Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/518 E. 2020/191 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/518
KARAR NO: 2020/191
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2017/6444 D.İş- 2017/6444 Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 06/11/2017 tarih 2017/İHK-4391)
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/12/2017 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, … Plakalı araçta yolcu konumunda bulunan davacılar murisi …’in vefatı ile davacıların (anne ve baba) destekten yoksun kaldığını, davalı …’nın murisin yolcu konumunda bulunduğu aracın ZMS sigorta şirketi olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik anne için 30.000, baba için 20.000 TL maddi tazminatın tamamının …’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Bilirkişi raporundan sonra davacı vekili anne … için talebini 59.390 TL, baba … için 44.591,97 TL’ye yükselterek davasını ıslah etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; Sigorta şirketinin kusur oranında sorumlu olduğunu, kusur tespitinin Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, hesaplamalarda Yeni Sigorta Genel Şartları uyarınca TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması gerektiği, avans faizi talebinin yersiz olduğunu ve taşıma ilişkisinde hatır taşıması söz konusu olduğu için hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini beyan etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti; davanın kabulüne karar vermiş, davalı vekili İtiraz Hakem Heyetine başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyeti itirazların reddine karar vermiştir. İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusur durumu belirlenmeden müteselsil sorumluluğa göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca olayda hatır taşımasıı söz konusu olduğu halde yetersiz gerekçeyle hatır taşıması indiriminın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; 6098 sayılı TBK’nın 61. ve 62. maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk esaslarına göre birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlular 6098 sayılı TBK’nın 162. ve 163. maddelerine göre, borcun tamamından sorumludur. Aynı yasanın 167. maddesi uyarınca sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre birbirlerine rücu hakları vardır. Anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olayda, araçta yolcu konumunda olan davacılar murisine kazanın meydana gelmesinde kusur izafe etmenin mümkün olmamasına, haksız fiili işleyen sürücü, sürücünün fiillerinden sorumlu olan işleten ve ZMS sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin zarar görenlere karşı müteselsilen sorumlu olmasına, dosyada mevcut kusur raporuna göre davalının sigortalısı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun anlaşılmasına, davacının davalıdan müteselsil sorumluluk çerçevesinde talepte bulunmasına, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olmasına, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm zarar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi bunlardan sadece birisinden de zararın tamamını isteyebilmesinin mümkün olmasına göre; davalı vekilinin sürücünün kusuru oranında davacılara karşı sorumlu oldukları yönündeki istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Öte yandan, olayda hatır taşımasına yönelik bir ilişkinin dosyaya yansımadığı, davalının dahi aşamalarda bu iddiasına ilişkin somut delil ileri süremediği nazara alındığında hatır taşımasına ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.04/02/2020