Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1157 E. 2023/534 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1157
KARAR NO: 2023/534
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2018/25 Esas – 2019/1010 Karar
DAVANIN KONUSU: Değer Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 03/10/2019 tarihli kararıyla; “1-Davalı … A.Ş. Yönünden davanın reddine, 2-Davalılar … Tic. Ltd. Şti. ile … yönünden davanın kabulü ile 20.625,00 TL değer kaybı tazminatının 30.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza sırasında hasara uğrayan müvekkiline ait aracın lüks marka (…) olup sadece 1615 kilometrede bulunduğunu, araç için belirlenen değer kaybının çok düşük olduğunu, onarılan bazı parçaların değer kaybı hesabında dikkate alınmadığını, değer kaybına yönelik itirazlarının bilirkişi ek raporunda ve Mahkemece değerlendirilmediğini; davalı … AŞ. hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yerel Mahkeme kararında da açıkça belirtildiği üzere kazaya uğrayan araçların hasar toplamının – işbu dava ile talep edilen değer kaybı dahil – 117.550,17 TL olduğunu garame oranının ise 0,5614 olduğunu, davacı müvekkilinin zararın ise, 53.277 TL hasar bedeli ve 20.625 TL değer kaybı olmak üzere toplam 73.902 TL olup belirlenen garame oranına göre ödenmesi gereken miktarın 41.488,58 TL olduğunu; belirlenen hasara karşılık, müvekkilinin kasko sigortasını düzenleyen … Sigorta AŞ.’ye sadece 22.351,83 TL ödeme yapılmış olduğundan işbu dava konusu olan değer kaybının tamamından davalı … AŞ.’nin sorumlu olması gerekirken “poliçe kapsamında tüm teminat bedelinin ödendiği ve bu nedenle davalı … Şirketi’nin sorumluluğu kalmadığı” gerekçesiyle bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, davalı … Şirketi’nin, kazaya karışan çok sayıda araç bulunduğunu göz ardı ederek diğer iki araç için 33.000 TL ve 10.648,17 TL olmak üzere toplamda 43.648,17 TL ödeme yaptığını, davacı müvekkilinin hasar bedelini ödeyen … Sigorta AŞ.’nin rücuen başvurusu üzerine, 66.000 TL poliçe teminatından geriye kalan 22.351,83 TL’yi bu şirkete ödediğini, davalı … AŞ. tarafından kazaya karışan tüm araçların hasar bedelleri hesaba katılarak garame hesabı yapılmış olsaydı, değer kaybının tamamının müvekkiline ödenmiş olacağını, davalı … Şirketi’nin garame yapmadan, ödeme yapmasının sonucuna, müvekkilinin katlanmasının beklenemeyeceğini, bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 30/09/2017 tarihinde, davalı … AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin işleteni ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davacının maliki olduğu … plakalı araç ve dava dışı birden fazla aracın karıştığı zincirleme maddi hasarlı trafik kazası neticesinde, davacıya ait araç ile birlikte dava dışı araçların hasarlandığı; davacıya ait araçta meydana gelen araç hasar tazminatının aracın kasko sigortacısı tarafından karşılandığı, eldeki davada davacı tarafça araç değer kaybı tazminatı talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 05/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana gelen değer kaybının 20.625 TL olduğu, davalı … Şirketi’nin ZMSS poliçesindeki teminat azami limitinin 65.000 TL olduğu, kazada, diğer araçların hasarları da olduğundan 65.000 TL’nin garameten paylaştırılması sonucunda limitin tüketilmesi halinde zarardan davalı sürücü ve işletenin sorumlu olacağı, davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamın uygun, denetin ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin, davalı … AŞ. hakkındaki reddine ilişkin hükme karşı itirazına gelince; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zarar görenlerin çokluğu” başlıklı 96. maddisinde; “Zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde ön görülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur. Başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya bir kaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşıda borcundan kurtulmuş sayılır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; yukarıda da belirtildiği üzere dava konusu kazada davacının aracı ile birlikte dört araç hasarlandığı ve davalı … AŞ. tarafından, davacının aracı ile birlikte diğer araçlar için tazminatların ödendiği ve poliçe teminat limitinin tüketildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/2. maddesine göre davacının iyiniyetli olarak ödeme yaptığı sabittir. Bu nedenle, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı da kabul edilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/03/2023