Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/702 E. 2020/318 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/702
KARAR NO: 2020/318
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI: 2014/1538Esas- 2017/838 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/02/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların trafik sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın 04/02/2013 tarihinde karıştığı trafik kazasında müvekkillerinin murisi … ‘ın vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde konusu kalmayan maddi tazminat davası yönünden tüm davalılar bakımından karar verilmesine yer olmadığına; manevi tazminat isteminin ise kısmen kabul kısmen reddiyle, Davacı … yönünden 30.000,00 TL; Davacı … yönünden 20.000,00 TL; Davacı … yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve Davalı … Yarlığandan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, mahkemenin Adli Tıp Kurumu raporundan neden ayrıldığını tartışmadan karar vermiş olmasının doğru olmadığını, kazanın oluşumuna sebep olan olgular, nedensellik bağına etki eden tüm sebepler dikkate alınmadan karar verildiğini, davacıların murisinin Adli Tıp kurumu raporu ile tali kusurlu olduğu sabit olduğu halde bu durum nazara alınmadan manevi tazminat takdir edildiğini, yine kaza yapılan 1984 model şahin 131 marka bir araçta el freni sisteminin sağlıklı çalışıp çalışmadığı teknik rapor ile tespit edilmeden karar verilmesinin de hatalı olduğunu, kazanın oluşumu hakkında yeterli inceleme yapılmadan araçtaki eksikliğin kusura etkisi hiçbir şüphe bırakmayacak şekilde tartışılmadan yüzeysel olarak hazırlanıp sunulan tek bir trafik polisi bilirkişiden alınan rapora dayanılarak hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, olayda 3. kişi (… A. Ş. sorumluları) eylemlerinin kazanın oluşumuna katkısı olduğunu, kusur dağılımında ve manevi tazminatın takdirinde bu durumun nazara alınması gerektiğini, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın tarafların olaydaki kusuru, sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olmayacak şekilde yüksek takdir edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyada mübrez kaza tespit tutanağına göre davalı araç sürücüsü …’un park halindeki aracını çalıştırmak istediği esnada yolunda eğimli olması sebebiyle geri istikamete doğru 13 metre kaydırarak o sırada yaya kaldırımının daralması sebebiyle yola inen ve kaldırıma yakın bir şekilde yürüyen yaya …’a çarptıktan sonra park halinde bulunan başka bir araca çarpması neticesinde iki araç arasında kalan davacıların murisi …’ın vefat ettiği, araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu, yaya …’in ise yaya yolunu kullanmaması nedeniyle tali kusurlu olduğu kanaatinde bulunulduğu, ceza dosyası üzerinden alınan trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 01/07/2014 tarihli raporda ise davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, yayanın zaruri sebepten dolayı kaldırıma inerek yolu kullanmak zorunda kaldığı, bu nedenle kusurunun bulunmadığı kanaatinde bulunulduğu, ceza dosyası üzerinden alınan bir diğer raporda ise kaza tespit tutanağında olduğu gibi taraflara asli ve tali kusur izafesinde bulunulduğu, İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/64 karar sayılı kararı ile kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden araç sürücüsünün taksirinin sabit olması nedeniyle cezalandırılmasına karar verildiği, İlk derece mahkemesince hükmü esas alınan 02/05/2016 tarihli raporda ise ceza dosyası üzerinden alınan kusura ilişkin bilirkişi raporları da tartışılarak meydana gelen kazada … ‘ın % 100 kusurlu olduğu, kaldırımın daralması nedeniyle yola inmek zorunda kalan yaya … ‘ın kusursuz olduğu kanaatinde bulunmuştur. Bu durumda ceza dosyası üzerinden alınan kusur raporlarının da tartışıldığı 02/05/2016 tarihili kusur raporunun hükmü esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Zira, kaldırımın daralması nedeniyle yola inmek zorunda kalan müteveffanın, iradi bir eyleminin bulunmaması nedeniyle, kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığına ilişkin kabul şekli dairemizce de usul ve yasaya uygun görülmüştür. Bir an için müteveffanın yola inmesine sebebiyet veren üçüncü kişinin de olaydan mütevellit sorumluluğunun olduğu kabul edilse dahi bu durum davalı bakımından tazminattan indirim nedeni teşkil etmez. Zira, olayın gerçekleşmesinde kusuru bulunmadığı anlaşılan müteveffa bakımından talep edilen manevi tazminattan zarar sorumlularının müteselsilen sorumlu bulunmaktadırlar. Bununla birlikte araçta teknik bir arıza bulunsa dahi bu durum mücbir sebep hali olarak kabul edilemeyeceğinden, manevi tazminatın takdirine etkisi bulunmamaktadır. Buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Öte yandan olayın gerçekleşme şekli, davacı kocanın, kaza nedeniyle genç yaşta eşini kaybetmesi ve diğer davacıların küçük yaşta anne sevgisinden yoksun kalmaları, kusur durumu, caydırıcılık ilkesi, paranın alım gücü ile hak ve nesafet ilkesi nazara alındığında takdir edilen manevi tazminat miktarı yüksek değildir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi.