Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1336 E. 2022/924 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1336
KARAR NO: 2022/924
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2019
NUMARASI: 2018/823 Esas – 2019/815 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kasko – TTK 1472)
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; kasko sigortacısı davacı tarafından, dava dışı kasko sigortalılarına ödenen tazminatın, zarar sorumlusu olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava;davacı … şirketinin kasko poliçesi gereğince yangın raporu doğrultusunda sigortalısına ödemiş olduğu bedelin davalı şirketten tahsiline ilişkin icra takibi başlattığı, davalı şirketin meydana gelen yangın olayının kendileriyle illiyet bağı bulunmadığını ve kusurlarının bulunmadığından bahisle borca, faize ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Dava konusu tazminat talebine konu araçların hasara uğramasına sebebiyet veren yangının davalıya ait taşınmaz dışında başladığı, davalıya ait binanın havalandırma sisteminden çıkmadığı, havalandırma sistemi dışında yerde bulunan yangın yüklerinin nereden geldiği belli olmayan bir ateş vasıtası ile tetiklenerek yangına dönüştüğü, bu nedenle yangının meydana gelmesinde davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, 6102 Sayılı TTK.’nın 1481. Maddesi ve Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın “Hasar ve Tazminatın Sonuçları” başlıklı B.4. bendi 4.3. maddesi uyarınca sigorta şirketinin sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçtiği ve ödediği tazminat tutarınca sigortalıya halef olduğu, ilgili yasal düzenlemeler kapsamında halefiyet esaslarının uygulanarak sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat tutarının rücu edilebilmesin için rücu edilenin hasarın meydana gelmesinde kusurunun bulunması gerektiği, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin dava konusu hasarın oluşmasına sebebiyet verdiği tespit edilen yangın olayının meydana gelmesinde herhangi bir sorumluluğunun yahut kusurunun bulunmadığı, bu nedenle de davacı …’ nin dava dışı sigortalılarına sigorta teminatı kapsamında ödediği bedellerin davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’nden tahsilini talep etmek hakkına sahip olamayacağı hükme elverişli elektrik, makine ve sigorta uzmanı bilirkişi raporundan anlaşılmış olup davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara dayanak yapılan bilirkişi raporu ile itfaiye raporunun çeliştiğini, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, bilirkişi raporunda, hasarın oluş şekli ve kusur durumuna ilişkin fahiş hatalar yapıldığını, bilirkişi raporundaki kusur durumuna yönelik yapılan afaki değerlendirmelerin kabulünün mümkün olmadığını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: İlk Derece Mahkemesince; karara dayanak yapılan 20/08/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda; dava konusu tazminat talebine konu araçların hasara uğramasına sebebiyet veren yangının davalıya ait taşınmaz dışında başladığı, davalıya ait binanın havalandırma sisteminden çıkmadığı, havalandırma sistemi dışında yerde bulunan yangın yüklerinin nereden geldiği belli olmayan bir ateş vasıtası ile tetiklenerek yangına dönüştüğü, bu nedenle yangının meydana gelmesinde davalının herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla rücu koşullarının gerçekleşmediği mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dava dosyasındaki bilirkişi raporları ve aynı olay nedeniyle farklı davacılar tarafından, işbu davanın davalısı hakkında açılan birden fazla dava dosyalarında aldırılan bilirkişi kurulu raporlarıyla birebir örtüştüğü; itfaiye tarafından düzenlenen raporun tartışıldığı, raporun denetim ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava değeri (29.833,98 TL) dikkate alınarak, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/05/2022