Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/92 E. 2019/423 K. 11.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/92
KARAR NO : 2019/423
KARAR TARİH : 11/11/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2017
NUMARASI : 2014/411 Esas – 2017/321 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme konularında her hangi bir eksikliğin bulunmadığı,; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalıların sürücüsü, işleteni ve sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın şerit tecavüzü yapması nedeniyle müvekkilinin kullandığı araç ile çarpıştıklarını, bu kaza neticesinde müvekkillerinden … malul kaldığını belirterek adı geçen müvekkili bakımından sürekli iş görememezlik tazminatı ve yine müvekkili … ve diğer müvekkilleri bakımından da manevi tazminat talebinde bulunmuştur.Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sürücüye ait aracın müvekkili tarafından sigortalanmış olduğunu, sorumluluklarının limitle sınırlı olduğunu, davacı … tazminat ödemesi yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı …mirasçıları vekili cevap dilekçesinde iddia edilen kusur oranını kabul etmediklerini, … asli kusurlu olmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı … vekili cevap dilekçesinde davanın zamanaşımına uğradığını, ceza davasında alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, kazada müvekkilinin de yaralandığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde gerçekleşen zincirleme kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün şerit tecavüzü yaparak karşı yönden gelen davacı … kullandığı araç ile çarpıştıklarını, bu çarpışmanın etkisiyle davacıya ait aracın başka bir araç ile çarpıştığını, davalı sürücünün yağışlı havada sola viraj bulunan yol kesimine yaklaşırken yavaşlaması ve yol durumuna göre aracını sevk etmesi gerekirken dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak gerçekleşen kazada tam kusurlu olduğu, davacının ise kazanın kendi şeridi üzerinde meydana gelmesi, alabileceği herhangi bir önlemin bulunmaması nedeniyle kusursuz olduğu gerekçesiyle maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 213.845,36 TL sürekli iş görememezlik tazminatı ile 12.610,00 TL geçici iş görememezlik tazminatının gerçek kişi davalılar yönünden kaza tarihi, sigorta şirketi tarafından ise 28/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, sigorta şirketi tarafından yapılan ve güncellenen 56.841,00 TL ödemenin kaza tarihinden 28/01/2011 tarihine kadar işlemiş faiz tutarının sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline; manevi tazminat isteminin kabulüne, davacı … için 25.000 TL, diğer davacılar … bakımından ise her biri için 6.500 TL manevi tazminatın gerçek kişi davalılardan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili tarafından manevi tazminat tutarının davacıların çekmiş oldukları acı ve üzüntünün karşılığı olamıyacağını, hükmedilen tazminat tutarının manevi bir huzur doğurmaya elverişli miktarda olmadığını, takdir edilen manevi tazminat tutarlarının yaşanan elem ve keder karşısında yetersiz kaldığını belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Yine karara karşı davalı … vekili tarafından etkin bir yargılama yapılmaksızın adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, benimsenen kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, zira raporda sürücüler … ve … durumu tam olarak irdelenmediğini, sürücü … kazayı önlemeye yeterli zamanı ve mesafesi olup olmadığı meselesinin teknik yönüyle irdelenmediğini, diğer yandan davacı … sağlık durumuyla ilgili güncel raporlar alınmaksızın eski tarihli belgeler üzerinden yapılan inceleme neticesinde maluliyet oranının hesaplandığını, davacının dava konusu kazadan önce 1994 yılında uğradığı trafik kazası nedeniyle geçirdiği operasyonların raporda irdelenmediğini, kaldı ki davacının Rize’deki hastaneden aldığı raporda maluliyet oranının %30 olarak belirlenmiş iken adli tıp kurumunda daha yüksek bir oran belirlendiğini, her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davacı kısa sürede iyileşmiş olmasına rağmen 9 aylık bir iyileşme süresinin belirlenmiş olmasının hatalı olduğunu, maddi tazminatın fahiş hesaplandığını ve ayrıca manevi tazminat miktarlarının da yüksek takdir edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Karara karşı … mirasçıları vekili tarafından gerçekleşen kazada müvekkillerinin murisinin de vefat ettiğini, murisin yaşanan olayların bedelini hayatı ile ödediğini, talep edilen tazminat tutarları özellikle de manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, müvekkilinin tazminat miktarlarının ödeme gücünün bulunmadığını, kusur raporunda yol ve hava şartlarının değerlendirilmediğini, davacının daha önce geçirmiş olduğu kaza esas alınarak bir değerlendirme yoluna gidildiğini, maluliyet oranında bu durum indirim teşkil etmesine rağmen yok sayılarak yüksek oranda maluliyet oranı belirlendiğini, davacının aldığı maluliyet raporu ile mahkemece alınan maluliyet raporları arasında çelişki olmasına rağmen bu çelişkinin giderilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı araç sürücüsü … kazadan sonraki kolluk ifadesinde Yarıpınar mevkiinde virajı döndüğü sırada yağışlı havada aracın kayıp karşı şeride geçtiğini ve karşıdan gelen araç ile çarpıştıklarını, davacı … tarafından verilen ifadede de karşıdan gelen ve kendi şeridine giren araç ile çarpıştıklarını, bu sırada arkadan gelen Mehmet’in yönetimindeki aracın kendisine çarptığını, dava dışı … ifadesinde ise … kullandığı aracın virajı alamayıp ıslak zeminde kontrolden çıkarak karşı yönden gelen araç ile çarpıştıklarını beyan ettikleri, kaza tespit tutanağının da araç sürücülerinin tespit edilen ifadeleri ile uyumlu olduğu, kaza tespit tutanağında … haricindeki araç sürücülerine kusur izafe edilmediği, … ise aracını hava ve yol durumuna göre kullamayıp aracını kaydırarak karşı yönden gelen trafik şeridine girip davacının kullandığı araç ile kafa kafaya çarpıştıklarından bahisle tam kusurlu olduğu kanaatinde bulunulduğu, mahkemece alınan 03/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda da davalı araç sürücüsünün yağışlı havada seyiri sırasında tehlikeli viraj işareti bulunan sola keskin viraja yaklaşırken yeterli derecede yavaşlamaması sebebiyle kayıp sol şeride geçerek kazanın gerçekleşmesine sebebiyet verdiğini, kazada karşı şeride tecavüz etme eylemi nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün kazanın kendi şeridinde meydana gelmesi ve süratli olduğunu gösteren somut bir tespit bulunmaması nedeniyle kazayı önlemek için yeterli zamanı ve mesafesinin bulunmadığını, bu nedenle kusurunun olmadığını, diğer araç sürücüsünün de…’ün davacıya ait araçla çarpıştıktan sonra bir miktar sürüklenerek durmuş olması nedeniyle davacı aracın takiben gelen Mehmet’in kullanımındaki aracın önündeki fren emniyet mesafesi kısalmış olduğundan davacıya ait araca çarpmadan durumamasının normal olduğunu ve bu nedenle kusursuz olduğu kanaatinde bulunulduğu, araç sürücüsü…’ün yargılandığı, Kemer Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/203 E. sayılı (UYAP kapak biligilerine göre düşme kararı ile sonuçlanan) dosyası üzerinden alınan 25/08/2011 tarihli Adli Tıp Kurumunun 3457 sayılı bilirkişi raporunda da davalı araç sürücüsü … asli kusurlu diğer araç sürücülerinin ise kusursuz oldukları kanaatinde bulunulduğu, işbu kusur durumuna ilişkin araç sürücülerinin ifadeleri, kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporlarına göre davalı araç sürücüsünün yağışlı havada keskin viraj işareti bulunan viraja yaklaşırken hızını hava ve yol durumuna uydurmamak suretiyle virajı alamayarak karşı yönden gelen davacının aracı ile kafa kafaya çarpıştıkları şeklinde gerçekleşen kazada davalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, davacı ve diğer araç sürücünün kazayı önlemek bakımından yapabilecekleri bir şey bulunmadığı, mahkemece bir kısım davalıların murisi olan araç sürücüsü … tam ve asli kusurlu olduğu yönündeki kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, davalıların bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerektiği;Davacı tarafın yargılama sırasında adli tıp kurumunun talebi üzerine Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına sevk edilerek muayenesinin yapılıp raporunun düzenlendiği, Fiziksel Tıp ve Rehabitasyon Ana Bilim Dalı, Ortopedi ve Travmotoloji Ana Bilim Dalı, Nöroloji Ana Bilim Dalı ve Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı tarafından rapor hazırlanarak Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 08/07/2015 tarihli yazısı vasıtasıyla bu raporların adli tıp kurumuna gönderildiği, gönderilen bu raporların kül halinde değerlendirmesi yapılarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 04/12/2015 tarihli raporun 2. sayfasının 4. Paragrafında ortopedi öyküsü kısmında 1994 yılındaki araç içi trafik kazası sonrası yaşanan yaralanmanın değerlendirildiği ve raporun sonuç bölümünde dava konusu trafik kazasına bağlı gelişen arızasının kaza tarihinde yürürlükte olan 11/10/2008 tarihli yönetmelik hükümlerine göre belirlendiğinin açıkça yazılı olduğu karşısında maluliyet raporunun güncel olmayan eski raporlara dayalı olarak düzenlendiği ve 1994 yılındaki yaralanmasının değerlendirilmediği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, davacının Rize 82. Yıl Devlet Hastanesinden aldığı özürlülük raporunun kaza tarihindeki maluliyet tespitine ilişkin yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmadığı, özürlü sağlık kurulu rapor şeklinde düzenlenen bu raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, farklı kıstaslara göre hazırlanan raporlar arasındaki çelişkinin mevcut olmadığı bu nedenlerle çelişkinin mevcut olmadığının kabulüyle maluliyet raporunun hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerektiği,Maddi tazminat davasının belirsiz alacak davası niteliğinde bulunduğu, davanın açıldığı tarih itibarıyla belirsiz nitelikteki alacağın tamamı için zamanaşımının kesildiği, kaldı ki ıslah işleminin de ceza zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığı, zamanaşımı itirazının da varit olmadığı,Karşı tarafça yargılama sırasında itiraza uğramadığı üzere davacının Kemer bölgesinde eşi ile birlikte butik otel işletmeciliği yaptığı, bir butik otel işletmecisinin alabileceği aylık ücretin … Sendikasından sorulduğu, verilen yazı cevabı doğrultusunda hesaplamaya esas ücretin belirlendiği, esnaf odası yazı cevabına göre işletmesini yaptığı ve sahibi olduğu … Hotelinin 2011 tarihinde 1 yıllık gelirinin 56.000 TL olduğu, gelir vergisi beyannamesine göre de 2012 yılı masraf düşüldükten sonra net gelirinin 42.045,86 TL olarak beyan edildiği, bu miktarda geliri olan bir işletmeyi işletmek için istihdam edilecek bir işçi ücretinin, ortalama asgari ücretin 2,5 katı olarak kabulünde ve bu miktardaki ücret üzerinden tazminat hesabı yapılmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bu yöne ilişkin davalıların istinaf itirazlarının reddi gerektiği,Tarafların mali ve sosyal durumu, kusur durumu, kaza tarihindeki paranın alım gücü, maluliyet oranı ve caydırıcılık ilkesi gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu, takdirde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bu yöne ilişkin de davacı ve davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının reddi gerektiği,Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; taraf vekillerinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalılar … mirasçıları vekillerinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,3- 14.212.,00 TL’sı istinaf karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsil edilerek HAZİNEYE İRAD KAYDINA4-14.212.,00 TL’sı istinaf karar ve ilam harcının …mirasçıları olan davalılardan müteselsilen tahsil edilerek HAZİNEYE İRAD KAYDINA5-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcın yeterliliğine,6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi.11/11/2019