Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1024 E. 2022/790 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1024
KARAR NO: 2022/790
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/146 (E) – 2019/738 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
Birleşen İstanbul 22’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/333 (E) sayılı dosyasında:
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 25/04/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat ve bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davada; 1.000,00 TL manevi tazminatının, 1.990,11 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 36,60 TL yol gideri tazminatı ile 136,05 TL tedavi gideri tazminatının davalılar … ile …’tan müştereken ve müteselsile alınarak davacıya verilmesine; birleşen İstanbul 22’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/333 (E) sayılı dava dosyası yönünden ise davacının, davalılar …, … ve … Sigorta Şirketine karşı 40.000,00 TL maddi tazminata ilişkin davanın reddine; 136,05 TL tedavi gideri tazminatı, 1.990,11 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … Şirketinden alınarak, davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; bir ömür boyu duyulacak elem için takdir edilen 1.000,00 TL manevi tazminatın az olduğunu; ticari taksiden kaynaklanan kaza nedeniyle ticari faize hükmolunması gerektiğini; birleşen davanın yalnızca … Sigorta Şirketi’ne karşı açılmasına rağmen diğer davalılara karşı açılmış gibi değerlendirilerek hükmün infazda duraksamaya neden olacak biçimde hüküm kurulması, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca açılan davada ticari faize karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davacı vekilinin İstanbul 7’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/146 (E) sayılı asıl davasında hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatı, yol gideri tazminatı ve tedavi gideri tazminatına ilişkin hükümler ile birleşen İstanbul 22’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/333 (E) sayılı davasında hükmolunan tedavi gideri tazminatı ve geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçesinin incelenmesinde; HMK’nin 341/2’nci maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4’üncü maddesi uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır. İlk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2019 yılı için HMK’nin 341/2’nci maddesinde öngörülen istinaf başvuru sınırı, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 4.400,00 TL olacaktır. İstinaf kanun yoluna başvurusuna konu davada, davacı lehine ilk derece mahkemesince asıl davada 1.990,11 TL geçici iş göremezlik tazminatına, 39,60 TL yol gideri tazminatına, 136,05 TL tedavi gideri tazminatına; birleşen davada ise 136,05 TL tedavi giderine, 1.990,11 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmolunmuştur. Bu durumda, davalı aleyhine hükmolunan her bir tazminat tutarına göre istinafa konu olan hükümlerin, 2019 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 341/2’nci maddesi uyarınca istinaf başvurusuna konu hükümlerin incelenmesine yasal olanak bulunmadığından, davacı vekilinin bu hükümlere yönelik istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin hüküm ile birleşen davada 40.000,00 TL maddi tazminat talebinin reddine ilişkin hükme yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince: Kusura ilişkin bilirkişi raporunda davalı sürücü …’ın %75, davacı motosiklet sürücüsü …’nın ise %25 oranında kusurlu oldukları bildirilmiş; Adli Tıp Kurumu 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 17/4/2017 tarihli raporunda ise davacının 12/8/2013 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası sonucu meydana geldiği bildirilen yaralanmasının (sol klavikulada kırık) Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği karşısında maluliyetine neden olacak derecede araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik süresinin 12/8/2013) tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır.Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığı; davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminde bulunduğu gözetildiğinde, HMK’nin 26’ıncı maddesinde yer alan taleple bağlılık ilkesi uyarınca hükmolunan manevi tazminata yasal faiz uygulanmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan birleşen İstanbul 22’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/333 (E) sayılı davasında, davacı vekilinin davalılar … Ticaret Limited Şirketi ile … ve … Sigorta Şirketinden 40.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunması, ilk derece mahkemesince de bu talebin reddine karar verilmesi, buna göre de hükmün infazında duraksamaya neden olacak bir durum bulunmadığının anlaşılması karşısında bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin, İstanbul 7’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/146 (E) sayılı asıl davasında hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatı, yol gideri tazminatı ve tedavi gideri tazminatına ilişkin hükümler ile birleşen İstanbul 22’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/333 (E) sayılı davasında hükmolunan tedavi gideri tazminatı ve geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince reddine, 2-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükmü ile birleşen İstanbul 22’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/333 (E) sayılı davasında 40.000,00 TL maddi tazminat talebinin reddine ilişkin hükme yönelik yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan toplam 88,80 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsup edilerek, bakiye 8,10 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya geri verilmesine, 4-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/04/2022