Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/513 E. 2019/785 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/513
KARAR NO: 2019/785
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2017/6180 D.İş (Sigorta Tahkim Komisyonu 29/10/2017 gün 2017/İHK-4296 sayılı kararı)
DAVANIN KONUSU: Hasar Tazminatı
KARAR TARİHİ: 23/12/2019
İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 29/10/2017 gün 2017/İHK-4296 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuran/davacı … vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafa kasko sigortasıyla sigortalı bulunan müvekkiline ait aracın, 14/01/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlanarak pert olduğunu belirterek 55.000,00 TL hasar bedelinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde, saat 10.00’da meydana gelen kazanın üzerinden 6,5 saat geçtikten sonra kaza ihbarının yapıldığını, bu nedenle sürücünün alkol muayenesinin yapılamadığını, kazada yaralanma olmamasına rağmen kaza yerinin terk edilmiş olmasının rizikoyu teminat dışı bıraktığını belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından başvurunun kısmen kabulü ile 44.000,00 TL tazminatın davalı taraftan tahsiline dair verilen karara davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından; yargılama aşamasında ileri sürülen nedenlerle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve 14/01/2017 tarihli rizikonun poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın, sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın 1.5. Maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yükü yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığının ispatı sigortalıya geçer. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/5095 E.2016/7154 K. Sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararları) Yukarıda yapılan açıkmalara göre somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu kasko sigortasıyla teminat altına alınan aracın, sürücüsü …’ın sevk ve idaresinde iken yoldan çıkıp dere yatağına, sağ yan tarafı üzerinden devrilip tavan üzerine ters şekilde durması şeklinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, araç sürücüsü … ve yanında bulunan şahsın olayın akabinde verdikleri kolluk ifadesinde aracın ters dönerek sırt üstü düştüğünü, aracın içerisine sular dolduğunu, araçta bulunan arkadaşının emniyet kemerinden dolayı tavan tarafında asılı kaldığını, yaklaşık 1 saat veya daha fazla bir süreyle araçtan çıkma mücadelesi verdiklerini, iki cep telefonunun araç içerisinde kaldığını, bir araca binip Ağva merkeze gittiklerini, jandarmayı aradıklarını, daha sonradan yeniden olay yerine gidip jandarmayı beklediklerini, sonrasında da köy kahvesinde tutanak düzenlendiğini beyan ettikleri, kazaya ilişkin fotoğraflara göre yol haricindeki arazinin yoğun karla kaplı olduğu, aracın dereye yuvarlanarak ters şekilde tavan üstünde kaldığı, bu şekilde gerçekleşen trafik kazasında araç sürücüsünün olay yerini terk etmiş olmasında hayatın olağan akışına aykırı bir yön bulunmadığı, ispat yükü halen üzerinde bulunan davalı kasko şirketinin, olayın ihbar edildiği şekilde gerçekleşmediği ve rizikonun teminat dışında kalan hallerden olduğunu dosya kapsamına göre ispatlayamadığı, giderek davaya konu rizikonun gerçekleşmesiyle davacı aracında meydana gelen hasarın, kasko poliçesi teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin, bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ve yöntemine ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının İADESİNE, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliği ile karar verildi.23/12/2019