Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4970 E. 2022/1330 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4970
KARAR NO: 2022/1330
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2018/580 Esas – 2019/301 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
Birleşen İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/519 Esas Sayılı davasında
DAVANIN KONUSU: Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/11/2012 günü, davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı, davalı …’nın maliki, davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı otomobil ile davacı yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davalı sürücünün ehliyetsiz olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL işgöremezlik tazminatı ve 500,00 TL tedavi gideri olmak üzere şimdilik toplam 1.000 TL maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden ve sigortacı yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faizi birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumluluk kurallarına göre tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 31/01/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini işgöremezlik tazminatı yönünden 66.541,36 TL ve tedavi giderleri yönünden 2.108,50 TL artırarak maddi tazminat talebini toplam 69.649,86 TL’ye yükseltmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/11/2012 günü, davalı …’nın maliki, davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı otomobil ile davacı yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalılar vekili asıl ve birleşen davaya ilişkin cevap dilekçelerinde; TCK 66’ya göre fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında üçte ikisinin geçmesiyle kamu davasının düşeceğini, ceza davasına göre uzatılmış dava zamanaşımı süresi kabul edilse bile davalı …’nın 26.11.2012 kaza tarihinde 16 yaşında olduğunu ve manevi tazminat davasının zamanaşımı tarihinden sonraki bir tarihte açılması nedeniyle zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; asıl davanın kısmen kabulü ile 60.056,15 TL maluliyet tazminatı, 2.608,50 TL tedavi giderinden oluşan toplam 62.664,65 TL’nin davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 19/12/2013 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 26/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, asıl davada fazla istemin reddine, birleşen İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/519 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte birleşen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen davada fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili, mahkemece, ıslah ve dava dilekçesinde sadece kalıcı maluliyet tazminatı istendiği kabul edilerek, geçici iş göremezlik ödeneğine ilişkin talep bulunmadığından bahisle geçici işgöremezlik tazminatının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava değerinin artırılmasına yönelik 31/01/2019 tarihli dilekçenin ıslah değil, HMK 107. maddesi gereği verilen harç tamamlama dilekçesi olduğunu ve sadece kalıcı maluliyet talep ettiklerine dair bir ibarenin dava dilekçesinde ve talep arttırım dilekçesinde bulunmadığını, dava dilekçesinin içeriğinden işgöremezlik tazminatı taleplerinin hem geçici hem de kalıcı işgöremezliği kapsadığının açık olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar … ve … vekili, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, ceza davasına göre uzatılmış dava zamanaşımı süresi kabul edilse bile davalı …’nın kaza tarihinde 16 yaşında olduğunu ve manevi tazminat davasının zamanaşımı tarihinden sonraki bir tarihte açılması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler sona erdikten sonra yapılan ıslahın kabulünün hukuken mümkün olmadığını, davacının, müvekkilinin kullandığı aracın geri geri geldiğini gördüğünü ancak buna rağmen duracağını düşündüğünden araçtan kaçınmadığını beyan ettiğini, buna göre önlenebilir bir kazanın mağduru haline geldiğini, TBK 52. maddesinin mahkemece dikkate alınmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili, kaza karayolu sayılmayan bir yerde gerçekleştiğinden trafik sigortası teminatı dışında kaldığını, tedavi giderlerinin 6111 sayılı yasa gereği teminat kapsamı dışında kaldığını ve SGK tarafından karşılandığını, kaldı ki davacı tarafından bu giderlere yönelik belge sunulmadığını, mahkemenin hükme esas aldığı 21/01/2019 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, davacı tarafından tedavi giderine yönelik herhangi bir belge sunulmadığını, mahkemece davacının SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığının araştırılmadığını, dava kısmi dava olarak açıldığından ıslahla talep edilen alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, dava tarihinin faizin başlangıç tarihi olarak alınmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Asıl dava trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi, birleşen dava aynı kaza nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, 26/11/2012 tarihinde, davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı, davalı …’nın maliki, davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile sokak üzerinde geri geri manevra yaptığı sırada aynı sokak üzerinde yolun sol kenarında yürüyen davacı yayaya çarpması sonucu davacının yaralandığı, dosya kapsamından, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’nın % 100 kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu anlaşılmış, mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre, davacının % 4 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. 1-Manevi tazminat davasına yönelik zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi; 6098 sayılı TBK’nın 72. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda; trafik kazası 26/11/2012 tarihinde meydana geldiğinden davacının yaralanması nedeniyle ceza dava zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıl olup kazanın meydana geldiği 26/11/2012 tarihinden, birleşen manevi tazminat davasının açıldığı 21/12/2017 tarihine kadar geçen sürede 8 yıllık ceza dava zamanaşımı dolmamıştır. Davalılar … ve … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2-Islaha yönelik zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi; 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” düzenlemesi, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta, trafik kazası 26/11/2012 tarihinde meydana gelmiş, eldeki belirsiz alacak davası (asıl dava) 19/12/2013 tarihinde açılmış, talep artırım dilekçesi ise 31/01/2019 tarihinde verilmiştir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı, davanın açılmasıyla kesildiğinden artırılan miktara karşı yapılan zamanaşımı itirazının dikkate alınması mümkün değildir.Davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin zamanaşımına yönelik iddia ve itirazı yerinde değildir. 3-Davalı sigorta şirketinin kazanın karayolunda gerçekleşmediğine ve tedavi giderlerine yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesinde Karayolu : “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar” olarak tanımlanmış olup, aynı kanunun 2. maddesinin (a) bendinde ise “Karayolu dışındaki alanlarda kamuya açık alanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de bu kanun hükümlerinin uygulanacağı” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda kazanın meydana geldiği yer kamunun yararlanmasına açık alan olup, 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde belirtildiği üzere karayoludur. Ayrıca aynı kanunun 2. maddesi uyarınca, davaya konu kazanın kamuya açık bir yerde meydana gelmiş olması nedeniyle, rizikonun ZMSS teminatı kapsamında kaldığı açıktır. 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK 98. maddesinde yapılan değişiklik ve geçici 1. maddesi gereği, trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu sorumludur. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, açıklanan madde kapsamında kalan belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeli olmayan tedavi giderleri ve SGK’nın sorumluluğunun üzerinde kalan belgeli tedavi giderlerinden ise sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan ve usul ve yasaya uygun 21/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedellerine ilişkin olmayan, fakat KTK’nın 98. maddesinin kapsamı dışında kalıp davacının iyileşmesi için yapılan faturalı giderler hesaplanmış bulunmakla davalı sigorta şirketi bu giderlerden trafik poliçesi kapsamında sorumludur. Davalı … Sigorta AŞ vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. 4-Geçici işgöremezlik tazminatı talebinin reddine yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesi; Davacı vekili dava dilekçesinde, geçici işgöremezlik süresi ile sürekli işgücü kayıp oranının bilirkişi raporuyla belirleneceğini belirterek, davaya konu kaza nedeniyle beden gücü kaybına uğrayan davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere maddi tazminat talebinde bulunmuş, 31/01/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile geçici yada sürekli işgöremezlik ayrımı yapmadan işgöremezlik tazminatı talebini 67.041,36 TL’ye artırmış, tamamlama harcını yatırmıştır.Dava dilekçesi içeriğinden işgöremezlik tazminatı talebinin, hem geçici hem de sürekli işgöremezlik tazminatı talebini kapsadığı anlaşılmakla mahkemece geçici işgöremezlik tazminatı talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. 5-Hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; TBK’nın 56/1.maddesinde hâkimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 51.maddesinde yer alan “Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” Somut olay değerlendirildiğinde; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, kazanın oluş şekline, kusur durumuna ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu, davacı için 20.000 TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı sonucuna varılmakla, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğuna yönelik davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiş, manevi tazminatın düşük takdir edildiğine yönelik davacı vekilinin itirazı yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine,
B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Asıl davanın kabulü ile 6.985,21 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 60.056,15 TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 2.608,50 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 69.649,86 TL’nin davalı … Sigorta AŞ’den dava tarihi olan 19/12/2013 tarihinden ve davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 26/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Birleşen İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/519 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 9 yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Asıl davada, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.757,78 TL karar ve ilam harcından, 24,30 TL peşin harç, 235,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 259,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.498,48‬ TL karar ve ilam harcının davalılar …, … ile … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Birleşen davada Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.366,2‬0 TL karar ve ilam harcından, 102,47 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.263,73 TL harcın birleşen dosya davalıları … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Asıl davada davacı tarafından yatırılan 24,30 TL peşin harç, 235 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 259,30 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-Birleşen dosyada davacı tarafından yatırılan 102,47 TL peşin harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Asıl ve birleşen davada, davacı tarafından 24,30 TL başvuru harcı (asıl davada), 24.30 TL (birleşen davada), 3.75 TL vekaletname harcı, 1.200 TL bilirkişi ücreti, 568,10 TL Adli Tıp Kurumundan (22.09.2017 tarihli) alınan rapor için ödenen ücret, 500 TL Adli Tıp Kurumundan alınan (13.11.2015 tarihli) alınan rapor için ödenen ücret, 400 TL hesap bilirkişisi için takdir edilen bilirkişi ücreti, 350 TL kusur oranının tespiti için takdir edilen bilirkişi ücreti, 1.173,50 TL tebligat, müzekkere ve dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilme gidiş dönüş ücretleri olmak üzere toplam 4.243.95 TL yargılama giderinin asıl ve birleşen davaların kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.817,85 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Asıl davada davalı sigorta şirketi tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 9-Birleşen davada ve asıl davada davalılar … ve … tarafından yapılan 70 TL giderin davaların red ve kabul oranları gözetilerek takdiren 7.02 TL sinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, 10-Asıl davada, Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.854,48 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 11-Birleşen davada, Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 12-Birleşen davada, Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’ya verilmesine,13-Asıl ve birleşen dava dosyasında taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve istemde bulunmaları halinde yatıran taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 96,5 TL posta gideri olmak üzere toplam 217,80 TL yargılama giderinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.963,72 TL karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 2.910,73 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile, bakiye 2.052,99‬ TL karar ve ilam harcının davalılardan (davalı … Sigorta AŞ’nin 1.369,89 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/07/2022