Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/746 E. 2020/281 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/746
KARAR NO: 2020/281
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2016/559 Esas- 2017/657 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile davacının eşi …’nın içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacının eşi …’nın hayatını kaybettiğini, davacının bu olay nedeniyle destekten yoksun kaldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 100,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, kazanın oluşumunda araç sürücülerinin kusurlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının kural ihlali yaptığını, olay nedeniyle rücuya tabi bir ödeme olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının avans faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nın 74.maddesine göre ceza hakiminin, kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının hukuk hakimini bağlayamayacağını, ceza mahkemesinde alınan tek kişilik bilirkişi raporu ile hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, ceza dosyasında müvekkilinin karşı taraftan şikayetçi olmadığını ve davaya katılma talebinde bulunmadığını, bu nedenle yokluğunda alınan bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, kaza tespit tutanağında davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini, kaza tespit tutanağı ile ceza dosyasında alınan tek kişilik bilirkişi raporunun çeliştiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53/3.maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile davacının eşi …’nın içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacının desteği (eşi) …’nın hayatını kaybettiği, davacının bu olay nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu ve Mahkemece, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verlimiştir. İlk Derece Mahkemesince, ceza dosyasına ibraz edilen ve davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı mütalaa edilen 16/03/2016 tarihli tek kişilik bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Kaza tespit tutanağında her iki araç sürücüsünün kusurlu olduğu belirtildiği gibi, yine ceza dosyasına ibraz edilen 11/09/2015 tarihli tek kişilik bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün %20, davacının desteği (eşi)’nin içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç sürücüsünün %80 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bu durumda, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve TBK’nın 74.maddesinde düzenlenen “ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin karar da, hukuk hakimini bağlamaz.” kuralı dikkate alınmadan karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf iddia ve itirazı yerindedir. O halde, Mahkemece kazanın meydana gelmesinde araç sürücülerinin kusur durumlarının belirlenmesi için, Adli Tıp Kurumundan ya da konusunda uzman 3 kişilik bir heyetten rapor alındıktan sonra, tarafların delillerinin değerlendirilerek nihai kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/02/2020