Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/5051 E. 2022/690 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/5051
KARAR NO: 2022/690
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2017/664 (E) 2019/865 (K)
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 14/10/2015 tarihinde müvekkil şirkete trafik sigortasıyla sigortalı bulunan … plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazasında araçta yolcu olarak … tarafından müvekkili şirket aleyhine açılan davanın %100 kusur üzerinden hükme bağlandığını, yapılan icra takibi neticesinde de uzlaşma yoluyla adı geçen kazazedeye 34.101,80 TL ana para olmak üzere faiz ve feriler ile birlikte toplam 46.100,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını belirterek şimdilik 10.682,00 TL’nin ihbar tarihinden itibaren işleyecek yıllık ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davaya konu trafik kazasında zarar gören … tarafından açılan maluliyet tazminatı davası neticesinde davacı sigorta şirketi tarafından toplam 46.100,00 TL ödeme yapıldığı, gerek daha önceden alınan bilirkişi raporu ve gerekse kazanın gerçekleşme biçimine göre yapılan değerlendirmede, davalı araç sürücüsünün, diğer araca göre sağdan kavşağa girmekte ve bu nedenle ilk geçiş hakkına sahip ise de, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığından bahisle KTK’nın 57/a ve 52/a maddeleri uyarınca tali kusurlu olduğu kabul edilerek işbu kusura isabet eden 11.525,00 TL’den taleple bağlı kalınarak davanın 10.682,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili, işbu rücu davasının dayanağı olan tazminat dava dosyasında davanın kendilerine ihbar edilmediğini, bu nedenle savunma haklarının kısıtlandığını, davacı sigorta şirketinin ihbar işlemi yapmadığından ötürü herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, kazazede maluliyetinin çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, tazminat dosyası üzerinden alınan maluliyet raporunun bu yönetmelik kapsamında düzenlenmediğini, kusur durumunun tespiti bakımından ATK’dan rapor alınmamasının hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik zararının teminat kapsamı dışında kaldığını, kaldı ki kazazede …’nin çocuk olması nedeniyle geçici iş göremezlik zararının hesaplanmasının doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, tarafların trafik sigortasıyla teminat altına aldıkları araçların karışmış oldukları trafik kazasında yaralanıp malul kalan dava dışı …’ya davacı tarafından %100 kusur üzerinden ödenen tazminatın davalı şirketin sorumluluğunu üstlendiği araç sürücüsünün kusuruna isabet eden kısmının tahsili istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı sigorta şirketinin … trafik poliçesi başlangıç tarihinin 10/03/2015 tarihi olduğu, buna göre 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarına göre değil, önceki mevzuat ile Yargıtay ilke ve kararlarına göre zararın belirlenmesi gerektiği, bu durumda ana tazminat dosyası üzerinden alınan maluliyet raporunun özürlülük ölçütüne göre düzenlenmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, salt davanın ihbar edilmemiş olmasının da rücuya engel teşkil etmediği, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarında isabet bulunmadığı görülmektedir. Diğer yandan kazanın gerçekleşme biçimine göre kusur tespitinin uzmanlık gerektiren bir yanının bulunmadığı, ilk derece mahkemesince yeni bir bilirkişi incelemesine gerek görülmeden dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile önceki dava dosyası üzerinden alınan kusur raporu doğrultusunda bir değerlendirme yapılarak davalı tarafa sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğu yönündeki kabulünde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarında da isabet olmadığı görülmektedir. Geçici iş göremezliğe ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde ise; HMK’nın 341/4. maddesinde asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 1.500,00 TL’yi geçmeyen tarafın istinaf hakkının bulunmadığının düzenlendiği, buna göre, rücuya esas olan geçici iş göremezlik zararı olarak 2.864,81 TL ve ferileri olmak üzere (rücuya esas toplam 46.100,00 TL’den 32.864,81/34.101,80 oranına göre hesaplanan) toplam 3.872,74 TL’den, davalının kusur oranına isabet eden ve aleyhine hüküm altına alınan 968,18 TL’lik miktarın, karar tarihi itibariyle HMK’nın 341/4. maddesi uyarınca yeniden değerleme oranı sonrasında 4.400,00 TL olan kesinlik sınırı altında kaldığı, dolayısıyla bu miktara yönelik davalı tarafın istinaf hakkının bulunmadığı görülmektedir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davalı vekilinin, geçici iş göremezlik tazminatının rücusuna ilişkin davaya yönelik istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle usulden reddine, 2-Davalı vekilinin, sürekli iş göremezlik tazminatının rücusuna ilişkin davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 3-9.965,79 TL üzerinden alınması gereken 680.76 TL istinaf karar harcından peşin alınan 183,00 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 497,76 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 4-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda toplam dava değeri (10.682,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 12/04/2022