Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/496 E. 2020/75 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/496
KARAR NO: 2020/75
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2017
NUMARASI: 2017/5842 D.İş. Esas- 2017/5842 D.İş.Karar
(İtiraz Hakem Heyetinin 17/10/2017- 2017/İHK-3691)
DAVANIN KONUSU: Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda özetle; davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı ve sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, 26/06/2016 tarihinde tek taraflı kaza yapması neticesinde araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, Necmettin Erbakan Üniversitesi Anabilim Dalı raporuna göre müvekkilinin %47 oranında sürekli iş göremez hale geldiğini, tazminat ödenmesi için davalı tarafa başvurulduğunu ancak tazminat ödenmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 27/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, davacının eksik evraklarla başvuru yapması nedeniyle davacıya tazminat ödenmediğini, haksız ve kötü niyetli olan başvurunun reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespit edilmesi, sürekli iş göremezlik tazminatının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderinin teminat dışında olduğunu, davacının bakıma muhtaç olduğunun tespit edilmesi, davacı lehine verilecek vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvurunun reddine karar vermiş, davacı vekilinin bu karara itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti, davacı vekilinin itirazının kısmen kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvuru sahibinin sürekli iş görmezlik tazminat talebinin kabulü ile 154.986,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 28/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, başvuru sahibinin 2.418,72 TL geçici iş göremezlik ve 10.876,83 TL bakıcı gideri tazminatı talebinin reddine karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili ile davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı …’ne eksik evraklarla başvurulduğunu, dava şartı olan başvurunun yerine getirilmemesi nedeniyle 2918 sayılı kanunun 97. maddesi gereğince başvurunun usulden reddine karar verilmesi, tazminat hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapılması, davacı lehine verilecek vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini, kararın bu yönlerden hatalı olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, maluliyet raporu alınması için yapılan masrafların ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54. maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davalı nezdinde 13/06/2016 tanzim tarihli ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının bu yaralanma nedeniyle güç kaybı tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı talebinde bulunduğu ve yukarıda belirtildiği şekilde başvurunun kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verildiği anlaşılmıştır.A-)Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Davacı vekilince, bedel artırım dilekçesiyle 12.418,77 TL geçici iş göremezlik ve 10.876,83 TL bakıcı gideri talep edilmiş ve bu miktarlar İtiraz Hakem Heyetince reddedilmiştir. İtiraz Hakem Heyetince reddedilen ve uyuşmazlık konusunu oluşturan bu miktarlar her ne kadar 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12.maddesine göre 40.000,00 TL’lik kesinlik sınırının altında kalmakta ise de, HMK’ nın “Katılma yoluyla başvurma” başlıklı 348.maddesine göre istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvurma süresini geçirmiş olsa da vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. Necmettin Erbakan Üniversite Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinin 30/01/2007 tarihli raporunda, davacının yaralanmasının %47 oranında kalıcı sakatlık (sürekli iş göremezlik) niteliğinde olduğu, iyileşme süresinin 9 ayı bulacağı, 9 aylık iyileşme süresinde bir başkasının bakımına ihtiyaç duyacağı mütalaa edilmiştir. 23/09/2017 tarihli aktüerya raporunda da, davacının geçici iş göremezlik tazminatının 12.418,77 TL, bakıcı gideri tazminatının 10.876,83 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı bu miktarlar üzerinden talep artırım dilekçesi vermiştir. Her ne kadar İtiraz Hakem Heyetince, davacı tarafın geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatının, yeni ZMSS Genel Şartları gereğince poliçe teminatı kapsamı dışında bırakıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, 6111 sayılı Kanun ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda davacı tarafın geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerindedir.B-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurudan önce, davacı tarafça, tazminat ödenmesi için yeterli belgelerle davalı … Şirketine geçerli bir başvuru yapıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Karara dayanak yapılan 23/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, hem PMF Yaşam Tablosu hem de TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak, iki ihtimalli olarak tazminat hesaplaması yapılmıştır. İtiraz Hakem Heyetince, bilirkişi raporunda TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu bulunan 154.986,84 TL tutarındaki iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir. Başka bir deyişle, İtiraz Hakem Heyetince, bilirkişi raporunda PMF Yaşam Tablosu dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu bulunan miktara hükmedilmediğinden, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir.Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf iddia ve itirazına gelince Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur.Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir. Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur.Bu durumda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, davacılar lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur.Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde; HMK.348/1.maddesi gereğince davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kararın düzeltilerek (davacı tarafın geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatının kabulüne karar verilmesi şeklinde), esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : A-)Davalı vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-)HMK’nın 348/1.maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince İtiraz Hakem Heyeti kararının düzeltilerek, esas hakkında YENİDEN HÜKÜM OLUŞTURULMASINA, Buna göre; 1-Davanın kabulü ile, 12.418,77 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 10.876,83 TL bakıcı gideri tazminatı ve 154.986,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 178.282,41 TL tazminatın 28/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince kabul edilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 20.886,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3- Davacı tarafından yapılan 100,00 TL başvuru ücreti, 100.00 TL itiraz başvuru ücreti, 500,000 TL bilirkişi ücreti, 2.574,24 TL ek başvuru ücreti olmak üzere toplam 3.274,24 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 2-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 3-Davacı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davalı vekilinin yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7- İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.16/01/2020