ edilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, daha önce taraflarınca takip edilmeyen dosyada yer alan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, gerekçeli karar içeriğinden anlaşıldığını, bu raporda destekten yoksun kalma tazminatının nasıl hesaplandığı, maddi hata yapılıp yapılmadığı, pay oranlarının nasıl ayrıldığı konusunda herhangi bir bilgilerinin olmadığını, yeniden yapılan yargılamada kusur ve hesap raporu da alınmadığını, davalı tarafa 20/6/2016 tarihinde ödenen 10.700,00 TL’nin hesaplanan tazminattan mahsubunun gerektiğini, müteveffanın nişanlısı …’ın desteği olduğu konusunda kanıt bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan miktarların pek aşırı olduğunu, hatalı raporun hükme esas alınarak karar verilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı … kendi adına asaleten, davacılar … ve …’a vekaleten sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffanın gerçekte aylık kazancının 2.000,00 TL olduğunu, bu nedenle 12/5/2011 tarihli raporun sonuç bölümünün “1/A-a” seçeneğine uygun olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, gerekçeli kararda kaza tarihi ile ilk davanın açıldığı günün yanlış yazıldığını; faizin olay tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğinin gözetilmediğini belirterek reddedilen talep ve miktar yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’nci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve hasar tazminatı istemine ilişkindir. HMK’nin 27’nci maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı; davanın taraflarının hak arama özgürlüklerini ve savunma haklarını en iyi biçimde kullanabilmeleri, dava ile ilgili bütün belge ve bilgileri bilmelerini kapsayan yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması hakkı; tarafların uyuşmazlık konusu ile ilgili her türlü iddia, savunma ve ispat hakkı; mahkemenin taraflarının iddia ve savunmalarını dikkate alma ve gerekçeli karara bağlama zorunluluğu öğelerinden oluşur. Anılan maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere Anayasanın 36’ncı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ise 6’ncı maddesinde düzenlenen ve adil yargılanma hakkının en önemli öğesi olan, iddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak; tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit biçimde kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hâkim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Somut uyuşmazlıkta ise; davacılar …, …, …, …, … ile davalılar … Ticaret AŞ, … ve … AŞ arasında görülen, Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesinin karar düzeltme talebinin reddine ilişkin 1/2/2017 gün ve 2016/9860 (E) – 2017/900 (K) sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi suretiyle kesinleşen, Büyükçekmece 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/630 (E) sayılı davasında hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen 12/5/2011 tarihli raporun, davalı … Sigorta AŞ’ye tebliğ edilmeden, hukuki dinlenilme hakkına ilişkin HMK’nin 27’nci maddesine aykırı davranılarak hükme esas alınması yerinde görülmemiştir. Kararın kaldırılma gerekçesine göre; davalı … Sigorta AŞ vekilinin ileri sürdüğü hukuki dinlenilme hakkına ilişkin istinaf sebepleri dışındaki diğer istinaf nedenleri ile davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ ve … vekili ile davacı …’nun kendi adına asaleten, davacılar … ve …’a vekaleten sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ ve … vekili ile davacılar …, … ve … vekilinin istinaf başvuruları konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-Davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ ve … ile davacılar …, … ve … tarafından istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle yatırılan istinaf kanun yolu başvuru harcı ile peşin ödenen istinaf karar ve ilam harçlarının talepte bulunulması durumunda yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine, 5-Davalı … Sigorta AŞ tarafından istinaf kanun yolu başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince adı geçen davalıya geri verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 8-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.