Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/5117 E. 2022/1079 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/5117
KARAR NO: 2022/1079
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2015/763 (E) 2018/1162 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/08/2014 tarihinde, davacının maliki olduğu … plakalı aracıyla E 6 karayolunda ilerlerken önündeki davalıların maliki ve ZMS sigortacısı olduğu … plakalı kamyonetten düşen taşlar nedeniyle aracında hasar meydana geldiğini, müvekkili yurtdışında yaşadığı için aracın tamirini yurtdışında yaptırdığını ve araçta 4.859,33 Euro zarar meydana geldiğini, sigorta şirketi tarafından 22/05/2015 tarihinde 2.150,00 TL hasar bedeli ödendiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL değer kaybı ile 12.622,36 TL hasar bedeli olmak üzere toplam 13.622,36 TL’nin haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 07/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 3.987,5 TL değer kaybı ile 4.152,10 Euro hasar bedelinin haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; yabancı plakalı araçların Türkiye sınırları içinde karıştıkları kazalardaki hasar ve zarar bedellerinin Türkiye’deki piyasa rayiçleri içerisinde değerlendirmelerinin yapılması gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan zararın ancak haksız fiil tarihinde ve memleket parası üzerinden gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, değer kaybına ilişkin taleplerin dolaylı zarar olduğunu ve ZMMS poliçesi teminatı dışında kaldığını, temerrüdün davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, istenebilecek faizin türünün yasal faiz olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zararının müvekkilinin sigortacısı tarafından karşılandığını, her ne kadar müvekkiline ait aracın sürücüsü kaza tespit tutanağını imzalamışsa da zararın düşen taştan meydana geldiğinin belli olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının değer kaybına yönelik talebinin ıslah dilekçesinde talep edilen tutar üzerinden kabulü ile 3.987,50 TL’nin davalı … yönünden 22/05/2015 tarihinden, davalı … İnş . Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 26/08/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının hasar bedeline yönelik talebinin ıslah dilekçesinde bildirilen tutar üzerinden kabulü ile 4.152,10 Euro’nun davalı … yönünden ıslah tarihinden itibaren, davalı … İnş . Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 26/08/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankaları tarafından Euro ile açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı üzerinden işletilecek faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … AŞ vekili, davanın kısmi dava olarak açıldığını, davacının ıslahla artırdığı tazminat talepleri zamanaşımına uğradığı halde bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmediğini, haksız fiilden kaynaklanan zararın ancak haksız fiil tarihinde ve memleket parası üzerinden gerçekleştiği kabul edilerek, Türkiye koşullarına göre zararın hesaplanması gerekirken aksi yöndeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili tarafından atanan eksper tarafından yapılan incelemelerde, aracın onarılabilir ve onarım masrafının 2.150,00 TL olduğunun tespit edildiğini, ibraz ettikleri ekspertiz raporu ile davacı tarafından ibraz edilen ekspertiz raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, talep edilen tutarın gerçek zarar ile uyumlu olup olmadığı, oluştuğu iddia edilen hasarın kaza sonucunda oluşmasının mümkün olup olmadığı, belirlenen tutarın, aracın değeri ile sovtaj değerinin parça ve işçilik bedellerinin yurtdışı piyasa koşullarına uygun olup olmadığı hususlarında bir inceleme yapılmadığını, her ne kadar onarımın yurtdışı piyasa koşullarına uygun olduğu belirtilmiş ise de raporun denetime elverişli olmadığını, değer kaybının tespitinin Yargıtay içtihatlarına aykırı ve denetime elverişsiz şekilde belirlendiğini, bilirkişi raporunda aracın hasarlı ve hasarsız değerine ilişkin belirlenen miktarların ne şekilde belirlendiğinin belirtilmediğini, bakiye poliçe limiti 22.850,00 TL olup bu miktar dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedelinin ve değer kaybı tazminatının karşı aracın malik ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 26/08/2014 tarihinde, İstanbul Kavacık semti TEM otoyolunda seyir halinde olan davalıların maliki ve ZMS sigortacısı olduğu … plakalı araçtan düşen taş parçalarının arkadan gelen davacının maliki olduğu ve sevk ve idaresindeki yabancı plakalı araca çarpması sonucunda davacının aracında hasar meydana geldiği anlaşılmış, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davalıların malik ve sigortacısı olduğu aracın sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. 1-Zamanaşımına yönelik istinaf itirazının incelenmesinde; Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir. Eldeki davada davacının aracında oluşan hasar bedelinin ve değer kaybının varlığının ve miktarının belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında delillerin toplanıp değerlendirilmesinden sonra mümkün olabileceğinden davacının iddia ettiği zararın dava tarihi itibariyle miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği, davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu kaza 26/08/2014 tarihinde gerçekleşmiş, dava 30/07/2015 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 08/06/2017 tarihinde verilmiştir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı, davanın açılmasıyla kesildiğinden; 08/06/2017 tarihli dilekçe ile yapılan ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınması mümkün değildir. Davalı … AŞ vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2-Yabancı para birimi üzerinden karar verilmesine ilişkin itirazın incelenmesinde; Davaya konu tazminat istemi haksız fiile dayalı olup, davacı yabancı ülke vatandaşı olduğundan, uğradığı maddi zararlarını gidermek için ülkesinde yapmak zorunda kaldığı veya kalacağı ödemeleri o ülkenin para birimi üzerinden yapacağından, maddi zararlarının yabancı para üzerinden hüküm altına alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2015/9275 E. 2018/3896 K. sayılı kararı) Davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 3-Hesap bilirkişi raporuna ilişkin itirazın incelenmesinde; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, ekspertiz raporunda hasarlı olduğu belirtilen parçaların, kazanın oluşuyla ve dosyadaki hasarlı araç fotoğraflarıyla uyumlu olduğu, parça ve işçilik bedellerinin menşe ülke rayiç değerlerine uygun olduğu, dolayısıyla toplam hasar miktarının 4.859,33 Euro olduğunu, davalı şirket davacıya 2.150,00 TL ödediğinden bu meblağın Euro karşılığı 707,23 Euro düşüldüğünde 4.152,10 Euro olduğunu, yapılan onarım işleminin orijinal parça ve malzeme ile yetkili serviste yapıldığı, aracın kaza tarihinde 1 yaşında olduğu, eski kazasının olmadığı, rutin pazarlık payı da düşüldüğünde, kazadan önceki değerinin, ekli piyasa araştırması belgelerine göre 30.000,00 Euro olduğunu, kazadan sonraki onarılmış haldeki satış değeri, tamiratın yapılış şekli, aracın km seviyesi, markası, modeli, ikinci el pazar payı, aracın ikinci el satış hızı dikkate alındığında 29.000,00 Euro olup araçta 1.000,00 Euro değer kaybı oluştuğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda araçta meydana gelen hasarın, davaya konu kazayla illiyet bağının tespit edildiği, maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 4-Poliçe limiti ile sınırlı sorumluluğa ilişkin itirazın incelenmesinde; Davalı … şirketinin kaza tarihi itibariyle poliçe limiti 26.800,00 TL olup, sigorta şirketi meydana gelen zararı poliçe limiti dahilinde gidermekle yükümlüdür. Mahkemece davadan önce davalı … tarafından yapılan 2.150,00 TL ödeme düşülerek bakiye 24.650,00 TL poliçe limitini aşmayacak şekilde davalı … şirketinin bakiye poliçe limiti ile sorumlu tutulması ve bakiye poliçe limitinin hükümde gösterilerek karar verilmesi gerekirken poliçe limitinin hükümde gösterilmemesi doğru olmamıştır. Davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle; davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2’nci maddesi gereğince kararın düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacının değer kaybına yönelik talebinin ıslah dilekçesinde talep edilen tutar üzerinden kabulü ile 3.987,50 TL’nin davalı … yönünden 22/05/2015 tarihinden, davalı … İnş. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 26/08/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, (davalı … 24.650,00 TL bakiye poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere) 2-Davacının hasar bedeline yönelik talebinin ıslah dilekçesinde bildirilen tutar üzerinden kabulü ile 4.152,10 Euro’nun davalı … yönünden ıslah tarihinden itibaren, davalı … İnş. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 26/08/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankaları tarafından Euro ile açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı üzerinden işletilecek faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, (davalı … 24.650,00 TL bakiye poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere) 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.405,26 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 379,04 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.026,22‬ TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.468,62 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarfedilen 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 287,60 TL posta ve tebligat gideri, 27,70 TL başvurma harcı, 232,64 TL peşin harç ve 146,40 TL ıslah harcı olmak üzere 2.094,34 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-Davalı tarafından yatırılan avanstan kalan olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 55,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 177,20 TL yargılama giderinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/06/2022