Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/576 E. 2020/849 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/576
KARAR NO: 2020/849
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI: 2013/851Esas – 2017/257 Karar
DAVANIN KONUSU: Ayıplı Aracın İadesi (TBK’nın 227.maddesinden kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı …’nin bayisi, yetkili satıcısı ve aynı zamanda yetkili servisi olan diğer davalı …’den 16/08/2011 tarihinde 44.469,62 TL bedel karşılığında … plakalı kamyonetin satın alındığını, dava konusu kamyonette satış sonrasında boya dökülmesinin ortaya çıkması ve bu durumun olağan olmaması nedeniyle aracın satın alındığı ve aynı zamanda yetkili servisi olan davalı …’ne başvurulduğunu, araç üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalıların yetkililerince, müvekkiline, kamyonetin yeniden boyanması gerektiğinin beyan edildiğini, yeniden boyanma bariz değer düşüklüğüne sebebiyet vereceğinden kamyonetin ayıptan ari misli ile değiştirilmesi için her iki davalıya Kadıköy …Noterliği vasıtası ile 10/01/2013 tarihinde ihtarname çekildiğini ve ihtarnamenin davalılara tebliğ edildiğini, ancak müvekkilinin taleplerinin yerine getirilmediğini, müvekkilinin bu olay nedeniyle mağdur edildiğini, her iki davalının sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile davanın kabulü ile dava konusu aracın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi ya da araç bedelinin rayiç değeri üzerinden iadesine, durumun bunu haklı kılmayacak olması halinde araçtaki boya hasarlı kısımların komple yenisi ile değiştirilmek suretiyle onarılmasına, yeni parça montajının teknik açıdan mümkün olmaması halinde uğranılan zararın giderilmesi açısından aracın onarılmasına, onarım sonucu araçtaki değer kaybı nedeniyle uğranılan zarara karşılık olmak üzere, HMK’nın 107.maddesi gereğince şimdilik 3.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın satıcısı veya üreticisinin müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirketin sadece aracın distribütör (dağıtıcısı) olduğunu, dağıtıcıya husumet yöneltilemeyeceğini, tacir sıfatına sahip davacının TTK’nın ön gördüğü ayıp, ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirmediğini, terditli taleple dava açılmasının usule aykırı olduğunu, tacir davacının TBK’nın 227. maddesinde seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanacağının açıkça hüküm altına alındığını, davacının dava konusu aracı hasarsız ve eksiksiz olarak aldığını ve buna dair teslim ve tesellüm belgesini imzaladığını, araç üzerinde takyidat bulunması nedeniyle araç ile ilgili dava ikame edilemeyeceğini, aracın, 10/12/2012 tarihinde hasarlı kazaya karıştığını ve orjinalliğinin bozulduğunu, davacı tarafın ihtarnamesinin 0/12/2012 tarihli kazadan sonra keşide edildiğini ve 15/01/2013 tarihinde müvekkiline ulaştığını, dava dilekçesinde açıkça boya ile ilgili sorunun, aracın alındıktan sonra farkedildiğinin belirtilmesine rağmen, 2 yıl 4 ay sonra garanti süresinin bitimine çok yakan bir zamanda davacının araç değişim talabinde bulunmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince, davacının süresi içerisinde inceleme ve ayıp ihbarında bulunmaması nedeniyle seçimlik haklarından yararlanamayacağını, TBK’nın 227.maddesi gereğince de, seçimlik haklarından hangisini kullandığını açıkça belirtmediğini, dolayısıyla davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, aracın 16/08/2011 tarihinde müvekkili firmadan eksiksiz ve sorunsuz bir şekilde teslim alındığını ve teslim tesellüm belgesinin imzalanmış olduğunu, satış tarihinden iki yılı aşkın zaman geçtikten sonra açılan bu davanın hakkaniyetle bağdaşmadığını, dava konusu araç üzerine, satış tarihi olan 16/08/2011 tarihinden bugüne kadar … Bankası Tüccarbaşı Şubesi tarafından rehin şerhi konulduğunu, bu takdiyat nedeniyle araç ile ilgili dava ikame edilemeyeceğini, dava konusu aracın 10/12/2012 tarihinde hasarlı trafik kazasına karıştığından orjinallik vasfını yitirdiğini, müvekkiline gönderilen ihtarnamenin kaza tarihinden sonra keşide edildiğini, dava dilekçesinde boyaya ilişkin sorunun aracın satın alınmasından sonra farkedildiğini ancak davanın iki yılı aşkın bir süreden sonra açıldığını, aracın satış bedelinin 44.469,62 TL olduğunu ancak dava değerinin 3.000,00 TL olarak gösterilmesi nedeniyle satış bedeli üzerinden harçlandırma yapılması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “davanın kısmın kabulü ile kısmen reddine, 4.500,00 TL’nin dava tarihi olan 27/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili , davalı … vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK’nın 111.maddesi gereğince dava dilekçelerinde birden fazla talebin bulunmasında herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, somut uyuşmazlıkta ayıplı satışa ilişkin olduğundan TBK’nın 227.maddesi gereğince müvekkilinin seçimlik hakları mevcut olduğundan, huzurdaki davanın da kademeli (terditli) olarak açıldığını, Mahkemece, olayda tek dava olmasına rağmen kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının birbiri ile çeliştiğini, taraflarınca öncelikle seçimlik haklardan olan araç bedelinin iadesi istenilmiş iken, bu yönde hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, gerekçeli kararda da bu hususa yönelik açıklama yapılmadığını, piyasa araştırması yapılmaksızın aracın komple boyanması nedeniyle değer kaybı olarak 1.000,00 TL takdir edilmiş olmasının hakkaniyete uygun düşmediğini, kabul şekline göre davalıların 30/01/2013 tarihinde temerrüde düşmelerine rağmen, Mahkemece, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddini içeriyor olmasına rağmen, yargılama giderlerinin tamamının davalılar üzerine bırakılmasının ve davalılar lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, davacı tarafın süresinde ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği ve aracın iddia edilenin aksine tesliminden önce boyanmamış olduğu hususlarının ispat edildiğini, dava konusu araçta değer kaybını oluşturacak herhangi bir ayıp bulunmadığını, satıcı tarafnıdan davacıya araç teslim edilirken, davacınını aracı muayene ederek eksiksiz ve hasarsız olarak teslim aldığını, davacının teslim aldığı aracı ilk günden bu yana kullanmakta olduğunu, araçtan menfaat/semere elde etmeye devam ettiğini, Yerel Mahkemece hükmedilen 4.500,00 TL için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme hükmü ile davacının talebinin uyuşmadığını ve taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, dava dilekçesinde 3.000,00 TL değer kaybı tazminatı ve aracın onarılması talep edildiğini, bilirkişi raporunda da 1.000,00 TL değer kaybı 3.500,00 TL muhtemel onarım bedeli hesaplandığını, davacı tarafından bilirkişi raporu dikkate alınarak 4.500,00 TL talep edilmesi üzerine 4.500,00 TL tazminat hükmedildiğini, 3.000,00 TL değer kaybından sadece 1.000,00 TL’si hüküm altına alındığından, davacının 4.500,00 TL maddi tazminata hak kazanmasının mümkün olmadığını, Yerel Mahkeme tarafından, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının tamamen kötü niyetli olduğunu, araçta herhangi bir boya kusurunun bulunmadığını, hesaplanan tazminat miktarının fazla olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 219. ve 227. maddeleri kapsamında, dava konusu araçtaki ayıp nedeniyle davalıların sorumluluğuna karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı …’nin distribütörü (ithalatçı firması) olduğu, davalı …’nin satıcısı olduğu, dava konusu aracın 16/08/2011 tarihli fatura ile 44.469,62 TL bedelle davacıya satıldığı, aracın 3 yıllık boya garantisinin bulunduğu, bu süre içerisinde araçta boya dökülmelerinin meydana gelmesi nedeniyle, davacı tarafından, TTK’nın 23.maddesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirerek, işbu dava öncesinde ayıplı aracın misli ile değiştirilmesi için davalılara ihtarname gönderildiği, davalılar tarafından bu talebinin kabul edilmemesi üzerine işbu davanın açıldığı ve Mahkemece de yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde, davanın kabulüne, hüküm fıkrasında ise davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir. Bu durum, HMK’nın 298/2.maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Diğer yandan, TBK’nın 227.maddesinde; “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere
satılanın ücretsiz onarılmasını isteme 4.İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Yukarıdaki düzenlemeye göre, alıcı bu seçimlik haklarından sadece birisini kullanabilecektir. Somut uyuşmazlıkta ise yukarıda da özetlendiği üzere, davacı vekili dava dilekçesinde aracın misli ile değiştirilmesi, araç bedelinin rayiç bedel üzerinden iadesi, aracın onarılması ve araç değer kaybı tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Başka bir deyişle, davacı seçimlik haklardan hangisini kullandığını belirtmemiş ve Mahkemece de bu konu açıklığa kavuşturulmadan usul ve yasaya aykırı karar verilmiştir. Mahkemece karara dayanak yapılan 10/04/2015 tarihli bilirkişi raporu ve 10/01/2016 tarihli bilirkişi ek raporlarının incelemesinde; HMK’nın 279.maddesine aranılan koşullara uygun olarak düzenlenmediği gibi, dosya kapsamına hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. O halde öncelikle, davacıdan TBK’nın 227.maddesi gereğince davacıya tanınan seçimlik haklardan hangisini kullandığı sorularak bu husus açıklığa kavuşturulduktan sonra, aralarında kimya ve makine mühendisi bulunan ve üniversitelerden seçilecek bilirkişi heyetinden rapor alınarak, boya hatasının imalat hatası olup olmadığı ve aracın bu nedenle gizli ayıplı olup olmadığı saptanıp taraf ve yargı denetimine elverişli rapor alınarak, davacının seçimlik haklarından sözleşmeden dönerek bedelin iadesi veya aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkını kullanması halinde bu seçimlerin tarafların hak ve menfaatleri gözetilerek aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı da değerlendirilerek sonucuna göre HMK’nın 297. ve 298. maddelerine uygun bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu bağlamda, davacı vekilinin, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvuruları için yatırılan karar ve ilam harçlarının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatıranlara iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinafa başvurular tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıranlara iadesine, 7-Davalılar … ile …tarafından icranın geri bırakılması talepleri kapsamında sunulan teminat mektuplarının İİK’nın 36/5 maddesi uyarınca ilgililerine (sunanlara) iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/06/2020