Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/525 E. 2020/269 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/525
KARAR NO: 2020/269
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2014/545 Esas- 2017/653 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’nin sürücüsü olduğu … plakalı aracın, 18/04/2011 tarihinde, yaya olan müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/16 D.İŞ. Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre davalı sürücü …’nin kazanın meydana gelmesinde %85 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin uzunca bir süre hastanelerde yattığını ve tedavi gördüğünü, Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporuna göre %76, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporuna göre %93 oranında maluliyetinin olduğunun mütalaa edildiğini, gerçek maluliyetinin Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle çok büyük elem ve ızdırap çektiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile TBK’nın 107.maddesine göre belirlenecek maddi tazminat ile 75.000,00 TL manevi tazminatın davalı Sigorta Şirketi yönünden müracaat tarihinden 7 gün sonrasından, diğer davalı yönünden kaza tarihinden başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde asıl kusurun davacıda olduğunu, kaza nedeniyle Sigorta Şirketi tarafından davacıya 97.410,00 TL ödendiğini, bu nedenle maddi zararının kalmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yapan aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince: “Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine; davacı tarafından, davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın 18/04/2011 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; davacı tarafından, davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu, davalıların farklı avukatlar tarafından temsil edilmesi nedeniyle Mahkemece her bir davalı için müvekkili aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, her iki davalı için tek bir vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54.ve 56. Maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’nin sürücüsü olduğu … plakalı aracın, 18/04/2011 tarihinde, yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu, davacının bu yaralanma nedeniyle %45 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceğinin ATK raporu ile tespit edildiği, kazanın meydana gelmesinde davacının %75, davalı sürücünün ise %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulduğu ve yukarıda da belirtildiği şekilde Mahkemece, davacı lehine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır. Kazanın oluş şekli, tarafların kusur oranları, maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu sonucuna varıldığından, davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusundaki itirazları yerinde görülmemiştir. Diğer yandan; AAÜT 3/2.maddesine göre: “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur”. Somut uyuşmazlıkta; maddi tazminat davasının reddedilmesi her iki davalı yönünden ortak sebebe dayanmakta ise de; manevi tazminat bakımından davalıların müteselsil sorumluluğu söz konusu değildir. 2918 Sayılı Kanun ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerine göre (manevi tazminatın teminat dışı olması nedeniyle) davalı Sigorta Şirketinin sorumluluğu bulunmayıp taraf sıfatı yokluğundan davanın tümden reddine; diğer davalı hakkındaki davanın ise kısmen kabulüne karar verilmesine göre ret sebebi her bir davalı için farklı hukuki nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu durumda manevi tazminat için her bir davalı bakımından ayrı ayrı (davalı sigorta şirketi için maktu, davalı … için nispi) vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak yukarıda da değinildiği üzere; maddi tazminat davasının reddedilmesi her iki davalı yönünden ortak sebebe dayanmakta (müteselsil sorumlulardan birisi tarafından tazminatın davadan önce ödenmiş olması nedeniyle) olduğundan her iki davalı için tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı hükmedilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Bu bağlamda, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıdaki yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı …’nin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan KABULÜ ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, 2-Davacı tarafından, davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 20.000 TL manevi tazminatın 18/04/2011 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Davacı tarafından, davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine, 4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.366,20 TL harçtan peşin alınan 273,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.092,95 TL karar harcının davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 2.400 TL nispi vekâlet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalı … davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca, reddedilen manevi miktarı üzerinden hesaplanan 2.400 TL nisbi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 7-Davalı … Sigorta AŞ davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca reddedilen manevi miktarı üzerinden 1.980 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT 3/2. maddesi gereğince reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.980 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 9-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı ve 273,25 TL peşin harç toplamı: 297,55 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 0,73 ve kabul 0,27 oranına göre hesaplanan 233,71 TL’sinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Davalı … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 0,73 ve kabul 0,27 oranına göre hesaplanan 20,00 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 11-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 112,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davalı … yönünden, Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/02/2020