Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/625 E. 2020/905 K. 26.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/625
KARAR NO: 2020/905
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/09/2017
NUMARASI: 2014/562 Esas- 2017/627 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan ve dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, 27/05/2011 tarihinde, tek taraflı kaza yapması sonucunda, araçta yolcu olarak bulunan davacıların yaralandıklarını, hastanelerde uzun süre tedavi gördüklerini, hastaneye gidiş gelişlerde masraflar yaptıklarını, güç kaybına uğradıklarını, bakıcıya muhtaç olduklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … için 1.000,00 TL, … için 2.000,00 TL ve … için 100,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili yargılama aşamasında, 20/03/2017 tarihli talep arttırım dilekçesi ile, toplam tazminat miktarını 221.276,82 TL’ye yükseltiğini belirtmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıyan … plakalı aracın müvekkili nezdinde kaza tarihi itibariyle ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, davacının sürekli sakatlık raporunun Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren ancak yasal faiz ile sorumlu tutulabileceğini, yolcu taşımak için uygun olmayan kamyonette yolculuk yapan davacıların müterafik kusurları nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İş bu davanın kabulü ile davacılardan …’in maluliyetinden kaynaklanan nihai ve gerçek zararı olan 5.176,15-TL ile bakıcı gideri 15.840,-TL’nin, …’nın maluliyetinden kaynaklanan nihai ve gerçek zararı olan 160.580,60 TL ile bakıcı gideri 7.591,50-TL nin, …’in maluliyetinden kaynaklanan nihai ve gerçek zararı olan 53.608,05-TL ile bakıcı gideri 4.144,50-TL nin, …’in maluliyetinden kaynaklanan nihai ve gerçek zararı olan 1.912,02 -TL ile bakıcı gideri 2.740,50-TL olmak üzere toplam 221.276,82 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine, birleşen Ankara.6 ATM’nin 2016/993 E sayılı dosyası ile ilgili hüküm verilmiş olmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayda işleten-davacılar arasındaki ilişki bakımından hatır taşıması bulunduğunu, davacıların ücret karşılığında yolculuk yapmadıklarını, davacıların kaza anında sigortalı kamyonetin açık kasasında seyahat etmeleri nedeniyle müterafik kusurlarının bulunduğunu, bu iki husus açısından en az %40 indirim yapılması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54.maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan ve dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 27/05/2011 tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacıların yaralandıkları, bu nedenle maddi tazminat talebinde bulundukları ve Mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar davacıların kamyonetin (sigortalı aracın) açık kasasında yolculuk yaptıklarını ve bu nedenle olayda müterafik kusurları bulunduğunu, davacılar bir ücret karşılığı taşınmadığından olayda hatır taşıması olduğunu iddia etmiş ise de aracın ruhsat bilgilerinin ve fotoğraflarının incelemesinde, kaza yapan aracın kamyonet olmadığı ve yolcu taşımaya özgü bir araç olduğu, davacıların oluşan zararı artıran bir eylemlerinin bulunmadığı, İstanbul’dan Elazığ’a gitmek üzere seyahat ederken Malatya il sınırları içerisinde kazanın meydana geldiği, dolayısıyla olayda davacıların müterafik kusurundan bahsedilemeyeceği; araç sürücüsü dava dışı …’in, davacı …’in eşi ve diğer davacıların kardeşi olduğu, bu halde davacıların taşınması karşılığında herhangi bir ücret alınmamasının ahlaki bir ödev kapsamında ve hatır taşıması olarak kabul edilmesi mümkün olmayan taşıma olduğu, dolayısıyla davalı tarafın bu hususlara ilişen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 15.115,42 TL harçtan peşin alınan 3.799 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.316,42 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … yönünden HMK’nın 361/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık; diğerleri yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/06/2020