Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1022 E. 2020/573 K. 17.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1022
KARAR NO: 2020/573
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2017
NUMARASI: 2016/429 Esas- 2017/1134 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 17/03/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin anne ve babaları ile birlikte 07/08/2015 tarihinde … plaka sayılı araç ile yolcu olarak seyahat ettikleri sırada aracı kullanan … isimli şoförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen tek taraflı kazada anne ve babalarını kaybederek hem öksüz hem yetim kaldıklarını, …’ın müvekkillerine vasi olarak atandığını ve kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketine … ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek her bir müvekkili bakımından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Davacılar vasisinin husumete izin belgesi aldığı görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 21/04/2015 – 21/04/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no ile ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu ne var ki davaya konu taşımacılık faaliyetinin zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında kaldığını ve bu nedenle karayolu zorunlu taşımacılık sigortası olmayan kazaya karışan araç bakımından sorumluluğun Güvence Hesabına ait olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B/8. maddesi uyarınca taleplerin trafik sigortası teminatı kapsamında kaldığı gerekçesiyle gerçekleşen kazada anne ve babalarını yitiren davacı … için 126.633,08 TL, davacı … için 104.594,68 TL, davacı … için ise 71.537,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından, kazanın şehirlerarası yolcu taşımacılığı sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle zararın, zorunlu taşımacılık sigortası kapsamında kaldığı ve bu sigortanın yapılmamış olması nedeniyle de sorumluluğun Güvence Hesabına ait olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında poliçenin varlığı, geçerliliği, kazanın oluşumu ve kusur durumu ve hesap ve hesaplama yöntemine ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır.İstinafa konu uyuşmazlık rizikonun zorunlu taşımacılık sigortası kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyor ise trafik sigortacısının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. maddesi şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılarının, kalkış noktasından varış noktasına kadar meydana gelecek kazalar sonucu yolcunun ölümü ve yaralanmasından dolayı sorumlu olacağını, 18. maddesi ise bu zararların teminat altına alınması için Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasının yaptırılması gerektiğini hüküm altına almıştır. Ayrıca bu kanuna dayanılarak çıkarılan Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 64. maddesi gereği yolcu taşımacılığı yapan taşıyıcıların Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğunun bulunduğu belirtilmiştir. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesinde de; Bu sigorta ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’ndan doğan sorumluluğunu, poliçede yazılı sigorta tutarlarına karar temin edeceği açıklanmıştır. 4925 sayılı Kanun’un 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.8. maddeleri hükümlerine göre ise, meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için, sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise zorunlu taşımacılık sigortasını yapan sigorta şirketi (yoksa Güvence Hesabı) sorumlu olacak, bu aracın zorunlu trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacak, ancak limit aşımında sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır. (Yargıtay 17 HD 2012/17899 E. 2014/6690 K sayılı kararı; Yargıtay 11.HD 2012/14734 E.: 2012/17369 K. sayılı kararı; aynı dairenin 2016/20012 E. 2019/394 K. ve benzer nitelikteki kararları) Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle Burhaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/31 Esas 2017/24 Karar sayılı dosya içeriğine göre, davacılar ile destekleri olan anne ve babalarının da aralarında bulunduğu Suriye uyruklu 40 kişinin Yunanistan’a gitmek üzere İstanbul ilinde … lakaplı birine 1000 dolar para vererek olay tarihinde saat 00.05 sularında davaya konu minibüs ile İstanbul ili Aksaray ilçesinde Çanakkale iline gitmek üzere yola çıktıkları, Çanakkale iline vardıklarında deniz yoluyla Yunanistan’a gitmeyi amaçladıkları, minibüsün küçük olması nedeniyle bir takım yolcuların ayakta seyahat ettiği, araçtaki tek Türk’ün kaza yapan araç sürücüsü … olduğu ve hal böyleyken yolculuk esnasında sabah saatlerinde araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği ve davacıların desteği olan anne ve babalarıyla birlikte 13 kişinin hayatını kaybettiği, bu olay nedeniyle araç sürücüsü …’in göçmen kaçakçılığı suçundan ayrıca ceza aldığı, bu kazadan mütevellit davalı sigorta şirketine davacılar haricinde başkaca başvuru olmadığından dolayı sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açılmadığı anlaşılmaktadır. İşbu delil durumuna göre, somut olayda, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında kalan nitelikte yolcu taşımacısı tarafından yapılan bir taşıma faaliyeti söz konusu olmayıp taşımacılık eyleminin göçmen kaçakçılığı suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiş olması nedeniyle, yapılan taşıma faaliyetinin zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında bulunmaması karşısında, kazadan kaynaklanan zararın doğrudan doğruya trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, sıralı sorumluluğu düzenleyen mezkur yasal düzenlemelere yanlış anlam verilerek karayolu taşımacılık sigortasının bulunmaması durumunda sıralı sorumluluk gereği trafik sigortacısının sorumluluğunun doğacağı şeklindeki gerekçeyle karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabul şekli bakımından da kazada vefat eden davacıların anne ve babası bakımından her biri için ayrı ayrı şahıs başına 290.000 TL teminat verilmiş olmasına rağmen infazda karışıklığa sebebiyet verecek şekilde hüküm altına alınmış limit altında kalan miktarlar bakımından “limitle sınırlı olacak şekilde” karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda, davalı vekilinin esasa yönelik istinaf itirazları yerinde değil ise de, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca kararın gerekçesinde hata edilmiş olması düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi nedeni teşkil ettiğinden istinaf başvurusunun değişik gerekçeyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere, A-1)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 3-İstinaf peşin karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, B-1)HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında kararla; -Davanın KABULÜNE; -Davacı … için annesi bakımından 58.400,20 TL; babası bakımından 68.232,88 TL olmak üzere toplam 126.633,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için annesi bakımından 48.234,20 TL ile babası bakımından 56.360,48 TL olmak üzere toplam 104.594,68 TL destek tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … annesi bakımından 32.985,20 TL ile babası bakımından 38.551,88 TL olmak üzere toplam 71.537,08 TL destek tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 20.681,86 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 51,24 TL peşin harç ile 983,00 TL tamamlama harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 152,50 TL bilirkişi masrafı 1.200 TL olmak üzere toplam 1.352,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesap ve takdir edilen 12.880,65 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine, 6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesap ve takdir edilen 11.117,57 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine, 7-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesap ve takdir edilen 8.219,08 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine, 8-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, Dair, davacı … bakımından tesis edilen karara ilişkin yasa yolu kapalı olmak üzere KESİN; diğer davacılar bakımından ise gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile YARGITAY yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi.