Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/936 E. 2020/593 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/936
KARAR NO: 2020/593
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2017
NUMARASI: 2014/709 Esas – 2017/866 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit -İstirdat (ZMSS Poliçesine Aykırılıktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ve davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde, davalı tarafça üçüncü kişilere ödenen tazminat nedeniyle müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 30.380,00 TL’lik ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bu takibe süresinde itiraz edememesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğini, bu nedenle ZMS sigortacısı davalı tarafça üçüncü kişilere ödenen tazminatın poliçe teminatı kapsamında kaldığını, bu tazminatın müvekkilinden talep edilemeyeceğini iddia ederek, haciz tehdidi altında yapılan ödeme nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve iadesi gereken 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine davacı borçlunun itiraz etmemesi nedeniyle borcu kabul etmiş sayılacağını, icra zoru altında ödeme yapmadığını, ödemeyi kendi rızasıyla yaptığını, müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün alkollü ve ağır kusurlu olması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, müvekkili tarafından dava dışı zarar gören için 05/12/2013 tarihinde 30.380,96 TL tazminat ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün 90 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, davacı sigortalı araç malikinin ZMSS poliçesi hükümlerine aykırı davrandığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; kazanın, sigortalı araç sürücüsünün münhasıran alkollü olması nedeniyle meydana geldiğinden davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğini, bilirkişinin yaptığı değerlendirmenin hatalı olduğunu, ceza dosyasıyla bağlı kalınarak karar verilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, ZMS sigortacısı davalının zarar gören üçüncü kişiye yaptığı ödemeyi sigortalısının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle rücuu istemiyle yürüttüğü takibe karşı menfi menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nın 48. maddesinde, kandaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. ZMSS Genel Şartları’nın B.4.d maddesinde de, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı olduğu belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 10/10/2016 tarihli kusur bilirkişisinin raporunda, kazanın münhasıran sürücünün alkollü olmasına bağlı olarak meydana geldiği mütalaa edilmiştir. Ancak rapor denetime elverişli ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Çünkü, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/12/2019 tarihli ve 2017/5289 Esas- 2019/11696 Karar sayılı kararında ve yerleşik uygulamalarında da kabul edildiği üzere, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması için, bir nöroloji uzmanı, bir hukukçu ve bir trafik uzmanından oluşacak bilirkişiler kurulundan rapor alınmalıdır. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir.Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/03/2020