Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/570 E. 2020/235 K. 10.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/570
KARAR NO: 2020/235
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2014/233 Esas- 2017/713 Karar
DAVANIN KONUSU: Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ: 10/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 29/06/2008 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Caddesi’nde seyir halinde iken, sürücü … idaresindeki … plakalı traktörün çarpması sonucu yaralandığını, kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ZMS sigortası bulunmayan traktörün sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, sonrasında talebini 54.940 TL olarak artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 23/08/2010 tarihine davacı ile anlaşma imzaladıklarını, davanın KTK 111 maddesi gereğince reddi gerektiğini, … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan ZMSS poliçesi bulunduğunu, müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, davacının kask kullanmamaktan dolayı müterafik kusurlu olduğunu beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesi; davacının %14 oranındaki maluliyetini, davalının %65 kusur oranını benimseyerek davanın kabulüne 54,940 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş; taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili; faiz başlangıç tarihinin dava tarihi ve veya temerrüt tarihi olması gerekirken, ıslah tarihi olarak belirlenmesinin yerinde olmadığını ve yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf dilekçesinde; KTK m.111 uyarınca 23/08/2010 tarihli ibranameden sonra 09/07/2014 tarihinde açılan davanın dinlenemeyeceğini, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: KTK madde 111/2 uyarınca; tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceği, yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu hususun ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğu, yasada belirtilen iki yıllık sürenin hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği kabul edilmektedir. (Yargıtay 17. HD 2015/7759E. 2018/1350 K. sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararları) Somut olayda 29/06/2008 günü meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, davacıda Adli Tıp raporuna göre %14 oranında maluliyet oluştuğu, dosyada bulunan kusuru raporuna göre karşı araç sürücüsünün %65 oranında kusurunun bulunduğu, 18/08/2010 tarihli ibraname ile davacının davalı Güvence Hesabını ibra ettiği, ancak bu ibradan sonra 13/06/2011 tarihinde fazlaya ilişkin hakları için Güvence Hesabına karşı Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/268 nolu (takip edilmediği için açılmamış sayılmasına karar verilen) dosyası ile alacak davası açtığı, açılan bu davanın ibranamenin hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması olarak kabul edilmesi gerektiği ve böylece eldeki davanın KTK madde 111’de öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, ibranamedeki ödemenin 5.000 TL; mahkemesince hesaplanan tazminat miktarının ise 54.940 TL olduğu, bu haliyle ödeme miktarı ile tazminat arasındaki miktarın fahiş olarak nitelendirileceği, bu nedenle ibranamenin makbuz hükmünde değerlendirilmesi gerektiği değerlendirilerek, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelince; HMK 107 uyarınca, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı nazara alındığında, ıslah edilen kısım bakımından da faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekirken, ıslah edilen kısım bakımından faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olarak kabul edilmesi isabetli görülmediğinden, TBK m.117/2 maddesi de gözetilerek davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının kabulü ile alacağın tümü yönünden dava tarihi olan 09/07/2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesine, bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, düzeltilerek aşağıdaki aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kabulü ile -54.940,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2- Dava açılış ve ıslah aşamalarında yatırılan 211,20-TL karar ve ilam harcının, alınması gereken 3.752,95-TL’den mahsubu ile bakiye 3.541,75-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 240,20 TL ilk masraf, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 338,00-TL yargılama gideri ki toplam 1.778,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 6.393,40-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-Davalı tarafça yatırılan 938,23 TL istinaf karar harcının, alınması gereken 3.752,95 TL’den mahsubu ile kalan 2.814,72 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 16 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2020