Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/5069 E. 2022/589 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/5069
KARAR NO: 2022/589
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2019
NUMARASI: 2014/1363 Esas – 2019/819 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynakalnan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 46. ve 47 (6098 sayılı TBK’nın 54. ve 56). maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu olayda Davalı …’ın %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu, Davacı …’in %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu ,Davalı sigorta şirketi tarafından 27/11/2007 tarihinde 8.224,00 TL ödeme yapılmıştır. İşbu dava 05/08/2014 tarihinde açılmış olup ödeme ise 27/11/2007 tarihinde yapılmıştır. Buna göre 2006 yılında meydana gelen kaza nedeniyle yaralanan davacının bundan dolayı davalı araç sürücüsü …, işleten … ve aracın sigortası olmamasından dolayı …na yönelik açmış olduğu bu davada, davacının olay tarihi itibariyle velisi ile … arasında 21/11/2007 tarihinde 8.224,00 TL karşılığı ibraname düzenlendiği, bu davanın ise 2014 yılında açıldığı, ödeme tarihi itibariyle yapılan bilirkişi incelemesi sonucu zararın 7.584,25 TL olduğu, bu haliyle ödemenin yetersiz olduğundan bahsedilemeyeceği gibi, ibranamenin iptali için 2 yıllık süre içinde de dava açılmadığı anlaşılmakla, davacının maddi tazminata yönelik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlandığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde tazminat belirlenmekte olup, MK.nun 4. Maddesi gereğince mahkememizce tarafların sosyo ekonomik durumları,olayın meydana geliş şekli,kusur durumu da dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği anlaşılmakla; Davacıların açmış oldukları manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, yine davalı …nın manevi tazminat açısından sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine ” şeklindeki gerekçeyle; “1-Davacının maddi tazminata yönelik davasının reddine, 2-Davacının davalı … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının reddine, 3-Davacının davalılar … ve … aleyhine açmış olduğu tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine, 2.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı … ve davalı … istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sürücünün, okul saatinde gündüz vakti meskun mahaldeki caddede kamyonet ile seyir halindeyken müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin kaza neticesinde %10.3 oranında malul kaldığını, Mahkemece hükmedilen 2.000 TL’lik manevi tazminat miktarının, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararı karşılamaktan çok uzak olduğunu belirtmiştir. Davalılar … ve … ortak istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat davasının zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde kusurun davacıda olduğunu, davacının iddia edildiği gibi sakat kalmadığını belirtmişlerdir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 15/11/2006 tarihinde, davalı …’ın maliki ve davalı …’ın sürücüsü olduğu kamyonetin, kaza tarihinde 12 yaşında olan yaya davacıya okul çevresinde çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, ATK raporunda; davacının yaralanması soncunda %10.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; davaya konu trafik kazası 15/11/2006 tarihinde gerçekleştiğine göre, davacının yaralanması nedeniyle ceza dava zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK’nın 89. ve 66. maddelerine göre 8 yıldır. İşbu dava, 05/08/2014 tarihinde, bir başka deyişle 8 yıllık ceza dava zamanaşımı süresi içerisinde açılmıştır. Bu nedenle davalıların zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 20/01/2016 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %30, davacı …’in ise %70 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelemesinde; raporun, ceza dosyasındaki olay yeri krokisi ve bilirkişi raporuyla örtüştüğü, raporun dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalıların, maluliyet ve kusura ilişkin itirazları kabule şayan görülmemiştir. Davacı vekilinin manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin itirazına gelince; kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının niteliği ve maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile 818 sayılı BK’nın 47 (6098 sayılı TBK’nın 56). maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun düşmediği ve az olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazları yerinde görülerek, takdiren davacı lehine 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalılar … ve …’ın istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, B- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacının maddi tazminat davasının reddine, 2-Davacının davalı … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının reddine, 3-Davacının, davalılar … ve … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabul – kısmen reddine, 30.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 3,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 40,98 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 5-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. maddesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, 6-Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden alınması gereken 2.049,3‬ TL harçtan, peşin alınan 204,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.844,37 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 7-Davacı tarafça yatırılan 204,93 TLpeşin harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen manevi tazminat miktarı nedeniyle, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 9-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası nedeniyle (İlk Derece Mahkemesi kararı dikkate alınarak) İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.000 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, 10-Davacı tarafından yapılan toplam 2.226,32 TL yargılama giderinin davanın kabul-ret oranına göre 1.113,15 TL’sinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,11-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, C-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 87‬,00 TL posta ve tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 136,62 TL harçtan, peşin alınan 133,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 3,42 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/03/2022