Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/884 E. 2019/443 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/884
KARAR NO: 2019/443
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2016
NUMARASI: 2014/1240 2016/928
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemiz heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı …’nün maliki-işleteni, davalı … …’in sürücüsü ve davalı …Ş.’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın, davacı …’in eşi, davalılar … ile …’nin babası olan …’ye çarpması ile ağır yaralanmasına neden olduğunu, tedavi altında bulunduğu sırada 04/03/2013 tarihinde vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, bu ölüm olayı nedeniyle davacıların maddi ve manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla davacı eş için 30.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, davacı çocukların her biri için ayrı ayrı 35.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın, 1938 doğumlu müteveffanın kontrolsüz bir şekilde yolun karşısına geçmeye çalışması nedeniyle meydana geldiğini, araç sürücüsü davalının kusurunun bulunmadığını, destekten yoksun kalma tazminatı talebinin ispatlanması gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili nezdinde kaza tarihi itibariyle ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davanın kısmen kabulü ile, 18.201,07 TL maddi tazminatın, davalı …Ş. yönünden 04/09/2013 dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise 04/03/2013 haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacılar … ve … nin maddi tazminat taleplerinin reddine, Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın 04/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın 04/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın 04/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; araç sürücüsü ile müteveffanın her birinin %50 oranında kusurlu kabul edilmelerinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı eş …’nin hayatı boyunca hiç çalışmadığını, bütün giderlerinin müteveffa tarafından karşılandığını, bu nedenle tazminattan 1/2 pay indirimi yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayın meydana gelmesinde müvekkillerinin kusurunun bulunmadığını, sürücü ve yayanın her birinin %50 oranında kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ifade etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53/3. ve 56/2.maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalıların maliki-işleteni, sürücüsü ve ZMS sigortacısı oldukları aracın, 02/03/2013 tarihinde, davacıların miras bırakanı …’ye çarparak ölümüne neden olduğu, davacıların bu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince hükme dayanak yapılan 13/04/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde, araç sürücüsü davalı ile müteveffanın her birinin %50 oranında kusurlu oldukları, davacı eş …’nin talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 18.201,07 TL olduğu, diğer davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme koşullarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi heyet raporunun incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279.ve devamı maddelerine uygun olarak düzenlendiği, kusur açısından ceza dosyasında karara dayanak yapılan bilirkişi raporundaki tespitlerle örtüştüğü, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması açısından davacı eş için esas alınan pay oranında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı, bilirkişi heyeti raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu görülmüştür. Dolayısıyla istinaf kanun yoluna başvuran tarafların bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir.İstinaf kanun yoluna başvuran tarafların manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf iddia ve itirazlarına gelince; olayın meydana geliş şekli, kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarları, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyete uygun bulunmuştur. Başka bir deyişle, tarafların bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları da yerinde değildir. Bu bağlamda; davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar ve davalılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-a)Davalılar yönünden Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.634,15 TL harçtan peşin alınan 1.820,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.814,15 TL harcın davalılar … ve …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, b)Davacı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, c) Davacı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, d) Davacı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacılar ve davalıların istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/11/2019