Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/638 E. 2020/518 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/638
KARAR NO: 2020/518
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2017
NUMARASI: 2014/557 Esas- 2017/698 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Maddi ve Manevi)
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçeside özetle; 23/09/2012 tarihinde davalı …’ın sahibi ve sürücüsü olduğu … plakalı aracı ile yaya olan müvekkiline çarptığı, kaza nedeniyle müvekkilinin kemik kırığı yaşadığını, platin takıldığını, … plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı … tarafından yapıldığını, kaza sebebi ile oluşan sürekli iş göremezlik ve sakatlıktan kaynaklı maddi zararların tazmini için şimdilik, 10.000,00-TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen davalı …’tan kaza tarihi 23.09.2012‘den itibaren yasal faizi ile davalı … AŞ’den bildirim tarihi 07.02.2014 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’tan kaza tarihi olan 23.09.2012’den itibaren işeyecek yasal faizi ile tahsiline, karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … plakalı aracı ile kaza geçirdiği, kazaya ilişkin davacının da yaya olarak göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermeyerek aniden yola çıktığını beyanla, öncelikle davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise TBK’nın 52. maddesi gereğince hükmedilecek tazminatta makul bir indirim yapılması ve ayrıca davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep edilmiştir.Davalı …vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, sigortalının kusur oranı ile sınırlı olmak üzere kişi başına azami 225.000,00 TL’den sorumlu olduğunu, davacının sürekli sakatlık taleplerinin makul ve muteber belgelere dayanması gerektiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat açısından; 17.786,49 TL maddi tazminatın, davalı …’tan olay tarihi 23/09/2012 tarihinden itibaren, davalı … şirketinden 07/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsil edilerek … mirasçılarına hisseleri oranında ödenmesine, manevi tazminat açısından; 3.500 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile … mirasçılarına hisseleri oranında ödenmesine” karar verilmiş, kararı davacılar vekili manevi tazminat miktarı; davalılar ise kusur oranı ve yaşam süresinin hesaplanması yönünden istinaf etmişlerdir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince hükmedilen manevi tazminatın yüksek mahkemenin aradığı ilkelere uygun olmadığını, manevi tatmin ve caydırıcılık unsurlarını taşımadığını belirterek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu kazada kusur oranın saptanmasında hataya düşüldüğünü ifade ederek kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
23/09/2012 günü davalı sürücünün sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile yaya olarak yolun karşısına geçmekte olan davacıya çarptığı, dosyada mevcut Adli Tıp Raporuna göre davacının meydana gelen trafik kazası neticesi %25 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve altı ay iş göremezlik süreci yaşadığı anlaşılmıştır. Sürücünün olay yerinden kaçtığı, böylece kaza tespit tutanağının tutulmasını ve delillerin toplanmasını engellediği, kazadan yaklaşık altı saat sonra kolluk kuvvetlerince yakalandığı, yine davalı sürücünün soruşturma aşamasındaki ifadesinde alkollü olduğunu beyan ettiği, kazadan altı saat sonra yapılan alkol ölçümünde 1.06 promil alkollü olduğunun anlaşıldığı, bilirkişi raporunda da kaza saati itibarıyla 1.99 promil alkollü olabileceği görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince alınmış olan kusur raporu ayrıntılı, gerekçeli, olay yerinin uydu görüntüsünü ve yol yapısını gösterecek şekilde kapsamlı ve oluşa uygun olduğu değerlendirildiğinden, davalı vekilinin kusur ve alkol oranlarına ilişkin istinaf itirazların reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin maddi tazminat hesabına ilişkin istinaf itirazlarına gelince: Davacının gelirine ve muhtemel yaşam süresine göre düzenlenen aktüer raporunun 29/07/2015 tarihinde mahkemeye sunulmasından sonra davacının yargılama sırasında (15/08/2015 tarihinde) vefat ettiği, ancak vefat tarihinin aktüer raporuna yansıtılmadığı anlaşılmış, mevcut fiili durum var iken varsayımsal hesaba göre karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Bu itibarla davalılar vekilinin aktüer raporundaki muhtemel yaşam süresine ilişkin istinaf sebepleri yerinde kabul edilmiş, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediği için vefat tarihi ile rapor tarihi arasındaki süre pasif devre geliri 1001 TL olarak hesaplanmış, bu fazlalık maddi tazminat hesabından indirilerek hüküm kurulmuştur. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde: Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre, hakim özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine belli bir miktar ödenmesine karar verebilir. Ancak bu tutar adalete uygun ve zarara uğrayanda manevi huzuru doğuracak bir fonksiyon taşımak ve manevi tazminatın sınırı onun amaca göre belirlenmek durumundadır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. Bu anlatılanlar karşısında davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüş olup İlk Derece Mahkemesince takdir edilen manevi tazminatın az olduğu sonucuna varılarak kararın kaldırılmasına ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Bu açıklamalara göre HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıdaki aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: -Maddi tazminat açısından; 1- Davanın kısmen kabulü ile 16.785,49 TL maddi tazminatın davalı …’tan olay tarihi 23/09/2012 tarihinden itibaren, davalı … şirketinden 07/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak … mirasçılarına mirastaki hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Manevi Tazminat açısından; 2-Davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile … mirasçılarına mirastaki hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Maddi tazminat bakımından Harçlar Yasası uyarınca belirlenen 1.146,62 TL karar harcından, peşin alınan toplam 167,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 979,47-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Manevi tazminat bakımından Harçlar Yasası uyarınca belirlenen 683,10 TL karar harcından, peşin alınan toplam 68,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 614,79 TL harcın davalı …’tan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 335,00-TL harç ile 2.095,55-TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.487,45-TL’sinin davalılardan (1001,46-TL’den Davalı …sorumlu olmak kaydı ile) alınarak davacı … Mirasçılarına verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Maddi Tazminat Yönünden; a) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı … mirasçılarına verilmesine, b) Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.001 TL vekalet ücretinin davacı mirasçılarından alınarak davalı …’a verilmesine,7-Manevi Tazminat Yönünden; a)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.400-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı … mirasçılarına verilmesine, b) Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, manevi tazminat açısından davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.400 TL vekalet ücretinin davacı … Mirasçılarından alınarak davalı …’a verilmesine, 8-Gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 3-İstinaf aşamasında davacı ve davalı … tarafından tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/03/2020