Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1224 E. 2022/955 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1224
KARAR NO: 2022/955
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/12/2019
NUMARASI: 2017/1134 (E) – 2019/1667 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 24/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü …’in yönetimindeki … plakalı kamyonun kavşağı geçmek isteyen davacıların desteği …’in yönetimindeki … plakalı otomobile çarpması suretiyle adı geçen desteğin ölümüne neden olduğunu belirterek, her bir davacı için ayrı ayrı 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davacı … için 100.540,68 TL, davacı … için ise 49.459,32 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; Her bir müvekkili için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerektiğini ileri sürmüştür. İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle; ölenin hesaplamaya esas alınan aylık gelirinin hatalı belirlendiğini, müterafik kusur indirimine gidilmeksizin hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, davacılara yönelik takas ve mahsup taleplerinin bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: İlk derece mahkemesince hükmolunan alacak miktarına göre 10.246,5‬0 TL karar ve ilam harcına hükmolunması gerekirken 6.831,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmesi suretiyle eksik karar ve ilam harcına hükmolunduğunun anlaşılması karşısında, Dairemizce kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle istinaf nedeni olarak ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınarak harca ilişkin yeniden karar verilmesi gerekmiştir. Destekten yoksunluk zararının hesaplanmasında, davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru biçimde saptanması yönünden önemlidir. Bu anlamda belirli bir işte ücret karşılığı çalışan kişiler ile bedeni çalışma ya da ticari işletmesinde sürdürdüğü faaliyet karşılığında kazanç elde eden kişilerin destek tazminatının hesaplanmasında esas alınacak gelirin farklı değerlendirilmesi zorunludur. Ücret karşılığı çalışan kişilerin gelirinin sürekli ve düzenli olması gerekmektedir. Bu nedenl performansa bağlı ve prim esasına dayalı ödemeler kesin olmayan ödemeler olarak değerlendirilmelidir. Somut olayda, davacılar vekili dilekçesinde desteğin kazanın meydana geldiği tarihte Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği bölümünde öğrenci olduğunu ileri sürmüştür. Aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma tazminatları, Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen müzik öğretmeninin bulunduğu kadro ve derece dikkate alınarak 2013-2017 yılları arasında ödenen maaş tutarı esas alınarak, 21 yaşında mezun olacağı kabul edilen desteğin 2013 yılından itibaren müzik öğretmeni olarak göreve başlayacağı, gelirinin de asgari geçim indirimli asgari ücretin 2,07 katı olacağı varsayımına dayanılarak hesaplanmıştır. Bu itibarla davacıların destekten yoksun kalmalarından kaynaklanan zararlarının Kanuna ve Yargıtay’ın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 92/g maddesi zararın meydana geldiği tarihte yürürlükte olmadığı da gözetildiğinde; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan, somut uyuşmazlık bakımından ise …ndan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Somut olayda, davacıların talebi ve iddia ettiği zarar, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak ve desteğin kusuru onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların bu sebeple uğradığı zararın, rizikonun meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan limit dahilinde davalı …ndan tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Araç sürücüsünün yakınlarının uğradıkları destek zararları salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp öğretide ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Buna göre davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararında alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmediği, zira eldeki davada alacaklının; destekten yoksun kalan üçüncü kişiler; açılacak rücu davasında borçlunun ise mirasçılar olduğu gözetildiğinde, takas-mahsup talebinin ileri sürülmesi olanağı bulunmamaktadır. (Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesinin 2016/9481 (E) – 2019/5042 (K) kararı ve benzeri nitelikteki diğer kararları aynı yöndedir.) Davacı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla asli talebinin (alacağının) aynı davada birleştirebilir; yani birden fazla davasının aynı dava dilekçesi ile açabilir; buna davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) denir. Bu halde davada birlikte açılan dava sayısı kadar istem sonucu (talep neticesi) ve dava konusu vardır. Davaların yığılmasında ileri sürülen talepler arasında, aslilik ve fer’ilik ilişkisi yoktur; taleplerin tamamı birbirinden bağımsızdır. Davaların yığılması için birlikte açılan davalar (talepler, alacaklar) arasında herhangi bağlantı bulunması gerekli değildir. Bununla birlikte davanın ayın davacı (alacaklı), aynı davalıya (borçluya) karşı açılması gerekir. Dava yığılmasında görünüş itibarıyla tek bir dava dilekçesi bulunmasına karşın, aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı, bağımsız dava vardır ve yargılama da her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davacılar tarafından açılan ve kabulüne karar verilen her bir destekten yoksun kalma tazminatı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, tek vekalet ücretine karar verilmesi yerinde değildir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, B-Davacılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulüne, 100.540,68 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …ndan (trafik kazasının meydana geldiği 2009 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) temerrüt tarihi olan 30/11/2017 gününden itibareni işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacı …’e verilmesine, 2-Davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulüne, 49.459,32 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …ndan (trafik kazasının meydana geldiği 2009 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) temerrüt tarihi olan 30/11/2017 gününden itibareni işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacı …’e verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.246,5‬0 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcı 31,40 TL, ıslah harcı olarak alınan 512,00 TL olmak üzere toplam 543,4‬0 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 9.703,1‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına, 4-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 10.793,25 TL nispi vekalet ücretinin, davalı …ndan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 5.790,53 TL nispi vekalet ücretinin, davalı …ndan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 6-Davacı … tarafından sarfedilen, 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 1.420,00 TL bilirkişi ücreti, 178,10 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.660,9‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine, 7-Davacı … tarafından sarfedilen, 513,00 TL ıslah harcı, 30,00 TL bilirkişi ücreti, 178,10 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 721,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine, 8-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.246,5‬0 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 1.707,75 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 8.538,75‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalı …ndan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından sarfedilen posta ve tebligat gideri 59,00 TL, istinaf başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 207,6‬0 TL yargılama giderinin, davalı …ndan tahsil edilerek, davacılara verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacılar lehine ayrı ayrı hükmolunan her bir tazminatın tutarına göre HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/5/2022