Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/868 E. 2020/382 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/868
KARAR NO: 2020/382
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2017
NUMARASI: 2014/473 Esas- 2017/877 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/06/2011 günü plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen kamyonun, müvekkilinin idaresindeki … plakalı motosiklete çarptığını, müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, kazanın oluşumunda kamyon sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan kamyonun plakasının tespit edilemediğinden sorumluluğun davalı şirkete ait olduğunu, bu nedenle davalıya tazminat için başvurulduğunu ve 13/08/2103 tarihinde 18.267 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin zararının daha fazla olduğunu, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin kalıcı iş gücü kaybından kaynaklanan şimdilik 100 TL, geçici maluliyet nedeniyle de 100 TL maddi tazminatın, davalıya başvuru tarihinden sonraki 8 iş günü bitiminden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, sonrasında talebini 6.740,69 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunu, davacının kasksız, dizliksiz ve eldivensiz şekilde motosiklet kullanması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunu, Güvence Hesabının sorumluluğuna gidilmeden önce kazaya sebep olduğu bildirilen ve plakası alınamayan aracın plakasının araştırılması gerektiğini, davadan önce yapılan ödeme ile davacının mağduriyetinin giderildiğini, davacının tazminat hakkının kalmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla maluliyet oranının tespitinin gerektiğini, faiz istemi, faizin başlangıç tarihi ve yargılama gideri isteminin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi ıslah talebi doğrultusunda 6,740,61 TL’nin, 23/4/2013’ten itibaren işleyecek faizi tahsiline karar vermiş, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ödeme tarihine göre yapılacak hesaplama ile yapılan ödemenin yeterli olduğunun görüleceğini, yeterli ödeme sebebiyle başka bir alacağın kalmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 30/06/2011 günü plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen kamyonun motosiklet sürücüsü davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacının maluliyetinin oluştuğu, davacı tarafından davalı Güvence Hesabına yapılan başvuru neticesi davalının ödemede bulunduğu, davalı kurumun ödeme yaparken davacının kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu ve maluliyet oranının %8 olduğunu kabul ederek yapılan hesaplamaya göre yaptığı ve ödeme tarihinde davacının 13/08/2013 günlü ibranameyi imzaladığı, ibranameden sonra da eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebilirler. Somut olayda, davacı taraf, davadan önce davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan ödemenin gerçek zararın altında olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş; davalı ise, davadan önce yapılan ödemelerin yeterli olduğu savunmasında bulunmuştur. Bu durumda davacının zararı, öncelikle ödeme tarihindeki (13/08/2013) verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111.maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı bu şekilde değerlendirilmeli, şayet ödenmesi gereken tazminat miktarı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa, davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek ve rapor tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminat tutarından davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının yaptığı ödeme güncellenerek tazminattan mahsup edilmiş ise de, ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre tazminat hesabının yapılmadığı, dolayısıyla ödenmesi gereken tazminat miktarı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olup olmadığı değerlendirilmeksizin rapor tarihindeki verilerle yapılan hesaplama sonucu bulunan tazminat miktarından önceki ödeme güncellenerek mahsup edilerek bulunan miktara hükmedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yukarıda ifade edildiği şekilde yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 4-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Mahkemece verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 7- Tehiri icra talebi kapsamında davalı tarafından icra dosyasına sunulan teminat mektubunun İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, davalı Güvence Hesabına iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/02/2020