Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/604 E. 2020/4397 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/604
KARAR NO : 2020/4397
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2017
NUMARASI : 2014/431 Esas – 2017/566 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ: 23/07/2012
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … adına kayıtlı … plaka sayılı araçla 02/06/2011 günü saat 21:00 sıralarında seyir halinde bulunan davalı …’ün (…), o sırada kaldırımda beklemekte olan davacıların mirasçısı …’a çarparak, uzun sürede komada bilinci kapalı şekilde tedavi görmesinin ardından 10/11/2011 günü ölümüne neden olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL maddi, davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 23/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile … için talep edilen maddi tazminatın 137.393,39 TL, … için talep edilen maddi tazminatın 55.323,62 TL, … için talep edilen maddi tazminat miktarının ise 43.054,33 TL’ye yükseltildiğini bildirmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak davanın Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Büyükçekmece 5’inci Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/158 (E) sayılı dosyasının sonucu beklenerek buna göre karar verilmesini, son çalıştığı iş yeri bildirildiğinden müteveffanın son dönem ücretinin sorulmasını, davacıların maddi zararlarının mirasçıların yaşı ile müteveffanın yaşı ve meslek grubu birlikte değerlendirilerek kusur oranında hesaplanması gerektiği, olay tarihi itibarıyla faiz talebini kabul etmediklerini, istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta şirketinin, sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, destekten yoksun kalma tazminatı bakımından kusurun tespiti için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, tazminat hesabı içinde aktüer sıfatına sahip bilirkişi görevlendirilmesini talep ettiklerini, her durumda davacının faiz başlangıcına ve türüne ilişkin taleplerinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden yetkili sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını beyan ederek, reeskont faizi talebinin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; davacı … için 137.373,00 TL, davacı … için 55.232,00 TL, davacı … için 43.054,00 TL maddi tazminatın davalılar …, … ve sigorta poliçesiyle sınırlı biçimde … AŞ’den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … ve … için 30.000,00 TL manevi tazminatın 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine karar vermiştir. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 09/03/2017 ikinci ek raporda sigorta şirketi tarafından dava öncesi ve daha sırasında yapılan güncellenmiş ödemelerin mahsubuyla müvekkillerinin diğer davalılardan talep edebileceği toplam maddi zararının … için 228.049,42 TL, … için 64.713,60 TL, … için 88.347,37 TL olmak üzere toplam 381.110,30 TL olduğunun tespit edildiği, herhangi bir gerekçe olmaksızın bu raporu göz önüne almayan yerel mahkemenin ilk rapora göre tesis ettiği hükme usule, yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, “03/07/2012” olan dava tarihinin, “18/09/2014” biçiminde yanlış yazıldığını, dava sırasında sigorta şirketiyle sulh olunduğuna ilişkin dosya ibraz edilmesine rağmen bu hususun göz ardı edilerek karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz ardı edilerek fahiş oranda düşük manevi tazminatı hükmolunduğu, hangi davacı için ne kadar maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinin açık ve anlaşılır biçimde yazılmadığı, yargılama gideri ile maddi ve manevi tazminatlar yönünden vekâlet ücretinin eksik hesaplandığını ileri sürmüştür. Davalı … AŞ istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar ile müvekkili şirketin sulh olmalarına ve davacı vekili tarafından dosyada sunulan dilekçeyle davadan feragat edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken feragat beyanı dikkate alınmadan hüküm kurulması nedeniyle icra takibinin durdurulmasını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla sunduğu 23/01/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı tutarını 137.373,39 TL’ye, davacı … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı tutarını 55.232,62 TL’ye, davacı … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı tutarını 43.054,33 TL’ye yükselterek talep sonucunu ıslah etmiş, ilk derece mahkemesi de ıslah suretiyle artırılan talep sonucuna uygun biçimde karar vermiştir. Aynı dava da bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğine ilişkin HMK’nin 176’ncı maddesinin 2’nci fıkrası karşısında, davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü 2’nci ek bilirkişi raporuyla diğer davalılardan talep edebileceği toplam maddi zararın toplam 381,110,30 TL olduğu tespit edildiğinden buna göre karar verilmesi gerektiğine dair istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Gerekçeli karar başlığına yanlış yazılan dava tarihini “23/07/2012″ biçiminde karar yerinde düzeltilmesi olanaklı yazım hatası olarak kabul edildiğinden kararın kaldırılması nedeni yapılmamış, her bir davacı yönünden hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarlarının hüküm fıkrasında duraksamaya neden olmayacak biçimde anlaşılması karşısında davacı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hüküm fıkrasının açık ve anlaşılır olmadığına yönelik istinaf nedeni benimsenmemiş, her bir davacı lehine ayrı ayrı hükmolunan maddi ve manevi tazminatlar yönünden ilk derece mahkemesi tarafından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca hesaplanan vekâlet ücreti ile yargılama gideri doğru belirlendiğinden, davacılar vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü vekâlet ücretine ve yargılama gideri miktarına ilişkin istinaf sebepleri de isabetli kabul edilmemiştir. Davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin hükme yönelen istinaf nedenlerinin incelenmesinde ise; davalıların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin olarak yapılan araştırma sonucu kolluk tarafından düzenlenen 30/11/2012 tarihli tutanakların içeriğine göre davalı …’in evli ve 2 çocuklu olduğu, ilkokul mezunu olup inşaat işçisi olduğu, ortalama aylık gelirinin 1.000,00 TL olduğu, 2011 model … marka aracının bulunduğu, davalı …’ün ise evli ve çocuğunun bulunduğu, ilkokul mezunu olup inşaat işçisi olarak çalıştığı, aylık gelirinin 800,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacıların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin olarak yapılan araştırma sonucu kolluk tarafından düzenlenen 14/11/2012 tarihli tutanakta, ev hanımı olan davacı …’ın herhangi bir gelirinin bulunmadığı, vakıflar müdürlüğünden aylık 300,00 TL yardım alan adı geçen davacının dayısına ait olan evde kira ödemeden 2 kız çocuğuyla birlikte ikamet ettiği, ilköğretim öğrencisi olan ve gelirleri ile kayıtlı mal varlıkları bulunmayan 6 yaşındaki davacı … ile 8 yaşındaki …’ın anneleri ile birlikte ikamet ettikleri bildirilmiştir.Bilirkişiler tarafından düzenlenen 05/01/2016 tarihli raporda davalı sürücü …’ün %100 oranında tam kusurlu olduğu bildirilmiştir.Aktüer bilirkişiler tarafından 27/01/2014, 15/09/2014, 12/04/2016, 14/10/2016 ve 09/03/2017 tarihli maddi tazminata ilişkin raporlar düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacıların ve davalının dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş biçimi, davalı sürücü …’ün kusurunun ağırlığı ve olayın meydana geldiği tarihe göre, idaresindeki araçla seyir halinde bulunduğu sırada tam kusurlu biçimde çarptığı davacıların desteği miras bırakanın ölümüne neden olan davalı sürücü … ile davalı işleten … aleyhine hükmolunan manevi tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarına ilişkin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine gelince: Vekâletnamesinde davadan feragat yetkisi bulunan davacılar vekili UYAP aracılığıyla 15/06/2015 tarihinde gönderdiği dilekçe ekinde 13/05/2015 tarihli ” sulh protokolü” başlıklı belge sunarak, poliçe limiti kapsamında maddi tazminat ile yargılama gideri ve vekâlet ücretini ödeyen davalı … AŞ aleyhine açtıkları davadan feragat ettiklerini beyan etmiş, davalı … AŞ vekili de elektronik imza taşıyan dilekçesiyle yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 307’nci maddesine göre feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK’nin 309 ve 310’uncu maddelerine göre davadan feragat; dava hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar her zaman yapılabilir ve feragat davayı neticelendiren tek taraflı hukuki işlemlerden olup karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. HMK’nin 311/1’inci maddesine göre ise feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracaktır.Bu itibarla, davacıların davalı … AŞ aleyhine açtıkları destekten yoksun kalma davasının, feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacılar vekilinin, yukarıda esas karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 352/1-b/1’inci maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B- Davalı … AŞ’nin istinaf başvurusunun KABULÜNE,Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davacılar …, … ve …’ın, davalı … AŞ’ye karşı açtıkları destekten yoksun kalma tazminatı davasının, HMK’nin 307 vd. maddeleri uyarınca feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,2-Davacı … için 137,373,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, olayın meydana geldiği 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, 3-Davacı … için 55.232,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, olayın meydana geldiği 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, 4-Davacı … için 43,054,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, olayın meydana geldiği 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, 5-Davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın, olayın meydana geldiği 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, 6-Davacı … için 30.000,00 TL manevi tazminatın, olayın meydana geldiği 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, 7-Davacı … için 30.000,00 TL manevi tazminatın, olayın meydana geldiği 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, 8-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 9-Maddi tazminat davası yönünden; 492 sayılı Harçlar Kanununun 15’inci maddesi uyarınca 0.06831 oran üzerinden hesaplanan 16.097,87 TL nispi karar ve ilam harcından, 1.630,00 TL+770,74 TL ıslah harcı olmak üzere peşin alınan toplam 2.400,74 TL nispi harcın mahsubu ile geriye kalan 13.697,13 TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına,10-Manevi tazminat yönünden; 492 sayılı Harçlar Kanunun 15’inci maddesi uyarınca, 0.06831 oran üzerinden hesaplanan 5.806,35 TL nispi karar ve ilam harcının, davalılar … ve …’den tahsil edilerek, Hazine gelir kaydına,,
11-Dava açılırken davacılar tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı, 1.630,00 TL peşin karar ve ilam harcı, 34,80 TL tedbir talebi harcı, 3,30 TL vekâlet harcı olmak üzere toplam 1,689,25 TL harç ile 770,74 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.459,99 TL harcın, davalılar … ve …’den tahsil edilerek, davacılara verilmesine,12- Destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1’inci maddesi uyarınca, anılan tarifenin 3’üncü kısmında belirtilen oranlar üzerinden kabulüne karar verilen miktara göre hesaplanan 13.739,84 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,13-Destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1’inci maddesi uyarınca, anılan tarifenin 3’üncü kısmında belirtilen oranlar üzerinden, kabulüne karar verilen miktara göre hesaplanan 6.425,52 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,14-Destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1’inci maddesi uyarınca, anılan tarifenin 3’üncü kısmında belirtilen oranlar üzerinden, kabulüne karar verilen miktara göre hesaplanan 5.085,94 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,15-Manevi tazminat davası bakımından; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1’inci maddesi uyarınca, anılan tarifenin 3’üncü kısmında belirtilen oranlar üzerinden, kabulüne karar verilen miktara göre hesaplanan 3.000,00 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,16-Manevi tazminat davası bakımından; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1’inci maddesi uyarınca, anılan tarifenin 3’üncü kısmında belirtilen oranlar üzerinden, kabulüne karar verilen miktara göre hesaplanan 3.600,00 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,17-Manevi tazminat davası bakımından; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1’inci maddesi uyarınca, anılan tarifenin 3’üncü kısmında belirtilen oranlar üzerinden, kabulüne karar verilen miktara göre hesaplanan 3.600,00 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,18-Manevi tazminat davasında, reddine karar verilen manevi tazminat miktarı yönünden hesaplanan nispi vekalet ücretinin, davacılar lehine hükmolunan nispi vekalet ücretinden fazla olması sebebiyle AAÜT’nin 10/2’nci maddesi uyarınca 10.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsil edilerek, kendilerine vekille temsil ettiren davalılar … ve …’e verilmesine,19-Davacılar tarafından sarf edilen 2.762,10 TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 1.987,33 TL yargılama giderinin, davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacılara verilmesine,20-Davalılar … ve … tarafından sarf edilen 50,00 TL yargılama giderinden, kabul-ret oranına göre hesaplanan 14.03 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, adı geçen davalılara verilmesine, 21-Dilekçe vermek suretiyle vekâlet ücreti ve yargılama gideri istemediğini beyan eden davalı … AŞ lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmolunasına yer olmadığına, 22-Gider avansından artan miktarın, karar kesinleştiğinde HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı … AŞ tarafından peşin olarak yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı … AŞ tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 34,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 120,00 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalı … AŞ’ye verilmesine, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yolu aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, davacı … lehine hükmolunan maddi tazminat davası bakımından HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere, diğer kararlar yönünden ise HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/12/2020