Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/924 E. 2020/4014 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/924
KARAR NO: 2020/4014
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI: 2014/68 Esas- 2017/1086 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 13/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalılardan …’ın idaresindeki davalı … Ltd.Şti’ne ait … plaka sayılı araç ile Mecidiyeköy’den Haliç istikametine doğru seyir halinde iken, Kasımpaşa sapağında yolun karşısına geçmeye çalışan müteveffa …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, olayın meydana gelmesine davalı …’ın hız limitlerine uymaması ve şehir içinde seyir halinde iken gerekli dikkat ve özeni göstermemesinin neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar … ve … için 2.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar … ve … için 80.000,00’er TL, davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Ltd.Şti ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. cevap dilekçesinde özetle sürücü …’ın kusursuz olduğunu, bu nedenle işletenin sorumluluğundan da bahsedilemeyeceğini, destekten yoksun kalma tazminatı hesabında pazarlama müdürünün alacağı emsal ücret üzerinden hesaplama yapılaması istendiğinin hukuki dayanaktan yoksun haksız talep olduğunu, maddi tazminat talebi açısından davalı … Şirketinin poliçenin üst limitiyle sınırlı sorumluluğunun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ cevap dilekçesinde özetle; dosyada mevcut trafik kazası tespit tutanağında davacıların murisinin asli, araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, davacılara 9.233,00 TL tutarındaki gerçek zararın ödenmesi ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazada kusurunun bulunmadığını anlatarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi, davanın reddine hükmetmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle, kusur değerlendirilmesine ilişkin raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan 22/08/2017 tarihli raporun eksik inceleme ürünü olduğu, hükme esas oluşturduğu belirtilen 27/08/2017 tarihli raporda belirtildiği gibi üçlü heyet raporunda kısmen ceza davasındaki bilgi ve belgelerin dava dosyasında bulunmaması, kısmen de 30 km/s hız sınırının gözden kaçırılmış olması nedeniyle sürücüye kusur verilmediğini açıkça son sayfanın ilk paragrafında belirtildiğini, olayda kazanın olduğu yolda davalının aracını 30 km/s hız ile sevk ve idare etmesi gerekirken davalı ve tanığın kaza anında 50 km/s hızında olduklarını kabul ettiklerini, manevi tazminata hükmedilmesine yer olmadığına dair verilen kararın mevzuata hak ve nesafete aykırı olduğunu, maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden davanın reddinin yerinde olduğuna karar verilecek olsa dahi 2.000,00 TL maddi tazminat talebi ile manevi tazminat taleplerinin tümüyle reddedilmesi nedeniyle yerel mahkeme tarafından maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken karşı taraf lehine 18.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiğini belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün esastan bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İstanbul 30’uncu Asliye Ceza Mahkemesine sunulan 8.7.2014 tarihli bilirkişiler kurulu raporunda; kazanın meydana geldiği E-5 yoluna yayaların girmesinin, geçmesinin yasak olduğu gibi bunu önlemek için yolun her iki tarafına bariyerler konduğunu, yönetimindeki araçla seyir halinde iken olay yerine gelen sanığın, maktulün sağdaki bariyerden atlayıp, ani biçimde seyir halinde bulunduğu yola gireceğini öngöremeyeceği gibi mevcut şartlarda kazanın sanığın inisiyatifi dışında meydana geldiğini, fren ve direksiyon tedbiri ile çarpmayı önlenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla kendisine kusur aktif edilemeyeceği gerekçesiyle, sürücü …’ın kusursuz, maktul …’ın ise asli kusurlu olduğu bildirilmiş, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 21.3.2014 tarihli raporda sürücü …’ın kusursuz, müteveffa …’ın ise asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 9.2.2015 tarihli raporunda ise; yola dikkatini yeterince vermeyen, görüşün açık olduğu gündüz vakti sağdaki bariyer üzerinden geçip yol girmekte olan çocuğu zamanında farkedip hemen korna ikazı yaparak etkili frenle kazayı önlemeye çalışmayan davalı sürücünün %25, geçişin yasak olduğu her iki yanında bariyer bulunan yolu gereği gibi kontrol etmeden ve taşıt trafiğine engel olacak biçimde geçiş yapmak isteyerek, yakın ve frenle duramayacak mesafede bulunan aracın önüne kontrolsüz biçimde çıkarak mütevaffa yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 16.10.2015 tarihli raporda da; aracın seyrine göre görüş açık olup, yayanın emniyetli mesafeden görülebileceği ve bariyer üzerinde geçmeye çalıştığı sırada korna ile ikaz edilebileceği, hızın 30 km/s olması ve sürücünün dikkatini yola vermesi halinde kazayı önleyici etkin fren tedbiri alabileceğinin değerlendirildiği, bu nedenle olayda davalı sürücünün tali kusurlu sayılmasının uygun olacağının mütalaa olduğu belirtilerek, davalı sürücü …’nın %25, müteveffa yaya …’ın ise %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Kusur durumuna ilişkin olarak yukarıda açıklanan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın gönderildiği Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 3.2.2016 tarihli raporda bariyerlerle yayanın geçişine kapatılmış yolda seyir halindeyken sağındaki bariyerin üzerinden atlayıp yakın mesafeden kontrolsüz biçimde yola giren yayaya çarpmak durumunda kalan davalı …’a affı kabil kusur bulunmadığını, müteveffa yaya …’nın %100 kusurlu olduğu belirtilmiş, dosyanın tekrar gönderildiği anılan dairece oluşturulan genişletilmiş uzmanlar komisyonunun katılımı suretiyle düzenlenen 22.8.2017 tarihli raporda ise; yaya geçidine kapalı yola bariyerlerden atlayan ve kurala aykırı olarak kontrolsüz biçimde yakınına gelen aracın önüne uzaklık ve hızını gözetmeksizin çıkan ölen yaya …’ın olayın tek sebebini yarattığı gerekçesiyle %100 oranında tam kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise bariyerleri aşıp yola giren yaya karşısında fren ve direksiyon tedbirine başvurmasına karşın, fren intikal mesafesinde çarpmayı önleyemediği, oluş koşullarına göre olayı önleme için başka bir tedbire başvurmasının mümkün görülmediği bu nedenle kusuru gerektirecek bir davranışının tespit edilemediği gerekçesiyle kusursuz olduğu kanısına varıldığı bildirilmiş, ilk derece mahkemesince bu rapora dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 22.8.2017 tarihli raporunda, davalı sürücü … ile ölen yaya …’ın kaza sırasındaki konumlarını ve davranışları irdelenerek, adı geçen yayanın davranışlarının sonuca etkisi üzerindeki nedensellik bağını dosya içeriğine uygun biçimde usul ve yasaya uygun olarak belirlediğinden, ilk derece mahkemesince alınan rapora dayalı olarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü kusurun belirlenmesine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Kusursuz sorumluluk hallerini düzenleyen bir hüküm niteliği taşımayan, sadece sorumluluk koşulları gerçekleşen hallerde bedensel bütünlüğü zarara uğramış olana veya ölen bir kimsenin ailesine manevi tazminat verilmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 56’nci maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 86/1’inci maddesi karşısında kusuru bulunmayan davalı sürücü … ile aracın maliki olması nedeniyle işleten sıfatını taşıyan davalı … Limited Şirketi aleyhine manevi tazminata hükmolunmasına yasal olanak bulunmadığından, davacılar vekilinin dilekçesinde yer verdiği manevi tazminat davasının reddine dair kararın hak ve nesafet ilkesine aykırı olduğuna yönelik istinaf nedenleri doğru kabul edilmemiştir. Davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü, reddine karar verilen manevi tazminat davası yönünden davacılar aleyhine hükmolunan vekâlet ücretine ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince; reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca, anılan tarifenin 2’nci kısmının 2’nci bölümü gereğince davacılar aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmolunması gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmolunması doğru kabul edilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davaların ayrı ayrı REDDİNE, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının, nispi ve maktu biçimde peşin alınan toplam 751,45 TL’den mahsup edilerek, artan 697,05 TL karar ve ilam harcının yatıran tarafa İADESİNE, 3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı … Limited Şirketi tarafından sarf edilen 7,80 TL vekâlet harcı giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davalıya VERİLMESİNE, 5-Davalı … AŞ tarafından sarf edilen 3,75 TL vekâlet harcı giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davalıya VERİLMESİNE, 6-Reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3’üncü maddesi uyarınca 1.980,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’dan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve … Limited Şirketine verilmesine, 7-Reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3’üncü maddesi uyarınca 1.980,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’dan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve … Limited Şirketine verilmesine, 8-Reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3’üncü maddesi uyarınca 1.980,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’dan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve … Limited Şirketine verilmesine, 9-Reddine karar verilen maddi tazminat (Bütün davacılar için toplam 2.000 TL) davası bakımından ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3’üncü maddesi uyarınca 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin, davacılardan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalılar, … Sigorta AŞ, … ve … Limited Şirketine verilmesine, 10-Davalıların HMK’nin 120’nci maddesi uyarınca yatırdıkları gider avansından artan miktarın karar kesinleştiğinde, aynı Kanunun 333’üncü maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE, 11-Davacıların HMK’nin 120’nci maddesi uyarınca yatırdıkları gider avansından artan miktarın karar kesinleştiğinde, aynı Kanunun 333’üncü maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf başvuru harcının, davalılar … Limited Şirketine ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, veklet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının reddine ilişkin karar yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, davacılar … ve … tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine ilişkin karar yönünden ise HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi oy birliği ile karar verildi.13/10/2020