Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1267 E. 2023/329 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1267
KARAR NO: 2023/329
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2017/1183 Esas – 2019/1404 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan bakiye destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 19/12/2019 tarihli kararıyla; “1- Davacı …’ın açtığı davasının kabulü ile; 21.648,47-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2- Davacı …’ın açtığı davasının kabulü ile; 21.265,25-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından, 11/10/2017 tarihinde, davacı … için 32.089,49 TL, … için 26.942,92 TL olmak üzere toplamda 59.032,41 TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin davacılar tarafından da kabul edildiğini; hükme esas alınan aktüer raporunda müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin ödeme tarihi itibarıyla yeterli olup olmadığı hususunun tartışılmamasının hatalı olduğunu, öncelikle, yapılan ödeme ile aslında ödenmesi gereken tazminat miktarı açısından açık bir nispetsizlik olup olmadığının tespit edilmesi gerekirken, yapılan ödemenin doğrudan mahsup edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, zira destekten yoksun kalma tazminatının, varsayımlara dayanılarak belirlendiğini; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve Mahkeme kararında yetiştirme gideri olarak toplamda %5 oranında ve %5’in 1/2’si oranında her iki davacının tazminatından indirim yapıldığını, oysa ki %5 oranında davacı annenin tazminatından, %5 oranında da davacı babanın tazminatından ayrı ayrı yetiştirme indirilmesi gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 10/04/2017 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı okul servis aracının, davacıların yakını-desteği (çocukları) …’ı indirdikten sonra hatalı manevra yapması nedeniyle çarparak ölümüne neden olduğu; 25/10/2017 tarihinde açılan eldeki dava öncesinde, davalı … Şirketi tarafından 11/10/2017 tarihinde, davacı … için 32.089,49 TL ve davacı … için 26.942,92 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği; eldeki davada davacı tarafça bu ödemenin yetersiz görülerek bakiye destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargıla neticesinde, yukarıda belirtildiği şeklide karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 11/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’ın talep edebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 21.265,25 TL, davacı …’ın ise 21.648,47 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği; davacı tarafça yapılan ödemenin, davacıların destekten yoksun kalma zararlarını karşılamadığının sabit olduğu, davalı sürücünün %80 oranındaki kusuruna göre hesaplamanın yapıldığı, ödenen miktarların güncellenerek tazminatlardan indirildiği, davacı annenin çalışmaması nedeniyle yetiştirme giderinin %5 oranında yapılmasının yargısal kararlara uygun olduğu; raporda hesaplama yönünden herhangi bir hatanın bulunmadığı, raporun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 2.931,44 TL harçtan, peşin alınan 732,86‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 2.198,58‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/02/2023