Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1233 E. 2022/957 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1233
KARAR NO: 2022/957
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/12/2019
NUMARASI: 2016/768 (E) – 2019/1666 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 24/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuruyla müvekkili …’in yönetimindeki … plakalı araca çarparak adı geçen müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 73.717,96 TL tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı … vekili dilekçesinde özetle; ruhsat bilgilerine göre kazaya karışan aracın ticari faaliyet gösteren kamyonet olması nedeniyle hükmolunan tazminata ticari faiz işletilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat talebi yönünden maluliyet oranının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, PMF 1931 Mortalite tablosu esas alınarak hazırlanmış bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücünün kusuru doğru saptanmadan ve bu konuda çelişki giderilmeden hüküm kurulamayacağını; geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında bulunmadığını, vekâlet ücretinin de hatalı hesaplandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sol tarafa yönelmeden önce sol arkasından gelen trafiği kontrol etmemek suretiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 46’ncı maddesine aykırı davranan dava dışı kamyonet sürücüsü …’ın %60 oranında asli, sol şeridi kullanarak geçme yapması gerekirken, önündeki araçların solu ile yolun orta çizgisi arasında kalan boşluktan geçmeye çalışan, böylece trafiği tehlikeye düşürecek biçimde araç kullanmak suretiyle KTK’nin 54’üncü maddesinin a-3’üncü bendine aykırı davranan davacının ise %40 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 2/12/2019 tarihli raporda, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı kamyonet ile davacının yönetimindeki motosikletin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek; davacı sürücü ile davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı kamyonet sürücüsünün olayın meydana gelmesinde neden olan kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulunun kusura ilişkin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtayın süreklilik kazanan kararlarında açıklandığı gibi; sürekli sakatlık tazminatı talebine ilişkin davasında gerçek zararın miktarı, davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazanç toplamından oluşmaktadır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH 2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı anlaşılmakla birlikte, bakiye ömrü PMF 1931 yaşam tablosuna göre 46 yıl 11 ay olarak değerlendirilen davacı …’in TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü 55,91 yıldır. Bu itibarla davacının bakiye ömrünün TRH 2010 yaşam tablosunda PMF 1931 yaşam tablosuna göre daha uzun olduğunun anlaşılması ve buna göre hesaplanacak tazminatın fazla olacağının anlaşılması karşısında, davalı … Sigorta AŞ vekilinin bu sebeple hükme yönelik istinaf kanun yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 98’inci maddesi değiştirilmiş, buna göre 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesine; 6111 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. Bununla birlikte söz konusu yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden belgesiz tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir. Bununla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, yalnızca söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; sürücüsü dava dışı …’ın %60 oranında kusuruyla kazaya neden olan … plakalı kamyonetin ZMSS poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ’nin, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5’inci maddesinde öngörülen teminat türlerinden olan “Sağlık Giderleri Teminatı” kapsamında, belgesiz tedavi gideri niteliğindeki geçici iş göremezlik talebi yönünden sorumluluğunun devam ettiğinin kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 1/9/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 1/9/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 1/6/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu ileri sürülen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak, oluşturulacak uzman doktor heyetinden kazanın meydana geldiği 8/4/2016 tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince davacının sürekli sakatlık oranının Adlî Tıp Kurumu 3’üncü Adlî Tıp İhtisas Kurulundan, kaza tarihi itibarıyla uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen rapor esas alınarak karar verilmesi yerinde değildir. Kabul ve uygulamaya göre de; davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı yük naklinde kullanılan kamyonetin kullanım biçiminin ruhsat bilgilerine göre “hususi” olduğunun anlaşılması karşısında, davacı lehine hükmolunan tazminata yasal faiz uygulanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf başvurusu için davalı … Sigorta AŞ tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 26,30 TL istinaf karar ve ilam harcının davacı …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davalı … Sigorta AŞ tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 8-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, 9-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre icranın geri bırakılması kararı kapsamında davalı … Sigorta AŞ tarafından verilen teminat mektubunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36’ncı maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24/5/2022