Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/872 E. 2020/390 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/872
KARAR NO: 2020/390
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2017
NUMARASI: 2014/321 Esas- 2017/849 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin sigortalısı … Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında imzalanan 03.11.2004 tarihli hizmet sözleşmesi ile müvekkil şirketin binasının güvenlik ve gözetim faaliyetinin davalının sigortalısı şirkete verildiğini, müvekkil şirket çalışanı dava dışı …’ın … plakalı aracını binanın bahçesine park edip anahtarını güvenlik elemanına teslim ettiğini, güvenlik şirketi çalışanı …’ın aracı izinsiz kaçırarak kaza yaptığı ve aracın pert olduğunu, araçta meydana gelen zararı sigortalısına ödeyen dava dışı …’nın, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/385 E. sayılı dosyasıyla kazaya sebep olan …, güvenlik şirketi …, sigortacı … Sigorta ve müvekkili şirket aleyhine tazminat davası açıldığını, mahkemenin 12.03.2014 tarihinde tüm davalıların 68.000,00-TL tazminat tutarından müştereken müteselsilen sorumlu olduğuna karar verdiğini, söz konusu ilam nedeniyle icraya 116,351,47-TL ödeme yaptıklarını, kesinleşen söz konusu ilamda davalının sigortalısı … ile davalı … şirketinin de sorumlu olduğuna hükmedildiğini belirterek ödenen paranın rucuen davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, güvenlik zafiyeti sonucu oluşan hadisenin poliçe teminatı dışında olduğunu, Sigorta Genel Şartlarının 3/A maddesine göre kasten ika olunan veya bilerek sebebiyet verilen zararların teminat dışında olduğunu belirterek reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde Davanın kısmen kabulüne, 104.493,08-TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir, Karara karşı davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, talebin zamanaşımına uğradığını, rizikonun teminat kapsamında kalmadığını, genel şartlar uyarınca kasten ika olunan veya bilerek sebebiyet verilen zarar ve ziyan taleplerinin teminat dışı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava , zarar sorumluları arasında görülen rücuen alacak istemine ilişkindir. Zarar sorumlularının birbirlerine rücunda zamanaşımı süresinin ödeme tarihinden itibaren başlayacağı, eldeki dava bakımından da davanın ödeme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açıldığı (ödeme tarihi 29.01.2014; dava tarihi 17.07.2014) karşısında. davanın zamanaşımı nedeniyle ret edilmesi gerektiğinden bahisle yapılan istinaf itirazının yerinde olmadığı görülmektedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/385 E. sayılı dosyası üzerinden dava dışı … Sigorta Şirketi tarafından davalıları eldeki dava dosyasının davacısı olan … A.Ş., ile davalısı olan … Sigorta A.Ş. ile dava dışı … Ltd. Şti. ve … aleyhine …şirketi çalışanı olan …, … şirketi çalışanı olan …’ye ait bulunan aracı izinsiz kaçırarak kaza yapıp aracın pert olmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davanın kabul ile sonuçlanarak 68000 Türk Lirası tazminatın davacı … A.Ş. ile dava dışı … Ltd. Şti. ve …’dan tahsiline, talebin davalı … Sigorta bakımından ıslah edilmemesi nedeniyle bu davalı bakımından ise 20.000 TL bedel üzerinden karar verildiği, kararın, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/10069 E., 2013/13792 K. sayılı 21.10.2013 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği, ilamın, faiz ve ferileriyle birlikte İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 140.129,29TL üzerinden icraya konulduğu, icra dosyasına davalı … şirketi tarafından 51.533,48-TL; davacı … A.Ş. tarafından 29/01/2014 tarihinde 116.103,43- TL ödeme yapıldığı, tarafların davalıları olduğu sözügeçen dava dosyasının kesinleşmiş olması nedeniyle rizikonun poliçe kapsamında kaldığına ilişkin mahkeme kabulünün eldeki davaya bakımından da güçlü delil teşkil ettiği, davalı taraf, iş bu güçlü delinin aksini ispat edemediği gibi … şirketinin zeyilname ile 3, şahıs mali mesuliyet kombine sigorta poliçesi ile davalı … şirketi tarafından teminat kapsamına alındığı, poliçede bulunan “bu poliçe ile ilgili bir tazminat hediyesi söz konusu olabilmesi için olayın sebebi ne olursa olsun maddi zarar ve ziyan ile ilgili taleplerinin neticeleri temin edilmiştir” şeklindeki düzenleme doğrultusunda, rizikonun poliçe kapsamında kaldığı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı yasanın 51/2. maddesindeki “Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış olduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur.” şeklindeki hüküm gereğince zararı doğuran …’nin dava dışı … şirketi çalışanının eylemi nedeniyle meydana gelmiş olması münasebetiyle … şirketi ile sigorta sözleşmesi bulunan davalı … şirketinin rücu ilişkisinde sıralı sorumlulukta kendisinden daha sonra gelen davacıya karşı zararın tamamından sorumlu olduğu, bir başka ifade ile rucu ilişkisinde zarar sorumlusu olan …’ın haksız fiil nedeniyle zarardan en evvel sorumlu olduğu, … şirketinin adam çalıştıran sıfatıyla zarardan ikincil olarak sorumluluğunun bulunduğu, … şirketinin sorumluluğunu temin eden sigorta şirketinin … ile aynı sırada olduğu, … şirketi ile hizmet anlaşması yapan davacı şirketin ise otoparkın bulunduğu işyerinin sahibi olarak sorumluluğunun en sonra geldiği karşısında davacının davalıya ödediği paranın tamamını rucu edebileceği, alınan raporda da davacı tarafından fazla ödemede bulunulmadığı tespit edilmiş olmakla, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasın da herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken bakiye 5.355,00TL’sı istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek hazineye irad kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi. 25/02/2020