Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/81 E. 2019/293 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D Lİ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/81
KARAR NO : 2019/293
KARAR TARİHİ : 25/10/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2017
NUMARASI : 2015/501 Esas – 2017/466 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme konularında her hangi bir eksikliğin bulunmadığı anlaşılmakla, re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili asıl dava dosyası üzerinden verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu olan … 06/07/2014 tarihinde kullanmakta olduğu … plakalı araç ile seyir halinde iken kendisinin sebep olduğu tek taraflı trafik kazasında hayatını kaybettiğini belirterek müvekili … bakımından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.Davacı vekili birleşen dava dosyasında verdiği dilekçesi ile davaya konu trafik kazası nedeniyle desteğini yitiren müteveffanının down sendromlu kardeşi … bakımından da destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sürücünün ölümünün trafik sigortası teminatına girmediğini, davacı tarafın öncelikle araç sürücüsünün kusurunu ispat etmesi gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerekli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen davanın kabulüne, anne …bakımından 6.510,74 TL, kardeşi … bakımından ise 35.680,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili; kazanın aracın freninin boşalması nedeniyle gerçekleştiğini, bu nedenle aracın gerekli bakımını yaptırmayan işverenin sorumluluğunun söz konusu olduğunu, sigortanın sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması halinde işletenin ve dolayısıyla sigortacıya düşen bir yükümlülük bulunmadığını, bu sebeplerle işverenin ağır kusurunun araştırılmamış olmasının eksiklik teşkil ettiğini, hesaplamaya esas alınan gelirin doğru olmadığını, kaza tarihindeki gerçek gelire göre hesaplama yapılması gerektiğini, müteveffanın babasının hayatta olması nedeniyle babasına destek payı ayrılmadığını, raporun bu yönüyle eksik olduğunu, ayrıca davacı kardeş … babası hayatta olduğu halde kardeşinden destek göreceği varsayımının hakkaniyete aykırı olduğunu, kazanın iş kazası olması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumundan rücuya abi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmadığını, kazanın meydana geldiği esnada emniyet kemeri takılmamış olması nedeniyle tazminattan indirim yapılmamış olmasının da doğru olmadığını, yine, avans faizi işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinafen kararın kaldırılması talebinde bulunmuştur.Dava, davalı sigorta şirketine trafik sigortası ile sigortalı bulunan araç sürücüsünün 06/07/2014 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında vefat etmiş olması nedeniyle desteğinden mahrum kalan davacı ve birleşen dosya davacısının ikamet ettiği destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Kaza tarihi itibariyle davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla açtıkları eldeki davada, yerleşik uygulamaya göre ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararın oluşumundaki kusur davacılara yansıtılamayacağı gibi ceza hazırlık soruşturmasına göre kazanın, aracın freninin boşalması sonucu meydana geldiği, ancak araç fren boşalmasının mücbir sebep teşkil etmediği, Yargıtay içtihatlarına göre bu durumun umulmayan hal teşkil ettiği, umulmayan hal durumunda sigortacının sorumluluğunun devam ettiği, bir başka ifadeyle, umulmayan sebepten kaynaklanan zararların teminat dışında kalmadığı, sigorta şirketinin, işletenin sorumluluğu doğrultusunda gerçekleşen riziko neticesi oluşan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu, dolayısıyla araç işletenin ağır kusurlu olup olmadığı meselesinin araştırılmasına lüzüm ve gerek bulunmadığı, bu yöne ilişkin itirazlarının reddi gerektiği;Davacının kaza tarihinde vinç operatörü olarak çalıştığı, vasıfsız bir işçi olmadığı, bu nedenle emsal ücret araştırması yapılarak asgari ücretin 1,41 katı ücret alacağı kabul edilerek hesaplama yapılmasında da herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, müteveffanın babasının 2013 yılında kazadan önce vefat ettiği, hesaplamada ona pay ayrılmasının mümkün olmadığı, bilirkişi raporunda pay oranları tespit edilirken down sendromlu … diğer 8 kardeşinin de yardım edeceği olgusunun dikkate alındığı, anne için ilk yıl 1/4 pay oranı benimsendiği, müteveffanın kardeşi Hüsniye bakımından da devam eden yıllarda azalan bir şekilde 1/8,1/17,1/21,1/25 oranında paylar belirlendiği, yine, yaşamış olsaydı evleneceği ve bir ve birden fazla çocuk sahibi olacağı gözetilerek pay oranlarının tespit edildiği, bilirkişi raporunun bu yönüyle de usul ve yasaya uygun olduğu, mahkemece benimsenmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı;Dava konusu trafik kazası nedeniyle rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulduğu, bu yazıya olumsuz cevap verildiği, yine davacı tarafından dava dışı işverene açılan manevi tazminat davasında bu meselenin araştırıldığı, o dosya üzerinden verilen cevapta da buna olumsuz cevap verildiği, yukarıda açıklandığı üzere desteğin kusurunun zarar gören 3. kişi sıfatıyla talepte bulunan davacılara yansıtalamayacağı, bu nedenle desteğin emniyet kemeri takmamış oluşunun davacılar bakımından bir indirim sebebi teşkil etmediği, kazaya karışan aracın iş makinesi olduğu, dolayısıyla avans faizi hükmedilmesinde de herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; davalı tarafın yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-Bakiye 2.161,55 TL karar ve ilam harcının davalı sigorta şirketinden alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.25/10/2019