Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1031 E. 2022/1119 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1031
KARAR NO: 2022/1119
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2017/815 (E) – 2019/910 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları aracın 04/10/2015 tarihinde karıştığı çift taraflı trafik kazasında davacıya ait aracın hasarlanarak zarar gördüğünü belirterek 11.959,06 Euro tutarındaki hasar tazminatı ile ekspertiz ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … Şirketi vekili, zamanaşımı savunmasında bulunmakla birlikte davanın esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davalı araç sürücüsünün gerçekleşen kazada %75 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 8.369,29 Euro tazminatın dava tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte ve fiili ödeme günündeki kur üzerinden (davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Şirketi (yeni unvanı … Lojistik AŞ) vekili, süresi içerisinde zamanaşımı savunmasında bulunmuş olmalarına rağmen davanın usulden reddine karar verilmemesinin doğru olmadığını, tarafların kendi aralarında düzenlediği kaza tespit tutanağına göre kusur tespitinin hatalı olduğunu, dava konusu aracın Almanya’da tamir edildiğine kanaat getirilerek yabancı para birimi üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, tamiratın Almanya’da yapıldığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını, aracın onarım faturasının da sunulmadığını, hasarın ne şekilde giderildiğine dair bir belge bulunmadığını, aracın Almanya’da tamir edilip edilmediği hususunun belli olmadığını, davacı aracının bağlı olduğu bir sigorta şirketinin bulunup bulunmadığı hususunun da araştırılmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan onarım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı tarafından süresi içerisinde usulüne uygun bir şekilde yapılmış zamanaşımı savunması bulunmamaktadır. Kaldı ki, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi hükmü: “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” şeklindedir. Davaya konu trafik kazası tramer kayıtlarına göre, davalı tarafın savunmasının aksine, 04/10/2015 tarihinde meydana gelmiş bulunmaktadır. Eldeki davanın açılış tarihi olan 20/09/2017 tarihi itibarıyla, dava, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılmıştır. Dava, Almanya plakalı aracın Türkiye’de karışmış olduğu davaya konu kaza nedeniyle uğramış olduğu hasarın, karşı aracın sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olan davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/9275 Esas – 2018/3896 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararlarında vurgulandığı üzere yabancı bir ülkede yaşayan davacıya ait yabancı plakalı araçta oluşan zararın, yabancı para birimi üzerinden doğmuş olmasına ve davacının, BK’nın 83/son maddesi uyarınca yabancı para birimi üzerinden zararının karşılanmasını talep edebilecek olmasına göre, yabancı para birimi üzerinden zarar hesabı yapılarak bunun hüküm altına alınmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kaza tespit tutanağında hazırlanan kusur raporu oluş, usul ve yasaya uygun olup, hüküm vermek bakımından yeterlidir. Davacının doğmuş olan zararını talep edebilmesi için aracın onarımını yaptırmış olması şart değildir. Yine, kaza tarihinden bu yana zarar sorumlularına rücu edildiğine ilişkin bir dava ve talebin varlığı bulunmadığına göre, hasarlanan aracın Almanya’da düzenlenmiş bir kasko poliçesi bulunup bulunmadığı hususunun mahkemece araştırılmasına lüzum bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı … Şirketi (yeni unvanı … Lojistik AŞ) vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 3.676,07 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.210,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 1.465,67‬ TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı … Şirketinden (yeni unvanı … Lojistik AŞ) tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (İDM karar tarihindeki kur üzerinden 53.814,53 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022