Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/544 E. 2020/495 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/544
KARAR NO: 2020/495
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2015/267 Esas -2017/701 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı …’ya ait … plakalı aracın 27/05/2008 tarihinde, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresinde iken kaza yapması neticesinde, aracın içinde yolcu olarak bulunan …’ın yaralandığı ve %45 oranında vücut fonksiyon kaybına uğradığını, …, …, … ve …’nun yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğunu, yaralanan dava dışı …’ın maluliyetine ilişkin aktüer raporu ile saptanan 13.908,00 TL ve 271,00 TL tazminatın, 09/02/2010 tarihinde zarar gören …’a ödendiğini, ancak daha sonra … tarafından Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/548 Esas- 2014/280 Karar (Eski Esas:2010/191 Esas- 2011/398 Karar) sayılı kararı gereğince Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 20/06/2014 tarihinde toplam 149.452,13 TL ödendiğini, kazada yaralanan diğer yaralılardan … için 86,00 TL, … için 21,00 TL, … için 21,00 TL, … için 152,00 TL tazminatının 23/10/2008 tarihinde Sağlık Bakanlığına ödendiğini, ZMSS poliçesi ile müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde sigortalı bulunan ve taşıma işi yapan … plakalı ticari aracın, kaza sırasında var olması gereken zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası poliçesinin bulunmadığını, oysa bu poliçenin ZMSS poliçesi teminatından önce geldiğini, bu nedenle müvekkili tarafından yapılan ödemelerin davalı Güvence Hesabı tarafından karşılanması gerektiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile 163.906,93 TL rücuen tazminat alacağının hak sahiplerine ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça yapılan ödeme tarihinin 23/10/2008- 09/08/2010 olduğunu, davanın ise 2 yıllık süre geçirildikten sonra açıldığını, dava konusu yapılan rücu davasının, ödeme tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde dava açılmaması nedeniyle KTK’nın 109/4.maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/548 Esas-2014/280 Karar sayılı kararı ile poliçe kapsamında sorumluluğu sebebiyle davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen ilam gereğince ödemenin yapılarak ihtilafın kesin hüküm ile son bulduğunu, davacının, işbu dava ile, kesinleşmiş ilamın hilafına sorumlu olmadığını ve sorumluluğunun davalı müvekkilde olduğunu iddia ederek açılan işbu davanın dinlenemeyeceğini, davanın muhatabının ödeme yapılan kişiler olması gerektiğini, davacının teminat kapsamında olmayan tazminatı ödemesinin bir lütuf ödemesi olduğunu, davacı Sigorta Şirketi’nin doğrudan kuruma dava açma hakkının bulunmadığını, davaya konu taşımanın, yasa kapsamında bir taşıma olmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “davacının davasının reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece, eksik inceleme yapılarak kararın verildiğini, kaza yapan … plakalı aracın ücretli yolcu taşımacılığı yapan ticari bir araç olduğunu, söz konusu aracın ilgili Yasa ve mevzuat gereğince zorunlu olan, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesinin kaza esnasında bulunmadığını, sıralı sorumluluk ilkesi gereğince zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi teminatının, müvekkili şirketin ZMSS poliçesi teminatından önce geldiğini, yolcu taşıması sırasında meydana gelen zarardan, zarara neden olan aracın taşıma sigorta poliçesi bulunmadığından, davalı Güvence Hesabının yapılan ödemelerden sorumlu tutulması gerektiğini, dosyadaki bilirkişi raporunun objektif olmadığı gibi, yanlı, haksız ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun adeta davalı vekilinin cevap dilekçesinin birebir tekrarı gibi olduğunu, dolayısıyla kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmadığı gerekçesiyle Güvence Hesabı’na karşı açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası poliçesi bulunmayan ve davacı Sigorta Şirketi’nin ZMS sigortacısı olduğu aracın, 27/05/2008 tarihinde kaza yapması neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan …, …, …, … ve …’nun yaralandıkları, davacı tarafça, Sağlık Bakanlığına, 23/10/2008 tarihinde, dava dışı (yaralananlar) … için 86,00 TL, … 21,00, … için 21,00 ve … için 152,00 TL ödeme yapıldığı, yaralanan … tarafından davacı aleyhine açılan tazminat davasının Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/548 Esas – 2014/280 Karar sayılı kararı gereğince Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına, 20/06/2014 tarihinde toplam 149.452,13 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafın, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmadığı gerekçesiyle davalı Güvence Hesabı aleyhine işbu davayı açtığı ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24/02/2016 tarih, 2016/405 Esas-2016/2224 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 2019/8 sayılı KTK’nın 109/4.maddesine göre motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edecekleri kimseyi öğrendikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı Sigorta Şirketi tarafından, 23/10/2008 tarihinde Sağlık Bakanlığına, dava dışı (yaralananlar) … için 86,00 TL, … 21,00 TL … için 21,00 TL ve … için 152,00 TL ödeme yapılmıştır. İşbu rücu davası ise 10/03/2015 tarihinde açılmıştır. Bu durumda KTK’nın 109/4.maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmadığından, davacı tarafın bu ödemelere ilişkin talebinin, zamanaşımından dolayı reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde, kazada yaralanan … için yapılan ödemeye ilişkin rücu talebine gelince; … tarafından, işbu davanın davacısı hakkında ZMSS poliçesi teminatına istinaden açılan dava sonucunda, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/548 Esas – 2014/280 Karar sayılı kararı ile tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı tarafça, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kesinleşen karara istinaden Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına, 20/06/2014 tarihinde toplam 149.452,13 TL ödeme yapılmıştır. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih, 2013/1521 Esas- 2013/5850 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 4925 sayılı KTK’nın 19.maddesi ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.8 maddesi hükümlerine göre taşıma esnasında yolcuya gelen bedeni zarar öncelikle taşımacının sorumlu sigortasından karşılanır. Ancak, bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için; sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise, bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak, limit aşımında sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır.Somut uyuşmazlıkta, ZMS sigortacısı olan davacı, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmayan aracın kaza yapması neticesinde yaralanan yolcuların bedensel zararları için sorumlu olmadığı halde Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/548 Esas – 2014/280 Karar sayılı kararını temyiz etmeyerek, bu karara istinaden icra dosyasına … için ödemede bulunmuştur.TBK’nın 78.maddesine göre, borçlanmadığı edimi kendi isteği ile yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda da belirtildiği şekilde, davacı Sigorta Şirketi borçlanmadığı bir edimi kendi isteğiyle (ilgili Mahkeme kararını temyiz etmeyerek) ödemiştir. Bu durumda, … için yapılan ödemenin, TBK’nın 78.maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde ve açıklanan gerekçeyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince gerekçenin düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm oluşturulması karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın REDDİNE, 2-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT gereğince 15.784,42-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, 5-Alınması gerekli 31,40-TL karar harcının peşin alınan 2.799,13-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.767,73 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 69,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.05/03/2020