Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/5159 E. 2022/580 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/5159
KARAR NO: 2022/580
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2014/813 Esas – 2019/490 Karar
DAVANIN KONUSU: Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan kalıcı güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “1-davanın kabulü ile 57.500,00 TL maddi tazminatın (sürekli iş görememezlik zararı) dava tarihi olan 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak (geçerli poliçe azami teminat limiti olan 57.500,00TL’yi geçmemek üzere ve davalının bu miktar ile sorumlu olduğu kabul olunarak) davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kazasının 15/08/2006 tarihinde gerçekleştiğini, olaya uygulanacak ceza dava zamanaşımının 8 yıl olduğunu, 8 yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 12/03/2018 tarihinde ıslah yapıldığını, bu nedenle ıslah edilen miktarın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini; müvekkili … ile davacı arasında ticari bir münasebet bulunmaması ve müvekkilinin ticari bir şirket olmaması nedeniyle avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 15/08/2006 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu … plakalı araç ile ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı ticari kamyon niteliğindeki aracın kaza yapması neticesinde davacının yaralandığı; kazanın meydana gelmesinde, ZMSS poliçesi bulunmayan dava dışı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacının yaralanmasının, ATK raporuna göre %31 oranında kalıcı maluliyet niteliğinde olduğu; davacı tarafça, belirsiz alacak davası kapsamında açılan işbu davada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydıyla 1.000,00 TL kalıcı güç kaybı tazminatının avans faizi ile birlikte talep edildiği, 24/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının toplam zararının 176.300,74 TL olarak belirlendiği, davacı tarafça, kaza tarihindeki ZMSS poliçesinin azami limiti olan 57.500,00 TL’lik miktar dikkate alınarak dava değerinin 12/03/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle ıslah edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşik kararlarında da açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Ayrıca, alacaklı taraftan, alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesinin beklenemediği durumlarda da belirsiz alacak davası açılabilir. Bir başka deyişle, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda, belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla kesilmesi şeklinde cereyan eder. Somut uyuşmazlıkta; dava, belirsiz alacak davası olarak açıldığına göre, davalı vekilinin artırılan miktara yönelik zamanaşımı itirazında isabet bulunmamaktadır. Ayrıca, zarara sebebiyet veren ve ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın ruhsat bilgilerine göre, aracın ticari olduğu sabittir. Bu durumda, avans faize hükmedilmesinde de, herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazları kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 3.927,82 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 981,95 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 2.945,87 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.29/03/2022