Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1074 E. 2022/987 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1074
KARAR NO: 2022/987
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/11/2019
NUMARASI: 2017/370 (E) – 2019/1038 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 24/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi bulunmayan dava dışı sürücü … yönetimindeki otomobilin davacı …’in idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması biçiminde meydana gelen trafik kazasında adı geçen davacının yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 3.200,00 TL sürekli sakatlık tazminatı ile 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 97’nci maddesine uygun biçimde başvuruda bulunulmadığını belirterek, toplanmasını istediği kanıtları bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, 41.802,30 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda gelire ilişkin herhangi bir belge sunulmaksızın davacının asgari ücretin 1,42 katı üzerinden gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapıldığını, müterafik kusur nedeniyle tazminattan hakkaniyete uygun indirim yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (TBK) 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Birlikte kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin birlikte kusurunun tespiti halinde TBK’nin 52’nci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın süreklilik kazanan kararlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.Somut olayda ise kolluk tarafından düzenlenen “Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” içeriğine göre koruyucu tertibatlardan olan kask takıp takmadığı belirlenemeyen davacı …’in meydana gelen trafik kazasında motosikletten düşerek Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulu raporu içeriğine göre sol diz kapağı kemiği (patella) kırığına neden olacak biçimde yaralandığı, bu itibarla davacının kask takmasının oluşan yaralanmaya engel olmayacağı, diğer bir anlatımla koruyucu tertibat kullanılması ile oluşan yaralanma arasında nedensellik bağının bulunmadığının anlaşılması karşısında hükmolunan tazminattan birlikte kusur nedeniyle indirim yapılmaması yerindedir. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde kaza tarihinde 23 yaşında olduğu ve inşaat işçisi olarak çalıştığı belirtilen davacının ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin düzenlenen tutanakta İstanbul İlinde … isimli iş yerinde çalıştığı, aylık ortalama gelirinin 2.000,00 TL olduğu belirtilmiş; dava dilekçesi ekinde sunulan onaysız tıpkıçekimden ibaret “Gelir Durumu Belgesi” başlıklı yazıda ise inşaat işinde çalıştığı belirtilen davacının günlük gelirinin 80,00 TL olduğu bildirilmiştir. Hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunda ise davacının aylık ortalama gelirinin 2.000,00 TL olduğu belirtilerek, ilgili dönem gelirinin asgari ücretin 1,42 katı olduğu kabul edilerek tazminat hesabının yapıldığı anlaşılmıştır. Sürekli sakatlık nedeniyle uğranılan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanmasında, davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru biçimde saptanması yönünden önemlidir. Bu anlamda belirli bir işte ücret karşılığı çalışan kişiler ile bedeni çalışma ya da ticari işletmesinde sürdürdüğü faaliyet karşılığında kazanç elde eden kişilerin sürekli sakatlık tazminatının hesaplanmasında esas alınacak gelirin farklı değerlendirilmesi zorunludur. Ücret karşılığı çalışan kişilerin gelirinin sürekli ve düzenli olması gerekmektedir. Performansa bağlı ve prim esasına dayalı ödemeler kesin olmayan ödemelerdir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı Güvence Hesabı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.855,51 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 1.427,74 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.427,77 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı Güvence Hesabından tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı Güvence Hesabı’nın istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/5/2022