Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/540 E. 2019/686 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/540
KARAR NO: 2019/686
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2017
NUMARASI: 2016/844 Esas – 2017/828 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/12/2015 tarihinde, müvekkillerinin murisi …’ın kullandığı … plakalı motosikletin önüne çıkan köpeğe çarpması ve devrilmesi ile meydana gelen kaza sonucu vefat ettiğini, motosikletin davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkillerinin bu olay nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşulu ile toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın 24/12/2015 tarihinde meydana geldiğini, kaza yapan motosikletin müvekkili nezdinde 21/07/2015 – 07/07/2016 dönemleri arası ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, yeni ZMSS Genel Şartları A.6.d maddesine göre destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davacıların desteğinin tam kusurlu, tek taraflı kaza yapması nedeniyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni ZMSS Genel Şartları gereğince teminat dışı olduğundan davacıların davasının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 01/06/2015 tarihli yeni ZMSS Genel Şartlar’ının 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un, KTK’nın 92.maddesinde yaptığı değişiklik ile gerçekleştiğini, kazanın ve ZMSS poliçe düzenleme tarihinin Kanun’un yürürlüğünden önce olduğunu, dolayısıyla davacıların tazminat taleplerinin ZMSS teminatı kapsamından olduğunu, kararın bu nedenle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, TBK’nın 53/3 maddesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince, aynı kanunun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel Şartlar’ın C.10. maddesi ile 12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni Genel Şartlar’ın C.11 maddesine göre Genel Şartlar, yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak artık eski Genel Şartlar’ın, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda, poliçenin, ZMMS Genel Şartlar’ının yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 07/07/2015 günü tanzim edildiği, kazanın da 24/12/2015 tarihinde gerçekleştiği görülmektedir. Davacıların desteği sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araçla tam kusurlu ve tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında ölmesi sonucu destekten yoksun kaldıkları iddiası ile davacılar, murisin kullandığı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı şirketten destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacı ya da Güvence Hesabının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin üçüncü bir kişi olması gerekir. İşletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün üçüncü kişi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Yine Genel Şartlar’ın A.6. maddesinin (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle sürücünün asli kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmamasına göre, başvuru sahibinin desteğinin kusuruna denk gelen destek tazminatını talep etme hakkı bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlar’ının yürürlük tarihinden sonraki kazalarda, bu tarihten sonra düzenlenen poliçeler ile ilgili verdiği kararlar da bu yöndedir. Bu bağlamda; Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasay uygun bulunduğundan, davacıların vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/12/2019
KARŞI OY Dava, ZMSS poliçesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın, davacıların miras bırakanı sürücü …’ın sevk ve idaresindeyken, %100 kusurlu olarak 24/12/2015 tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucu, …’ın vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, 01/06/2015 tarihinde yürülüğe giren yeni ZMSS Genel Şartları’na göre desteğin kusurundan kaynaklanan tazminat talebinin teminat dışı bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili, 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar’ın, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile yürürlüğe girdiğini, dava konusu trafik kazasının 24/12/2015 tarihinde yani bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana geldiğini, bu nedenle tazminat taleplerinin ZMSS poliçesi kapsamında olduğunu, buna rağmen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. ZMSS Genel Şartları’nın A.6.d maddesi gereğince, kazanın müteveffanın %100 kusuru ile meydana gelmesi nedeniyle, davacıların tazminat taleplerinin teminat dışında kaldığını, buna rağmen tazminat taleplerinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 24/12/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı ölümlü trafik kazasında, müteveffa …’ın asli ve tam kusurlu olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK.’nun 53/3. maddesinde, ölüm halinde uğranılan zararlar arasında gösterilmiştir. Araç sürücüsü miras bırakanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ). Dava konusu olayda, davacılar desteğinin sevk ve idaresindeki araçla meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiği, davacılar, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduklarından, miras bırakanın kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, belirlenen tazminattan davalı … Şirketinin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/c,g,h ve Trafik Sigortası Genel Şartlarının A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülerek, bu husus istinaf sebebi yapılmış ve saygın çoğunluk tarafından bu iddia kabul görmüş ise de; 2918 sayılı Kanun’un 90. Maddesi, 6704 sayılı Kanun ile değişikliğinden önce, ” Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup, değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. Maddesine göre, destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. Maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. 2918 sayılı KTK’nın 95. Maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. 01/06/2015 tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 6704 sayılı Kanun ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, yasanın emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, Genel Şartlar’a göre değil, Kanun’un emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir. 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile, 2918 sayılı KTK’nın 92. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile, teminatın kapsamına yönelik, Genel Şartlar’da düzenlenen hükümler, uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, ancak bu tarihten sonra meydana gelen olaylarda, Genel Şartlar’da yer alan teminatın kapsamına ilişkin ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda, kaza ve poliçe tarihi, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun’dan öncedir. Başka bir deyişle, ZMSS poliçesi 07/07/2015 tarihinde düzenlenmiş, davaya konu trafik kazası ise 24/12/2015 tarihinde meydana gelmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi itibariyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepleri ZMSS teminatı kapsamı içerisindedir. Dolayısıyla, İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Bu bağlamda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, davanın kabulüne, 24/03/2013 tarihli aktüerya raporu ile belirlenen davacı … için 35.555,01 TL, davacı … için 37.208,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan, Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.