Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/5008 E. 2022/766 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/5008
KARAR NO: 2022/766
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019
NUMARASI: 2016/468 (E) 2019/860 (K)
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ticari genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ait … plakalı kamyon ile davalının araç maliki/işleteni olduğu … plakalı aracın 20/09/2014 tarihinde karıştıkları kazada hasara uğradığını, ekspertiz incelemesi sonucu aracın pert total işlemine tabi tutulduğunu, aracın güncel rayiç değeri olan 30.000,00 TL’nin 17/11/2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini, hasarlı aracın satışından 14.800,00 TL sovtaj tahsilatı sağlandığını, zararın 15.200,00 TL olduğunu, kaza tutağında belirtilen olayın oluş şekline göre hasarın % 50’sinden sürücüsü olay yerini terk ettiğinden tespit edilemeyen … plakalı aracın maliki olan davalının sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 7.600,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 17/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ekinde sunulan kaza tespit tutanağında davalı şirketin herhangi bir şoför ya da çalışanının imzasının bulunmadığını, kazayı kabul etmemekle beraber bir an için tutanaktaki gibi kazanın meydana geldiği düşünülse dahi davacının, aracıyla trafiğe açık bir yolda kazaya sebebiyet verdiğini, davalının aracının ise normal yolunda seyrederken meydana gelen bu kaza nedeniyle kazaya karıştığını ve zarara uğradığını, olayda zarar görenin kusuru olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının davasının kabulüne, 7.600,00 TL’nin 06/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunun sadece trafik kazası tespit tutanağındaki beyana göre düzenlendiğini, tespit edilen kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirkete ait aracın kazaya sebebiyet vermediği gibi davacıya sigortalı araca da zarar vermediğini ve seyrine devam ettiğini, firari olmadığını, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının müvekkil şirkete ait aracın şoförünün yokluğunda tutulduğunu, kazaya karışan araçların sürücüleri … ve …’nın duruşmalara katılmadıklarını ve tanıklık yapmadıklarını, bu durumun tutulan tutanağın gerçekliği hakkında şüphe uyandırdığını, kaza tespit tutanaklarının kazada yer alan sürücüler tarafından mutlaka imzalanmış olması gerektiğini, kazanın … plakalı araç ile … plakalı araçlar arasında gerçekleştiğini, müvekkiline ait aracın kaza ile bir ilgisi bulunmadığını, tüm zararı müvekkiline ait araç vermiş gibi tespit edilen sovtaj değerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, zarar görenin ve üçüncü kişinin kusuru olduğundan müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi gereğince, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın zarar sorumlusu olan davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir. Davacı, 20/09/2014 tarihinde, davacı sigorta şirketine kasko sigortalı aracın, sürücüsü tespit edilemeyen davalıya ait aracın neden olduğu kazada hasar gördüğünü ve pert total işlemine tabi tutulduğunu, davacı sigorta şirketinin sigortalısına rayiç bedeli ödediğini, sovtaj bedeli düşüldükten sonra davalıya ait araç sürücüsünün kusuruna isabet eden miktarın rücuen tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Olay tarihinde kollukça düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre, 20/09/2014 günü, sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı aracıyla Osmangazi alt geçidi, … cadde istikametine doğru sağ şeritte seyir halindeyken sürücü beyanına göre sol tarafında da bir aracın olduğu önünde ve solunda seyreden her iki aracı geçmek istediği sırada aracının sağ ön kısımlarıyla önünde giden ve sağ şeritte seyreden sürücü … yönetimindeki … plakalı kanal kazıcı ve yükleyicinin sol arka kısımlarıyla çarpıştığı, çarpmanın etkisiyle sürücü …’ın … plakalı aracıyla savrularak sağ tarafında bulunan çelik bariyerlere çarptığı, her iki araç sürücüsünün beyanlarına göre sol şeritte seyreden … plakalı kamyonun sağ yan kısımlarıyla kazadan dolayı bekleyen … plakalı aracın sol arka köşe kısımlarına çarptığı, bu çarpmadan dolayı … plakalı aracın arka bagaj kapı cam kısımlarının patladığını beyan ettiği, kazanın oluşumunda kaza yeri inceleme ve sürücü beyanlarına göre sürücü … 2918 sayılı KTK’nın 84/d maddesi (arkadan çarpma) gereğince kusurlu, kaçarak kaza yerini terk eden … plakalı kamyon sürücüsünün 81/1-d maddesi (kazayı yetkililere bildirmemek- kaza yerinden ayrılmak) gereğince kural ihlali yaptığı tespit edilmiştir. 20/09/2014 tarihli kolluk tarafından düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının davacıya sigortalı … plakalı araç sürücüsü ve dava dışı … plakalı araç sürücüsünün beyanına göre tutulduğu, dosyaya getirtilen tramer kayıtlarına göre davalının … plakalı aracının olay tarihi itibariyle hasar bilgisinin bulunamadığı, davalının aracının davacıya sigortalı araca çarptığına ilişkin başkaca bir delil sunulmadığı göz önüne alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak 129,79 TL karar ve ilam harcından mahsubu ile fazla yatırılan 49,09 TL harcın davacıya iadesine, 3-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcından ibaret yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/04/2022