Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/671 E. 2020/389 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/671
KARAR NO: 2020/389
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2017
NUMARASI: 2014/903 Esas- 2017/647 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/05/2014 günü müvekkilinin idaresinde olan … plaka sayılı araçla davalı … yönetimindeki … plaka sayılı aracın çarpıştığını belirterek müvekkilinin aracında gerçekleşen 10.000,00 TL’lik değer kaybı zararının davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin … plakalı aracı 09/05/2013-2014 tarihleri arasında … numaralı Trafik Poliçesi ile sigortaladığını, davaya konu değer kaybı talebinin dolaylı zararlardan dolduğunu, bu nedenle teminat dışında kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, olayın vuku bulduğu esnada yaşanan psikolojik travmanın etkisi ve çevrede oluşan mahalli baskının üzerinde yarattığı tesir gibi nedenlerle fikir açıklamasında bulunduğunu, müvekkiline ait araçın sigortalı olduğunu, hasar bedelinin sigorta tarafından karşılanacak olduğunu belirterek müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne, 4.725,00-TL araç değer kaybı niteliğindeki maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, müvekkilinin kaza tespit tutanağına geçen beyanının gerçeği yansıtmadığını, kazanının etkisiyle verilmiş bir beyan olduğunu, mahkemece kusur durumunun doğru bir şekilde tespit edilmediğini, kaza nedeniyle atfedilecek bir kusur bulunmadığını, bir an için müvekkilinin kusurlu olduğu kabul edilse bile değişen orjinal parçalar nedeniyle araçta değer kaybı oluşmadığını, aracın daha önceden kazaya karışıp karışmadığı, hasarlanıp hasarlanmadığının tespit edilmediğini, kusura dair düzenlenen bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı … vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, ıslahla artırılan kısım bakımından talebin zaman aşımına uğradığını, mahkemenin davayı belirsiz alacak olarak nitelendirmesinin usulen mümkün olmadığını, davanın kısmi dava olması nedeniyle iki yıllık süreden sonra yapılan ıslah işlemiyle artırılan kısmın zaman aşımından reddedilmemesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan kusur dağılımına ilişkin değerlendirmelerin oluşa aykırı olduğunu, ayrıca değer kaybına ilişkin tespitlerin de Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, aracın değerini olumsuz yönde etkiler nitelikte hususlar olup olmadığının araştırılmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dava dilekçesi içeriğine göre harca esas değer bildirilmek suretiyle davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına, bu türden davaların belirsiz alacak davası olarak açılabileceğine ve mahkemenin bu yöne ilişkin kabul ve gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerektiği ve bu nedenle ıslahen artırılan kısmın zaman aşımına uğradığı yönündeki istinaf itirazı yerinde değildir. İlk derece mahkemesince kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan 13/02/2017 havale tarihli raporda, davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu kanaatinde bulunulduğu, çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan bu raporun, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapordaki değerlendirmeleri doğruladığı, bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelerin oluş, usul ve yasaya uygun olduğu, ayrıca, rapordaki değer kaybına ilişkin değerlendirmelerde de herhangi bir aykırılığa rastlanılmadığı, raporun bu haliyle hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Bakiye 242,10 TL istinaf karar harcının davalılardan müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 25/02/2020