Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/541 E. 2019/846 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/541
KARAR NO : 2019/846
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2017
NUMARASI : 2014/703 Esas – 2017/1005 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücu Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket tarafından … plakalı araca zorunlu trafik sigortası yapıldığını, anılan aracın 26/10/2012 tarihinde yol açtığı trafik kazasında yaya durumundaki …’nin yaralandığını, %26 maluliyet oranına karşılık 85.140,00TL tazminat ödendiğini, kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığını, bu durumun sigortalısına rucu hakkı verdiğini, bu kapsamda ödenen tutarın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünde … E. Sayılı dosyada takip başlattığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini beyanla itirazın iptali ile %20 inkar ödencesine mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: 26/10/2012 tarihinde müvekkilinin çocuğu … evlerinin önünde oynarken teyzesi … tahriki ve çocuk ile şakalaşması sonucu aracın önüne şaka olarak atlayan … yaralandığını, … yakın akraba olması sebebiyle kaza yerinde tutulan rapor ile ilgilenmediğini belirterek haksız davanın reddini istemiştir.İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili; yetkisizlik itirazının usule aykırı bir şekilde reddedildiğini, kusur incelemesi yapılmadan tam kusur üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, bilirkişi raporunda pasif devrenin doğru hesaplanmadığını, bu dönemde AGİ’siz hesaplama yapılması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, sigortalı araç sürücüsünün ehliyetsiz olması nedeniyle sigortacı tarafından sigortalısına rücuen tazminat alacağının tahsili istemi ile başlatılmış icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.1-Göreve ilişkin değerlendirme;Somut olayda; dava tarihi olan 22/04/2014 tarihinde 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddeleri yürürlükte değildir. Davanın görülmesinde ticaret mahkemeleri görevlidir.2-Yetkiye ilişkin değerlendirme; Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlulara tebliğ edilen ödeme emrine yasal süresi içerisinde itiraz edilmiş olup İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkisine de ikametgah icra dairesinin yetkili olduğundan bahisle itiraz edilmiştir. “İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ( HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K. ).Kaldı ki itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır.(Üstündağ, S: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102)” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2013 gün ve 2013/13-372 E., 2013/1606 K. sayılı kararı)Zarar sorumlularına karşı ödemede bulunan sigortacının, kendi âkidi olan sigorta ettirene veya halefiyet ilkesi uyarınca üçüncü kişilere karşı açacakları rücu davalarında yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olacağı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi kapsamında düzenlenmiş değildir. Anılan madde ile genel şartların C.7 maddesinde, zarar gören üçüncü kişilerin ve bunların haleflerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasına karşı açacakları tazminat davaları bakımından bir yetki kuralı getirilmiştir.Somut olayda, davacı sigorta kendi sigortalısına karşı rücu davası açmıştır. Buna göre, anılan hükümlerin bu davada uygulanması mümkün olmadığından, yetkili mahkeme anılan hükümlere göre değil, HMK’nın genel yetki kuralları çerçevesinde ve özellikle anılan yasanın 6. ve devamı maddelerine göre belirlenecektir. İİK’nın 50/1.maddesi uyarınca para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması gerekmektedir. İkametgah icra dairesi olan Kocaeli icra dairesinin yetkili olduğu gerekçesiyle itiraz eden davalı tarafın ikametgahı, kayıtlı adresine göre, Kocaeli’dir. Bu durumda HMK’nın 6. maddesi uyarınca yetkili icra dairesi Kocaeli olup davacı tarafından yetkisiz icra dairesinde icra takibi yapılmıştır. İtirazın iptali davasında icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmış olması, dava şartıdır.O halde, itirazın iptali davasının, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmiş olması doğru olmamıştır. HMK 353/1-b-2 maddesinde kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Her ne kadar bu madde hükmü esas hakkında karar verilebileceğine dair bir düzenlemeyi içermekte ise de kesin nitelikte verilen kaldırma kararından sonra yeniden tahkikata başlanmayacak oluşu nedeniyle usul ekonomisi bakımından bu madde hükmü kıyasen uygulanmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A) 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun değişik gerekçeyle KABULÜNE, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,3- İstinafa başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,2- Peşin alınan 1.026,70TLden alınması gereken maktu harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına, fazladan alınan 982,20TL harcın kararın kesinleşmesini takiben davacı tarafa istek halinde iadesine,3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.30/12/2019