Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1302 E. 2022/1995 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1302
KARAR NO: 2022/1995
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2017/911 (E) – 2019/1222 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalı … şirketine trafik sigortasıyla sigortalı bulunan dava dışı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 21/12/2016 tarihinde sebebiyet verdiği trafik kazasında davacıların desteği olan …’ın vefat ettiğini belirterek belirsiz alacak davası şeklinde destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davalı şirkete sigortalı olan araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili; desteğin vefatı sebebiyle talepte bulunan davacıların üçüncü kişi konumunda olmaları nedeniyle desteğin kusurundan etkilenmeyeceklerini, desteğin kusurunun zarar gören üçüncü kişi konumundaki davacılara yansıtılamayacağını, keza emsal yargı kararlarının da bu yönde olduğunu, kaldı ki kusura ilişkin yapılan değerlendirmenin de hatalı olduğunu, zira, desteğin kaza tarihi itibarıyla 2 yaşında olup bu yaştaki bir çocuğun kusur sorumluluğunun bulunmadığını, ATK’dan alınan ilk raporda merhuma kusur izafe edilmediğini, diğer alınan raporda ise çocuğun irade ve algılama yeteneklerinden yoksun olduğu hususunun göz önünde bulundurulmadığını, oysaki ilk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan diğer bir bilirkişi raporunda merhum çocuğun yaşı itibarıyla trafik kurallarını bilmediği, tehlikenin bilincinde olmadığı, fakat olayda araç sürücüsü kadar etkinliği olduğu belirtilerek %50 oranında kusur izafe edildiğini, buna göre araç sürücüsünün, en azından çocuk kadar olayda etkili olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze/defin gideri istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 86. maddesinde ise bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Araç işleteni, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecektir. Yine aynı yasanın 91. maddesinde, işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasından kaynaklanan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu oldukları düzenlenmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesi ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bu itibarla, davalı işletenin ve dolayısıyla trafik sigortacısının sorumluluğunun doğabilmesi için kazanın gerçekleşmesinde sigortalı araç sürücüsünün az da kusurunun bulunması şarttır. Bir başka ifadeyle, trafik sigortacısına karşı zarar gören 3. kişi konumundaki destek mirasçılarının tazminata müstahak olabilmeleri için sigortalı araç sürücüsünün gerçekleşen kazada az da olsa kusurunun bulunması gerekmektedir. Zira, bu durumda işletenin kusursuz sorumluluğu, giderek trafik sigortacısının sorumluluğu doğacaktır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile soruşturma dosyasında dinlenen mağdur ve tanık anlatımlarına göre, davaya konu trafik kazasının; hakkında kusuru bulunmadığından bahisle takipsizlik kararı verilen sigortalı araç sürücüsünün yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile olay yerine gelip apartman önünde, aralarında müteveffanın da bulunduğu aile mensuplarından oluşan yolcularını indirdikten sonra yeniden hareket ettiği sırada, annesiyle birlikte araçtan inen 2 yaşındaki müteveffanın, annesinin elinden kurtulup aracın manevra alanına girmesi neticesinde meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ankara ATK’nın 22/02/2017 tarih ve İstanbul ATK’nın 19/08/2019 tarihli bilirkişi raporlarında, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Bu bilirkişi raporlarının aksine görüş bildiren 16/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise aracından inen küçük çocuğun araçtan güvenli mesafe uzaklaştığını tespit ederek aracını hareket ettirmemesi nedeniyle sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede, kazanın gerçekleşme biçimi nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin sözü geçen ATK raporlarını benimseyerek sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olmadığına ilişkin kabul şeklinde oluşa, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Her ne kadar yaşı küçük çocuğa kusur izafesi doğru değil ve çocuğun gözetiminden sorumlu olan kişinin kazada sorumlu olduğu görülmekte ise de sig Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacılardan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 15/11/2022