Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/100 E. 2022/1052 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/100
KARAR NO: 2022/1052
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2017/46 (E) – 2019/891 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin, … Firmasında yedek şöfor olarak çalışmakta iken yoldaki buzlanma sebebiyle geriye kayan aracı durdurmak amacıyla araçtan inip takoz koymak istediği esnada karşı şeritten gelen plakasını tespit edemediği bir aracın önce otobüse sonra da müvekkile çarpması sonucu yaralanmasına neden olduğunu belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik zararından oluşan şimdilik toplam 200 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, ıslah talebi doğrultusunda davanın kabulü ile 15.300,26 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 4.434,72 TL geçici iş göremezlik tazminatının 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, fazla mesai ücretinin kazanç hesabına katılarak hesaplama yapılmamasının doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı vekili, dava öncesinde usulüne uygun yapılmış bir başvuru bulunmadığını, plakası tespit edilemeyen bir aracın kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğine ilişkin somut bir delil bulunmadığını, dolayısıyla iddianın somut delillerle ispat edilemediğini, kusur raporunun yetersiz olduğunu, geçici iş göremezlik zararının da teminat kapsamında bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiği trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Kazanın hemen akabinde davacının savcılıkta vermiş olduğu yaralanmasına ilişkin inandırıcı ve samimi nitelikteki ifadesi, kaza sonrası düzenlenen tedavi evrakı ile ATK raporunda yaralanmanın trafik kazasına bağlı olarak gerçekleştiğinin tespit edilmiş olması karşısında iddianın sübut bulduğu, ilk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 23/06/2019 tarihli hesap raporunda, fazla mesai ücreti dışlanarak bildirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplama yapılmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ilk düzenlenen bilirkişi raporunda maluliyet oranının sehven 2 katı olarak alındığı, hesaplamaya esas alınan ücret tutarına da fazla mesai ücretinin eklendiği, dolayısıyla sözü geçen bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olmadığı, giderek hükme esas alınmamasında ve ayrıca plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün tam kusurlu olduğuna ilişkin kabul şeklinde de herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı ve dava öncesinde sigortaya yapılan başvurunun geçersiz sayılmasını gerektiren herhangi bir eksikliğin de bulunmadığı, bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir. Her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden ötürü sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda sigorta şirketlerinin geçici iş göremezlik zararından sorumluluğu devam etmektedir. Bu yöne ilişkin mahkeme kabulünde de herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 3-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 4-Alınması gereken 1.348,09 TL istinaf karar harcından peşin alınan 337,10 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 1.010,99 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 5-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (19.734,98‬ TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2022