Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/774 E. 2019/681 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/774
KARAR NO: 2019/681
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2016/32 Esas- 2017/529 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, 19/07/2014 tarihinde davalının sorumluluğundaki otoparkta park halinde iken yağmur nedeniyle su basması sonucu araçta hasar oluştuğunu, müvekkilinin, sigortalısına 22.111,00 TL tazminat ödediğini ve TTK’nın 1301.maddesine göre sigortalısının kanuni haklarına halef olduğunu, bu nedenle davalıya rücu hakkı doğduğunu, bu nedenle davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … ESas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu iddia ederek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın ticari bir özelliği bulunmadığından Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsiz olduğunu, davanın yasada öngörülen sürede açılmadığını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davanın kabulü ile; İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki davalı itirazının iptaline, takibin 22.111,00 TL üzerinden kaldığı yerden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine” karar verilmiştir Bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsiz olduğunu, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dava şartı olan usulüne uygun bir takip bulunamadığını, keşfin yapılmamasının eksiklik olduğunu, karara dayanak yapılan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, afet, sel suyu baskını şeklindeki mücbir sebebin değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin tüm tedbirleri aldığını, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu belirtmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava; haksız fiilden kaynaklanan zarar nedeniyle kasko sigortalısına ödenen tazminatın halefiyet yoluyla tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesi; TTK’nın 16/2. maddesinde “kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları” düzenlemesi benimsenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır. Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Somut olayda, davacı … Şirketi’nin, kasko sigortalısı gerçek kişi …’a halef olarak açmış olduğu davada görevli mahkeme, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkiye göre belirlenecektir. Davacının halefi olduğu sigortalısı ile davalı arasındaki ilişki, haksız fiile dayandığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceğinden davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, davacı … Şirketi’nin sigortalısının gerçek kişi olması, sigortalısı ile davalı arasındaki ilişkinin haksız fiile dayanması ve davalının da gerçek kişi olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması hatalı olmuştur. Bu bağlamda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda belirtilen esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/12/2019