Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/717 E. 2020/3962 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/717
KARAR NO: 2020/3962
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI: 2014/753 Esas – 2017/626 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 06/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’un 10.05.2013 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilde yolculuk ettiği sırada otomobilin diğer davalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı ticari otobüsle çarpıştığını, meydana gelen kazada müvekkili …’un ağır yaralandığını, uzun süre komada kaldığını ve sonunda %99 malul duruma geldiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın avans faizi üzerinden işleyecek faiziyle birlikte kusur ve sorumluluk oranlarına göre tüm davalılardan alınarak müvekkil …’a verilmesine; ayrıca müvekkillerinin uğradığı manevi zararların tazmini için … lehine 100.000 TL, … lehine 50.000 TL ve … lehine 50.000 TL olmak üzere toplam 200.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi ile bedelin reeskont avans faizi üzerinden işleyecek faiziyle birlikte kusur ve sorumluluk oranlarına göre davalılar …, … ve …’ten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı 07/10/2016 tarihli dilekçesinde maddi tazminat talebine ilişkin dava değerini, davalılar …, …, … ve … Sigorta AŞ. (poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) aleyhine 1.124.462 TL (kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte)’ye yükseltmiştir. Davacı 04/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.134.462 TL maddi tazminatın reeskont avans faizi üzerinden işleyecek faiziyle birlikte tüm davalılardan (…, …, … ve … Sigorta AŞ. sigorta şirketi açısından poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkil …’a verilmesini, Müvekkillerin uğradığı manevi zararların tazmini için, müvekkili … lehine 100.000 TL, müvekkili … lehine 50.000 TL, müvekkil … lehine 50.000 TL olmak üzere toplam 200.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi ile bedelin reeskont avans faizi üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalılar …, … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline şeklinde ıslah etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; sürücü …’ın sınırın üzerinde alkollü olması nedeniyle asli kusurlu olması gereken tarafın … olduğunu, ayrıca …’un da sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araçta bulunduğunu, yolcunun kaza oluşumunda müterafik kusuru olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, …’un kusurunun belirlenmesi ve hatır taşıması indirimi uygulanması gerektiğini, maluliyete ilişkin tazminat hesabında resmi kayıtlara ilişkin maaş bordrosu bulunmaması halinde belirli bir ücret bulunmadığı gözetilerek hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik, kazanç kaybı ve tedavi giderlerine ilişkin taleplerin ve davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davacı …’un davalı … aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacı …’un davalı … dışında kalan diğer davalılar aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacının iş göremezliğe dayalı maddi zararları karşılığı 471.812,03-TL, bakıcı giderinden kaynaklı zararları karşılığı 662.635,60-TL olmak üzere toplam 1.134.447,62-TL zararından davacının davalı …’a ait araçta yolcu olarak bulunması hatır taşıması mahiyetinde olmakla davaya konu olayda tespit edilen taşımanın niteliği itibariyle takdiren oluşan tazminattan %10 oranında indirim yapılmak suretiyle bakiye 1.021.002,86-TL tazminatın davalı … dışındaki davalılardan -davalı …nin sorumluluğu sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı … lehine hükmedilen 1.021.002,86-TL tazminata davalı … için dava tarihi olan 27/08/2014 tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 10/05/2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davacılar tarafından açılan manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile; davacı … için 75.000,00-TL manevi tazminattan, davacının davalıya ait araçta yolcu olarak bulunması hatır taşıması mahiyetinde olmakla %10 oranında indirim yapılmak suretiyle 67.500,00-TL, davacı … için 40.000,00-TL manevi tazminattan davacı …’un davalıya ait araçta yolcu olarak bulunması hatır taşıması mahiyetinde olmakla %10 oranında indirim yapılmak suretiyle 36.000,00-TL, davacı … için 40.000,00 Tl manevi tazminattan davacı …’un davalıya ait araçta yolcu olarak bulunması hatır taşıması mahiyetinde olmakla %10 oranında indirim yapılmak suretiyle 36.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacılar lehine takdir edilen manevi tazminatlar için olay tarihi olan 10/05/2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar vermiştir. Karar davacılar vekilince, davalı … ile davalılar … ve … vekillerince istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin bakıcı ücretini brüt asgari ücret üzerinden hesaplanması gerekirken, net asgari ücret üzerinden hesaplamasının; olayda hatır taşıması mevcut olmadığı halde hatır taşıması indirimi yapılmasının; takdiri indirim sebepleriyle yapılan tazminat indirimi üzerine davalılar lehine vekalet ücretlerine hükmedilmesinin; takdir edilen manevi tazminat tutarlarının usul ve yasaya uygun olmadığını beyana, istinaf istemlerinin esastan kabulü ile hükmün istinafa başvuru gerekçeleri doğrultusunda yeniden kurulmasını talep etmiştir. Davalı … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından eksik inceleme ile karar verildiğini, hükmedilen tazminat miktarında indirim yapılması gerektiğini, olayın oluş şekli göz önünde bulundurulduğunda %10 oranında yapılan hakkaniyet indiriminin az olduğunu, yaralanan davacı … için devlet tarafından ödenen bakım giderinin tazminattan düşülmediğini, mahkemenin kusur oranına göre tazminata hükmetmesi gerekirken müteselsilen tazminata hükmetmiş olduğunu, davacı tarafın birden fazla ıslah hakkı bulunmadığını, davacı …’ın sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hatır taşıması için yapılan indirimin daha fazla oranda olması gerektiğini, bakıcı ücreti hesabının net asgari ücretinin yarısı üzerinden yapılması gerektiğini ve faizin avans faizi yerine yasal faiz olması gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının istinaf talepleri doğrultusunda kaldırılmasını veya değiştirilerek yeniden yargılama yapılmasını istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davasını birden fazla kez ıslah ettiğini, ilk derece mahkemesinin kusur oranına göre karar vermesi gerektiğini, bakıcı giderine ilişkin hesaplama yapılırken devlet tarafından ödenen destek miktarının indirim sebebi yapılması gerektiğini, olayda hatır taşıması söz konusu olduğu için indirimin daha fazla yapılması gerektiğini, gerekçeli kararda sigorta teminat limitlerinin ve sorumluluk limitlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiğini, davanın …na ihbarı gerektiğini, davacının alkollü sürücünün aracına bilerek bindiği için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, manevi tazminatın zenginleşmeye sebep olduğunu ve faizin yasal faiz olarak hükmedilmesi gerektiğini beyanla, kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53,54 ve 56.maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davacılar vekili 07/10/2016 tarihli bedel artırımı dilekçesi ve 04/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile netice-i talebini bakıcı ücreti bakımından brüt asgari ücret üzerinden hesaplanacak şekilde talep etmiştir. Bakıcı ücretinin hesaplanmasında kaza tarihindeki asgari ücretin brüt tutarının (tamamının) esas alınması yerleşik Yargıtay uygulamasının gereğidir. Davacı vekilinin talebi de fazlaya ilişin hakkın saklı tutarak brüt asgari ücret üzerinden bakıcı ücretine hükmedilmesi yönünde olduğu için davacı vekilinin bakıcı ücretine yönelik istinaf talebi yerinde görülerek ilk derece mahkemesinin bakıcı ücretine yönelik hükmünün kaldırılarak ıslah edilmiş şekliyle 662.650,00 TL bakıcı ücretine hükmedilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Davacılar vekili olayda hatır taşıması olmadığı halde, mahkemenin tazminat takdir ederken hatır taşıması indirimi yapımasının yerinde olmadığı yönünde istinaf talebinde bulunmuştur. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Somut olayda, dosya kapsamında yer alan hazırlık soruşturmasında karakolda sürücü … ile …n’ın ifadelerinde davacının davalı sürücüye adres bulma konusunda yardımcı olmak amacıyla aracına bindiği anlaşılmış, hatır taşımasını gerektiren, sadece yaralananın menfaatine ilişkin bir taşımanın mevcudiyetine dair beyan veya belgeye rastlanmamıştır. Hal böyle olunca mahkemenin gerekçesinde davacının taşınmasının hatır taşıması olarak kabul edildiği yönündeki kabulünün yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ne var ki, mahkeme gerekçesinde bu yönde indirim yapıldığı belirtilmesine rağmen hatır taşıması nedeniyle maddi tazminattan indirim yapılmadığı, manevi tazminat miktarı belirlenip belirlenen miktar üzerinden yüzde 10 indirim yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysaki, Mahkemece olayın oluşumundaki özellikler gözetilerek ve manevi tazminat belirlenmesine esas olan unsurlar tartışılırken, bütün unsurlar nazara alınıp tazminata hükmedilmesi gerekir. Yoksa, bir miktar tazminat belirlenip her bir unsur (kusur, maluliyetin ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu gibi) açıklanıp bu unsurlara da bir indirim oranı yüklenerek manevi tazminatın belirlenmesi, manevi tazminat müessesesinin amacına, belirleme yöntemindeki uygulanagelen yargısal uygulamalar ile usul ve yasaya uygun değildir. Bu bakımdan, manevi tazminata ilişkin davacılar vekilinin itirazı kabul edilmiş ve yeniden esasa ilişkin hüküm kurulurken bu husus dikkate alınmıştır. Davacı …’un davalı sürücü …’ya yol tarif etmek amacıyla araca bindiği, kısa süre yol aldıktan sonra alkollü sürücü …’nın karışmış olduğu trafik kazasında ağır şekilde yaralanarak bitkisel hayata girdiği ve oldukça genç yaşta %99 oranında malul durumda kaldığı değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinin takdir etmiş olduğu manevi tazminat miktarı kişilerde meydana gelen manevi acı ve üzüntüyü hafifletici nitelikte ve haksız fiil faillerinde caydırıcılık unsuru oluşturacak derecede bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile manevi tazminata ilişkin hükmün kaldırılarak dava dilekçesindeki talebe uygun şekilde davacılar bakımından ayrı ayrı kabul kararı verilmiştir. Davalılar … ve … vekilinin istinaf talepleri bakımından: Davalılar vekili davacının davasının birden fazla kez ıslah ettiğini, buna yasal imkan bulunmadığını, davacıların kusur oranında tazminat talebinde bulunmuş olmalarına rağmen mahkemenin müteselsilen hüküm kurduğunu beyanla istinaf itirazında bulunmuştur. Oysaki, davacılar vekilince dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak HMK m.107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtığı, 07/10/2016 tarihli bedel artırımı dilekçesi ile dava değerini belirlediği ve 04/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile de, dava dilekçesinde kusur oranındaki taleplerini müştereken ve müteselsilen tahsil olarak davasını ıslah ettiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın “Belirsiz Alacak ve Tespit davası” başlığı altındaki 107/1.maddesinde: “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne, aynı maddenin 2. fıkrasında ise: “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın “Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi” başlığı altındaki 176. maddesinin 1.fıkrasında taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, 2.fıkrasında aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, yasanın 177.maddesinde de ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar sözlü ya da yazılı olarak yapılabileceği belirtilmiştir. Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde maddi tazminat talebi 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak açılmış ve belirlenecek maddi tazminatın tahsili talep edilmiş olup davacı vekili 07/10/2016 tarihli bedel artırımı dilekçesiyle bedeli belirleyip 04/01/2017 tarihli dilekçe ile de davayı miktar bakımından ve dava dilekçesinde kusur oranındaki taleplerini müşterek müteselsil tahsilat talebi olarak ıslah etmiştir. Hal böyle olunca, davalılar vekilinin davacılar tarafından davanın birden fazla ıslah edildiği yönündeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Diğer yandan, bakıma muhtaç kişi veya ailesine sosyal devletin gereği olarak ödenen veya ödenecek bakım yardımı haksız fiil failine rücu edilecek bir ödeme olmadığı için davalılar aleyhine hükmedilecek tazminattan indirilmesi de mümkün değildir. Davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde değildir. Yine, yolcu konumunda bulunan davacı bakımından davalılar, meydana gelen zarardan müteselsilen sorumlu durumda oldukları için kusur paylaştırılmasının esasa yönelik etkisi bulunmadığından (davalılardan herhangi birinin tam kusursuz olmadığı da nazara alındığında) davalılar vekilinin bu yöndeki itirazlarının reddi gerekmiştir. Bundan ayrı, dosya kapsamında bulunan hazırlık soruşturmasındaki ifadelerden, yukarıda belirtildiği gibi, davacının çok kısa bir süreliğine, adres göstermek maksadıyla davalı …’ya yardımcı olmak için aracına bindiği, bu kısa süre içerisinde davacı …’nın alkollü olduğunu anlamasının mümkün olmayacağı, kişinin alkollü olduğunu bilerek araçta seyahate devam ettiği yönünde beyan ve ispat vasıtası bulunmadığından davalılar vekilinin müterafik kusura ilişen istinaf itirazları da kabul edilmemiştir. Davalılar vekilinin hatır taşımasına ilişkin istinaf itirazları yukarıda açıklanan gerekçelerle reddedilmiştir. Davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin itirazı, yukarıda açıklanan gerekçeyle kabul edilmiş olmakla, davalılar vekillerinin manevi tazminatın fahiş olduğu yönündeki itirazlarının da yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı …k’ün sürücüsü ve davalı …’ün işleteni olduğu araç ticari (otobüs) nitelikte olduğundan bu davalılar bakımından avans faizine hükmedilmesinde usule aykırılık bulunmadığı için davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Davalı … vekilinin istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirme: Davalı vekili davacının davasını birden fazla kez ıslah etmesinin yerinde olmadığı ve tazminat talebini kusur oranına göre istemiş olmasına rağmen mahkemenin müteselsilen karar vermesinin yerinde olmadığına yönelik istinaf itirazları yukarıda açıklanan gerekçelerle reddedilmiştir. Yine davalı … vekilinin kusura ve müterafik kusura, manevi tazminatların fahiş olduğuna, hatır taşımasına ve Devlet tarafından yapılacak bakım yardımının tazminattan indirilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları da yukarıda diğer davalılar vekilinin istinaf itirazları değerlendirilirken ifade edilen gerekçelerle yerinde görülmemiştir. Davalı … vekili … Sigorta AŞ’nin …na devredildiğine yönelik istinaf talebinde bulunmuşsa da davalı …’nın kendi ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi … Sigorta olduğunu ve istinaf sebebi olarak ileri sürülen husus esasa etkili olmayıp hükmün infazı aşamasında nazara alınabilecek bir durum olmakla davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak; davalı … vekili sorumluluk limitlerinin açıkça belirtilmesi ve infazda tereddüt oluşturmaması için kendi ZMMS sigotacısının yaptığı ödemenin teminat limitlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazı, hükmedilen tazminattan ne kadarlık kısmından davalıların sorumluluklarının bulunduğunun anlaşılamaması, infazda tereddüte yol açması nedeniyle yerinde görülmüştür. Bunun dışında, müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (TBK 162/1). Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (TBK m.166/3). Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse bunun sonuçlarına katlanır. (TBK m.168/2) O halde, davacılar vekilinin davalı … yönünden davadan feragat etmiş olması nedeniyle, az yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca alacaklı tarafın haksız fiilden kaynaklanan borcun müteselsil sorumlularından olan davalı araç sürücüsünün/işleteninin hukuki durumunu ağırlaştırdığından ve yine feragat dilekçesi ekindeki 22/07/2016 tarihli protokolde araç sürücüsü ve işleteni açısından da adı geçen sigorta şirketi ile birlikte eldeki davadaki talebinden (sigorta teminat limiti kadar) feragat ettiği belirtildiğinden davalı …’ın sorumluluğunun teminat miktarını aşan kısmı ile sınırlı olduğu nazara alınmaksızın yazılı olduğu gibi karar verilmesi isabetli görülmediğinden bu davalının istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca reddine, B- Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı …’un, davalı … aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının feragat nedeniyle REDDİNE, 2-Davacı …’un davalı … dışında kalan diğer davalılar aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının KABULÜ ile; -Davacının iş göremezliğe dayalı maddi zararları karşılığı 471.812,03-TL’nin davalılar …, …, … ve … Sigorta AŞ’den -davalı …poliçedeki sakatlık teminatı olan 250.000 TL ile, davalı … ise sigortacısının teminat limitini aşan 221.812,03 TL ile sınırlı olmak üzere- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Davacının bakıcı giderinden kaynaklı zararları karşılığı 662.650,00-TL’nin davalılar …, …, … ve … Sigorta AŞ’den -davalı …poliçedeki tedavi (bakıcı) gideri teminatı olan 250.000 TL ile, davalı … ise sigortacısının teminat limitini aşan 412.650,00 TL ile sınırlı olmak üzere- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Davacı … lehine hükmedilen tazminatlara davalı … için dava tarihi olan 27/08/2014 tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 10/05/2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, 3-Davacılar tarafından açılan manevi tazminat davalarının KABULÜNE; -Davacı … için 100.000,00-TL; -Davacı … için 50.000,00-TL; -Davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, -Davacılar lehine takdir edilen manevi tazminatlar için olay tarihi olan 10/05/2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat davası için alınması gerekli 77.495,10 harçtan, peşin alınan 3.874,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 73.620,35 harcın davalılar … Sigorta, …, … ve …’tan (… Sigorta AŞ’nin sorumluluğu 34.155-TL ile, davalı …’ın ise 43.340,10 TL ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Harçlar Kanunu uyarınca manevi tazminat davası için alınması gerekli 13.662 TL harçtan, peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.978,90 TL harcın davalılar …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 7.203,46-TL yargılama giderinin, davalılar … Sigorta, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı … tarafından yapılan ve posta gideri olarak kullanılan 85,00-TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre 8,50-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı …’e verilmesine, 9-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden; a) Kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ve bu yönde istinaf başvurusu bulunmadığından usuli kazanılmış haklar gözetilerek 54.580,09 TL vekalet ücretinin davalılar … Sigorta, …, … ve …’tan (… Sigortanın sorumluluğu 33.950 TL ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, b) Kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden ; -Davacı … için 13.450 TL, -Davacı … için 7.300 TL, -Davacı … için 7.300 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’tan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, 10-Davalı … AŞ tarafından talep edilmediğinden lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacıdan ve davalı …’tan peşin olarak alınan istinaf karar harçlarının istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 2-Davalılar … ve …’ten Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken (ilk derece mahkemesince hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden) 87.023,31 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 7.928 TL’nin mahsubu ile bakiye 79.095,31 TL’nin bu davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 168,75 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalılardan (Axa dışındaki) tahsili ile davacılara verilmesine, 4-İstinaf aşamasında davalı … 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.06/10/2020