Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1048 E. 2020/618 K. 01.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1048
KARAR NO: 2020/618
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2018/1166 Esas(Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/04/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;…
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 23/02/2018 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucunda …’in olay yerinde ölümüne neden olduğunu, meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası sonrasında davalı … hakkında İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/304 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını beyanla maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, İİK’nın 257 ve 258. maddeleri kapsamında davalıların mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Mahkemece 05/12/2019 tarihli ara kararıyla, davada tarafların kusur oranları, ölenin gelir durumu, destek durumu, olayın niteliği, davalılardan sigorta yönünden teminat kapsamı vs. hususlarında tüm deliler toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra tazminat şartlarının olup olmadığının anlaşılacağı, bu durumda muaccel bir alacaktan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, davanın başında davalıların tüm malvarlığına ihtiyati haciz konulmasının ileride telafisi imkansız zararların doğmasına sebep olabileceği” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların destekten yoksun kaldıkları ve manevi zararlarının doğduğu, bu itibarla alacağın muaccel olduğu, yaklaşık ispat koşulunun da gerçekleştiği, bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklının ihtiyati haciz talebinde bulunabileceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğu, haksız fiilden kaynaklı alacakların olay anından itibaren muacceliyet kesbedeceği belirtilerek 05/12/2019 tarihli ara kararının kaldırılması istenilmiştir. Talep, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemli davada talep edilen ihtiyati haczin reddi kararına karşı istinaf başvurusudur. Öncelikle, somut uyuşmazlıkta da olduğu gibi, zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmiştir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (ölüm) tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacağı muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haczin talep edildiği/davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. İİK 257. madde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Bu kapsamda dosyanın incelenmesinde; dosyadaki belgeler ve özellikle kaza tespit tutanağı, nüfus kayıtları, davalı … hakkında ceza mahkemesinde açılan davada alınan kusur raporu ve ceza dosyası içeriği, bu aşamada alacağın varlığına ve muaccel olduğuna kanaat oluşturacak nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla bu aşamada yaklaşık ispat koşulları çerçevesinde İİK’nın 257/1.maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken ihtiyati haciz kurumunun amacına ve dosya içeriğine uymayan gerekçeyle talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bu açıklamalara göre; özellikle manevi tazminat miktarının takdirinin hakime ait olduğu, hakimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı kanunun 259. maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İlk Derece Mahkemesinin 05/12/2019 tarihli ara kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince esastan verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nın 258/son maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2020