Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/91 E. 2019/433 K. 11.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO : 2019/91
KARAR NO : 2019/433
KARAR TARİHİ : 11/11/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2017
NUMARASI : 2014/464 Esas – 2017/146 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme konularında herhangi bir eksikliğin bulunmadığı anlaşılmakla, re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirket tarafından kasko sigorta poliçeleri ile sigortalanmış bulunan … ve … plakalı araçların 06.05.2008 günü davalının ihmali nedeniyle çıkan yangın ve patlama sonucunda zarar gördüklerini, hasar gören araçlar için sigortalıya ödenen 26.639.00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı işletme müdürlüğü hizmet alanı içinde İkitelli OSB Depo ve Ardiyeciler Kooperatifi içinde bulunan kimyevi madde deposunda 06.05.2008 tarihinde çıkan yangın sonucu olay yerinde ve civar binalarda maddi hasar meydana geldiğini, davalı şirketin olayda kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, Üstün Ardiye Deposunda meydana gelen yangın ve patlamanın davalı kurumun sorumluluğundaki ENH’nın kopması sonucunda oluşmadığını, yangının çıkış nedeninin ve hasarların tespiti için Küçükçekmece 1 .Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/207-E sayılı dosyası ile keşif yapıldığını, çeşitli iş yerlerinde meydana gelen hasarların tespit ettirildiğini, yangının çıkış nedeniyle ilgili olarak düzenlenen 10.06.2008 tarihli raporda, yangının olay mahallindeki davalı kuruma ait hatlarla bir ilgisinin olmadığının tespit edildiğini, asıl sorumlunun yangının gerçekleştiği yerdeki işletmenin sahibi olan … Ltd. Şti. ile … San. Tic. Ltd. Şti. olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde aynen “(…) özellikle ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu ile ulaşılan sonuç, Bakırköy 3. ATM’nin 2009/ 51 sayılı dosya kapsamında alınan ayrıntılı bilirkişi raporu mahkememizce alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında, olay tarihinde … tarafından düzenli bakımları yapılmayan direklerin dip kısımlarında boşluklar ve çatlaklar sebebiyle eğilmeler meydana geldiği, bu durumun hatlarda kısmen gerginlik kısmen de sarkmalar oluşturduğu, kopan tellerin birbiriyle ve toprakla teması sonucu yüksek gerilimin ark ve yangına sebep olduğu, davalının meydana gelen yangın olayında tam kusurlu olduğu, bu yangın sonucunda davacının sigortaladığı araçların hasara uğradığı, meydana gelen zararın 26.000.-TL düzeyinde olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/439 esas sayılı dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre daha detaylı ve teknik veriye dayalı olarak düzenlenmiş olduğunu, bu rapora göre müvekkil kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, kusurun kimyevi maddelerin depolandığı ardiyeyi işleten şirkete ait olduğunu, nitekim Küçükçekmece 1 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/207 değişik iş sayılı delil tespitinde de müvekkil kuruma herhangi bir kusur izafe edilmediğini, Beyoğlu 4 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/368 esas 2010/88 karar sayılı dosyasında verilen kararda da müvekkil şirkete kusur izafe edilmediğini, müvekkil şirket yetkililerince hazırlanan bilgi notunda da meydana gelen yangında kurumun herhangi bir ihmalinin tespit edilemediğini, hükme esas alınan ceza mahkemesi kararındaki tespitlerin somut olaya uygun düşmediğini,işbu deli durumuna göre davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, bilirkişiler tarafından yapılan hasar hesabını da kabul etmediklerini, herhangi bir teknik veriye dayanılmaksızın ekspertiz raporunda belirtilen miktarın küsürü atılarak tekrar edildiğini belirterek istinafen davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Dava, kasko sigortacısı tarafından ödenen hasar bedelinin halefiyet ilkesi gereği zarar sorumlusundan rucuen tahsili istemine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince de belirtildiği üzere, davacının sigortalamış olduğu iki aracın meydana gelen yangın sebebiyle zarara uğradığı ve meydana gelen zararın davacı tarafından giderildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, yangının elektrik direklerinden kaynaklanıp kopan tellerin aşağıdaki depo üzerine düşmesi sonucu depolanan kimyasalları tutuşturup yangına sebebiyet mi verdiği, yoksa kimyasalların tutuşup patlaması sonucu tepedeki elektrik tellerini mi kopardığı hususuna ilişkindir.Dosya içerisindeki bilgi belgelere göre, Yıldız Teknik Üniversitesinin 06.08 2008 tarihli yangın yerinden alınmış numuneler üzerinden yapılan analiz raporunda, mahalde bulunan kimyasalların yangına sebebiyet verecek herhangi bir özellikleri olmadığı gibi aksine, yangın önleyici ve söndürücü etkilere sahip oldukları, çıkan yangının daha fazla büyümesini engellemiş olmasının mümkün olduğu kanısına varıldığı, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2009/51 esas sayılı dava kapsamında (dosya temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir) düzenlenen bilirkişi raporunda, Yıldız Teknik Üniversitesinin sözü geçen analiz raporu, İtfaiye Müdürlüğünün 09.05 2008 tarihli yangın raporu, diğer dava dosyaları üzerinden alınan bilirkişi raporları değerlendirilerek, kimyasal yangınlarda su kullanılmasının sakıncalı olduğu, suyun kimyasal madde yangınları azdıracak oluşu nedeniyle köpük kullanılması gerektiği, oysaki yangın söndürme esnasında 50 ton su kullanıldığı, bu durumun, yangının tehlikeli kimyasal yangını olmadığını gösterdiği, olay mahallindeki kimyevi maddelerin ABC tipi yangın söndürücülerde kullanılan kimyasallardan olduğu, ancak çok kuvvetli bir tutuşturucu sayesinde tutuşabilecekleri, resimlerde de görüldüğü üzere bölgede bulunan elektrik direklerinin bir çoğunun standart dikey konumunu kaybederek yan yatmış oldukları, bu durumun da kablolarda gerilmeler sonucu kopmalara sebep olduğu, nitekim aynı gün çok uzakta bulunan 4. ve 5. direk arasındaki kabloların da kopmuş olduğu, bölgede bulunan gerek elektrik direklerinin gerekse bağlı olan gerilim tellerinin rutin bakımlardan geçmediği, dilreklerin yatık vaziyette, tellerde ise sarkmalar, aşırı gevşeklik ya da gerilmeler ile keçelenme tabir edilen yıpranmalar görüldüğü, kopan kablo uçlarının kopma şekillerine ve diğer kopmamış kablolara bakıldığında kabloların zamanla direnç mukavemet değerini kaybetmiş olduğu, birçok sarmal ince telden meydana gelen kabloların dış sarmal tellerinin dış hava şartlarına veya mekanik yorulmaya bağlı olarak zayıflayarak kopmuş ya da kopma durumuna gelmiş vaziyette bulundukları, kopmanın yangın sonrası olması durumunda metal yumuşaması nedeniyle düzgün bir kopma olasılığının olacağı, oysa kopan kablo uçları zorlama gerilim sonucu oluşan kopmaları andırdığı, herhangi bir sigara ya da kibrit çöpü, araç egzozundan çıkan kıvılcım gibi ateş kaynaklarının kimyasalları tutuşturamayacağı, kuvvetli patlamanın ancak yüksek gerilim elektrik akımının toprağa boşalması esnasında meydana gelebileceği, bu durumun, derin patlama çukuru açılmış olması, çukurda duvar dibine yakın yerlerde elektrik akımı izleri ve karartısını mevcudiyetinden anlaşılmakta olduğu gerekçesiyle … ait yüksek gerilim nakil hattının kopması ile yüksek gerilim hattındaki enerjiyi deşarjı sonucunda kimyasal reaksiyonun meydana gelmesi sebebiyle yangının başlayıp büyüdüğü, bu nedenle Bedaş’ın %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.Küçükçekmece 3.Sulh Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda 2009/749- 2013/660 sayılı dava dosyası üzerinden alınan; “…yangının olay tarihinde meydana gelen yangının kopan enerji hattından kaynaklandığı, … tarafından zamanında bakım ve onarımları yapılmayan nakil hatlarının çekildiği direklerin dip kısımlarında oluşan boşluklar ve beton direk dip kısımlarında beton zeminde çok geniş çatlakların oluştuğu, nakil hatlarındaki direklerin bu nedenle eğik vaziyette olduğu, bu nedenle nakil hatlarındaki telleri gerdiği ve kopmasına sebebiyet verdiği, yangının kimyasallarla temasta bulunulması ile ilgisinin bulunmadığı, nakil hatlarının bağlantı uçları oksitleyerek gösterdiği yüksek dirençle ısınıp ark yapması ve açığa çıkan güçlü enerjinin büyük patlamalara sebep olduğu, oluşan şiddetli patlama neticesi yangının çıktığı, Bedaş’ın tam kusurlu olduğu…” kabul edilmiştir. Bu dava dosyası da temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.Eldeki dava dosyası üzerinden alınan 07.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda da ceza yargılaması sırasında alınan rapordaki değerlendirmelere ve belirlenen kusur durumuna genel olarak iştirak edilerek dava konusu olayda … ait yüksek gerilim ileten direklerin bakımsızlığı nedeniyle dengesini kaybettiği, bu durumun direklerin bir tarafındaki tellerde aşırı gerginlik ve kopmalara ve diğer tarafındaki tellerde ise sarkmalara ve gerek birbirine gerekse toprakla temasa neden olduğu, kopan tellerin birbirleriyle ve toprak ile teması nedeniyle aniden boşalan yüksek gerilimin yangını oluşturduğu kanaatinde bulunulmuştur.Yukarıda açıklanan bilgi ve belgelere göre yangının meydana geldiği depoda bulunan kimyasalların, yanma riski olmayan ve bir arada depolanmasında sakınca görülmeyen ve hatta yangın önleyici ve söndürücü etkilere sahip nitelikte kimyasallar olması, yangın başlangıcının kimyasal maddelerden kaynaklanmaması, yangının, düzenli bakım ve onarımları yapılmayan yüksek gerilim nakil hattının kopması ve yüksek gerilim hattındaki eneji deşarjı sonucunda kimyasal reaksiyonun meydana gelmesi sonucu oluştuğu ve davalı tarafın dayandığı raporun oluşa uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58. (6098 sayılı yasanın 69.) maddesi uyarınca yapı maliki olup yapının bozukluklarından veya bakım noksanlığından sorumludur.Hasar tutarına ilişkin değerlendirmede ise; davalı tarafça hasar hesabına ilişkin bilirkişi raporuna yönelik somut gerekçelere dayalı olarak itirazda bulunulmamıştır. Dairemizce de raporda usul ve yasaya aykırı bir yöne rastlanılmamıştır.Bu durumda, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı tarafın yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2- Bakiye 1.331,06 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.11.11.2019