Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/796 E. 2020/3873 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/796
KARAR NO: 2020/3873
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI: 2014/343 Esas- 2017/1160 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 03/08/2012 tarihinde, davalı …’in sürücüsü davalı …Ltd.Şti.’nin maliki, davalı … AŞ.’nin işleteni ve davalı … AŞ’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın, evinin yakınlarında tramvay yolu üzerinde karşıdan karşıya geçmek isteyen müvekkili …’e çarpması neticesinde müvekkilinin bacağı ve ayağının kırıldığını, olayın, araç trafiğine tamamen kapalı olan tramvay yolu üzerinde gerçekleştiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, olay nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, yaralananın anne ve babası olan diğer müvekkillerinin de bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla müvekkillerinin her biri için 1.000,00’er TL maddi tazminat; müvekkili … için 50.000,00 TL, … için 20.000,00 TL ve … için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; 03/08/2012 tarihinde, müvekkilinin çalışanı davalı …’in yönetimindeki … plakalı … marka otomobilin, yayaların girmesi yasak olan tramvay yoluna aniden giren davalı …’e çarpması neticesinde kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin işleteni olduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların zararına sebebiyet verdiği ileri sürelen … plakalı aracın, 2011/187061 ihale kayıt numaralı “… AŞ. (33 ay süreyle) Araç Kiralama Hizmet Alımına Ait Sözleşme” kapsamında dava dışı … Ltd. Şti. tarafından, … AŞ.’ye 33 aylığına kiralandığını, kiralık araç kiralama sözleşmesinin ifasına yönelik olarak tüm hak ve sorumlulukların … AŞ.’ye ait olmak üzere kiralanarak 01/03/2012 tarihinde … AŞ. görevlisi …’a teslim edildiğini, yasa gereğince aracın işleteninin, müvekkili şirket değil … AŞ. olduğundan, davanın müvekkili bakımından husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, aynı kazadan hem aracın malikinin hem de aracın işleteninin ayrı ayrı sorumlu tutulamayacağını, işletenin sorumlu olduğunu, yaralamalı kazalarda yansıma yoluyla manevi tazminat talep edilemeyeceğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, 6111 sayılı Kanun gereğince tedavi giderlerinden SGK’nin sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumlu bulunmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’e dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap hakkını kullanmamıştır. İlk Derece Mahkemesince: “Davacılar tarafından davalılar … A. … ve … aleyhine açılan maddi tazminat davasının sübuta ermediğinden reddine, davacılar tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat talebinin pasif husumet nedeniyle reddine, davacılar tarafından davalı … AŞ aleyhine açılan manevi tazminat davasının sübuta ermediğinden reddine, davacıların davalı … A.Ş. ve … manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 5.000-TL, … için 3.000-TL, … için 3.000-TL olmak üzere toplam 11.000-TL manevi tazminatın iş bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı … AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada mevcut olan 14/08/2012 tarihli raporda davacı müvekkilinin yaralanmasının sabit olduğu, vücudunda kemik kırığının meydana geldiği ve bu kırığın hayatını önemli ölçüde etkileyecek nitelikte olduğu tespitinin yapıldığını, yargılama aşamasında her ne kadar davacının Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanamamış ise de mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapılarak geçici iş göremezlik konusunda bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken kararda yazılan gerekçeyle maddi tazminat istemlerinin tümden reddine karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin raporun aldırılması için Adli Tıp Kurumuna sevkinin sağlanarak rapor alınması gerektiğini, Yerel Mahkeme tarafından davalı … Ltd.Şti. hakkındaki davanın uzun süreli kiralama ilişkisi nedeniyle reddedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilleri lehine toplamda 11.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin sadaka niteliği taşıdığını ve çok düşük olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından maddi tazminat davalarının reddedilmesi nedeniyle davalılar … AŞ. ve … Sigorta AŞ. lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava dilekçelerinde, davalı … AŞ. aleyhine manevi tazminat talep etmemelerine rağmen Yerel Mahkeme tarafından, davalı … AŞ. aleyhine açılan manevi tazminat davasının sübuta ermediğinden reddine ve davalı lehine manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu, HMK’nın 326. maddesinde, yargılama harç ve giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletileceği, davanın kısmen kabulü halinde ise yargılama giderlerinin haklı çıkma oranına göre taraflar arasında paylaştırılacağının düzenlendiğini; işbu davanın maddi ve manevi tazminat ikame edildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından maddi tazminat olarak yönünden yapılan yargılama giderlerinin müvekkilleri üzerinde bırakılmasına karar verildiğini, kararın bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından müvekkili aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle, müvekkili aleyhine açılan manevi tazminat davasının da reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, manevi zararlarını ispat edememesine rağmen müvekkili aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamından yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, 03/08/2012 tarihinde, davalı …’in sürücüsü, davalı … Ltd.Şti.’nin maliki, davalı … AŞ.’nin uzun süreli taşıt kiralama sözleşmesine göre işleteni ve davalı … AŞ.’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın, davacılar … ile …’nin çocuğu diğer davacı …’e çarparak yaralanmasına neden olduğu, kazanın meydana gelmesinde davacı (yaya) …’nin %75 oranında aslî, davalı (sürücü) …’in %25 oranında tali kusurlu olduğu, davacıların bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulundukları ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, maddi tazminat davasının tümden reddedilmesine gerekçe olarak; kaza nedeniyle yaralanan davacı …’in Adli Tıp Kurumuna sevkinin Mahkemece verilen kesin süreye rağmen sağlanamaması gösterilmiştir. Ancak ceza dosyasındaki Adli Tıp Kurumu Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 14/08/2012 tarihli raporunda; davacının yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerinde etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının, hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1), orta (2-3), ağır (4-5-6) olarak sınıflandırıldığında; davacıda saptanan kırığın, hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla, kaza nedeniyle davacınını yaralandığı ve maddi bir zararının oluştuğu sabit olmasına, davacılar vekilinin duruşmadaki beyanında mevcut deliller değerlendirilerek karar verilmesini, istinaf başvuru dilekçesinde de mevcut deliller çerçevesinde geçici iş göremezlik zararına hükmedilmesini talep etmesine göre maddi tazminat davasının tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamış, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan, manevi tazminatın miktarının belirlenmesindeki en önemli ölçütlerden birinin de yaralanmanın derecesi olduğu, yine davacı anne ve babanın TBK’nın 56/2. maddesine göre manevi tazminat isteminde bulunabilmeleri için “ağır bedensel zarar” durumunun belirlenmesinin de zorunlu olduğu, bu bağlamda Mahkemece davacı çocuğun yaralanmasının derecesinin ispat edilmediği kabul edilip maddi tazminat talebi reddedildikten sonra bu kabule aykırı olarak manevi tazminata hükmedilmesi de dosya içeriğine uygun görülmemiş, her iki taraf vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının da isabetli olduğu sonucuna varılmıştır. O halde, davacı …’in maluliyet durumunun tam olarak belirlenmesi için ATK ön raporunda istenilen işlemlerin yapılamadığı ve davacı vekili tarafından davacının temin edilemediği beyan edilip dosyada mevcut delillerle karar verilmesi istenildiğine göre, bu davacıya ait tedavi evrakı ATK’ya gönderilerek, gönderilen evrak incelenip geçici ve/veya kalıcı maluliyetin belirlenip belirlenemeyeceği sorulup alınacak sonuca göre dosyadaki deliller çerçevesinde maddi ve manevi tazminat istemleri konusunda nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacılar vekili ile davalı … AŞ. vekilinin (yukarıda açıklanan hususlar dışındaki istinaf itirazları bu aşamada incelenmeksizin) istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatıranlara iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafalara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/09/2020