Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/926 E. 2020/3742 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/926
KARAR NO: 2020/3742
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2014/1196 Esas – 2017/1176 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 24/08/2013 tarihinde, müvekkilleri … ve annesi … ile birlikte 13 kişinin yolculuk yaptığı ve …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın İstanbul’dan Kastamonu Tosya ilçesine gitmek üzere seyir halindeyken, Gerede-Karabük D-100 Karayolu … Köyü Mevkiinde, Giresun istikametinden gelip İstanbul’a gitmek üzere olan ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, orta refüjden yolun karşı şeridine Karabük istikametine geçerek, müvekkillerinin içinde bulunduğu araca şiddetli bir şekilde çarpması nedeniyle aracın defalarca takla atmasına sebep olduğunu ve araç içerisindekilerin yaralandığını, davalı …’ın … plakalı aracın sahibi, diğer davalı …’nin aracın ZMS sigortacısı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle 28/02/2006 doğumlu ve ilköğretim okulu 3.sınıf öğrencisi olan …’in ağır yaralandığını, alnında frontal bölgede açılma, sol kolunda kırıklar oluştuğunu, ilk müdahalesinin Gerede Devlet Hastanesinde yapıldıktan sonra, Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesine sevk edildiğini, burada 11-12 gün yatılı tedavi edildikten sonra taburcu edildiğini, bir aylık rapor verildiğini, olayın üzeriden 8,5 aydan fazla zaman geçmesine rağmen kolundaki ve yüz bölgesindeki sıkıntısının geçmediğini, halen çeşitli hastanelerde tedavisine devam edildiğini, tedavisi için harcamalar yapıldığını, kaza tarihinden itibaren 1,5-2 yıl geçtikten sonra alın ve yüz bölgesinden estetik yönünden ameliyat olabileceğini, tedavi-yol ve iaşe gideri ve estetik ameliyat masrafları ile çalışma gücünün azalmasından ve kazanç kaybından doğan zararlarının bulunduğunu, davacıların maddi ve manevi zarara uğradıklarını, küçük …’in annesi ve babası olan diğer müvekkillerinin manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla, HMK’nın 107.maddesi kapsamında davacı … için 3.000,00 TL tedavi masrafı, 1.000,00 TL yol ve iaşe gideri, 3.000,00 TL estetik ameliyat masrafı, 1.000,00 TL çalışma gücünün azalmasından kaynaklanan tazminat ve 1.000,00 TL kazanç kaybından kaynaklanan tazminat olmak üzere şimdilik toplam 9.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birilikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı …’nin poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) tahsilli ile davacı …’e verilmesine; davacı … için 100.000,00 TL, davalı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın 24/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul ya da Gerede-Kocaeli Asliye Hukuk Mahkemelerini olduğunu, bu nedenle yetkiye itiraz ettiğini, kaza yapan aracın sahibi olduğunu ancak aracı kullanan kişinin davalı … olduğunu, kendisinin kusurunun bulunmadığını, kusur oranlarının tespiti bakımından mahallinde keşif yapılması gerektiğini, davacı …’in çalışma gücü kaybına uğradığına dair herhangi bir raporun dosyada bulunmadığını, maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etmediğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihinde müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafça maddi zararlarının ispat edilmesi, SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının araştırılması gerektiğini, tedavi giderlerinden müvekkilinin sorumlu olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeniyle müvekkilinin ağır yaralandığını ve 20 gün yoğun bakımda kaldığını, kazadan dolayı en fazla zarar gören kişinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin, küçük …’nin bu kaza nedeniyle yaralanmasından dolayı gerçekten üzüntü duyduğunu, davacının maddi taleplerinin yerinde olmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, tedavi giderleri içerisinde bulunan (Sütur Ameliyatı için) kabul edilen 1.530 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 24/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, diğer kalem taleplerin ayrı ayrı reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, olayın oluş şekli, tarafların kusur durumları, hak ve nesafet, sosyo-ekonomik durumlar gözetilmek sureti ile takdiren davacı … için 25.000TL, … ve … için takdiren 5.000’er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecel yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müşterek ve müteselsil tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, manevi tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’a verilmesine, maddi tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.383,20TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …’in, yüzündeki ve vücudundaki kalıcı izlerin estetik ameliyat sonucu bir noktaya kadar giderilebileceği ve bu operasyonlar için toplamda 15.390 TL bedelli bir fatura çıkacağının Acıbadem hastanesinden alınan raporda sabit olmasına rağmen, rapor ve tedavi gözardı edilerek, sadece İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan rapora göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından davacı …’in yara izinin düzeltilmesi ameliyatının 1.530 TL’ye yapılabileceğinin Mahkemeye bildirildiğini, ancak bu harcama henüz yapılmadığından Mahkemece kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacılar için verilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davalı … davada vekille temsil edilmediği halde, reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54 ve 56.maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı …’in içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı …’ın maliki, davalı … Sigorta Şirketi’ninin ZMS sigortasıcı ve davalı …’ın sürücüsü olduğu, … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde, davacı …’in yaralandığı, ATK raporlarına göre bu yaralanmanın, belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden ilk bakışta fark edildiği cihetle yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, fonksiyonel araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal bulunmadığı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren iki aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği, kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın asli ve tam kusurlu olduğu,, davacıların bu kaza nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları, yargılama aşamasında davacılar vekili tarafından estetik ameliyat masrafı talebinin 15.390,05 TL olarak ıslah edildiği ve Mahkemece, yukarıda da belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Kazanın meydana geliş şekli, kusur durumları, davacı …’in yaralanmasının niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, davacılar vekili ile davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacı …’in ameliyatının yapılması için ne kadar harcama yapılması gerektiği 23/12/2016 tarihinde Acıbadem Bakırköy Hastanesine sorulmuş ve Hastane tarafından verilen cevabi yazıda, toplam tedavi masrafının 15.390,05 TL olduğu belirtilmiştir. Buna itiraz edilmesi üzerine Mahkemece, bu kez İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden, yapılacak sütur ameliyatı için ne kadar harcama yapılması gerektiği sorulmuş ve gelen cevapta, ameliyat masraflarının 1.530 TL olduğu bildirilmiştir.Mahkemece de 1.530 TL’lik fatura dikkate alınarak davacının maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir. Ancak, her iki hastanenin belirttiği fatura miktarları arasında aşırı bir fark bulunmaktadır. Ayrıca kazada yaralanan davacı …’in faturalarda bahsi geçen ameliyatı olup olmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durumda Mahkemece, davacılardan …’in faturalarda bahsi geçen ameliyatı olup olmadığı hususunun sorulması, ameliyat olmuş ise ilgili hastaneden tüm tedavi evrakının getirtilmesi; tüm bilgi ve belgeler dikkate alınarak bahsi geçen ameliyat için ne kadar harcama yapılması gerektiği yönünden, bu konuda uzman bir bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra nihai kararın verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, davacı vekili ile davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür. Davalı …, davada kendisini vekille temsil ettirmemesine rağmen, hüküm fıkrasının 8.ve 10.bentlerinde reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin itirazının da kabulü gerekmiştir. Bu bağlamda, davacılar vekili ile davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK.353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine; maddi tazminata ilişkin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davacılar vekili ile davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK.353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-)1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin, maddi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK.353/1-a/6 maddesi gereğince KABULÜNE, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, manevi tazminat yönünden, … için kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık, diğerleri yönünden kesin; maddi tazminat yönünden ise tüm taraflar için HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/09/2020