Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4905 E. 2022/463 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4905
KARAR NO: 2022/463
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2017/11 Esas – 2019/603 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı vekilinin maluliyet raporuna itirazları doğrultusunda İstanbul ATK 2. Üst Kurulu’ndan alınan 24/01/2019 tarih – 152 sayılı rapor ile; davacı …’in maluliyetine mahal olmadığı ve iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. Dosya içerisinde örneği bulunan … nolu KZMMS (trafik) poliçesi ile … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun 06/02/2016 – 2017 tarihleri arası sakatlık halinde kişi başı 310.000,00 TL limit ile sigorta güvencesine alındığı görülmektedir.Davacının talebinin daimi iş göremezlik dönemine ilişkin tazminatın tahsiline yönelik olması ve İstanbul ATK 3. İhtisas Kurulu ve ATK 2. Üst Kurulu’nun maluliyet kararları ile de davacının daimi maluliyetinin söz konusu olmadığı tespit edilmiş olduğundan daimi iş göremezlikten dolayı tazminat talebi söz konusu olmadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu raporunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, raporun hatalı olduğunu, raporun kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmediğini, maluliyet raporunun, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından düzenlenecek maluliyet raporlarının; kaza tarihi dikkate alınarak, 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü; 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği; 01/09/2013 – 01/06/2015 tarihleri arasında, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği; 01/06/2015 – 20/02/2019 tarihleri arasında, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik; 20/02/2019 tarihinden sonrasında, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlemesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu trafik kazası 11/07/2016 tarihinde gerçekleşmiş, davalı nezdinde sigortalı bulunan aracın ZMSS poliçesi ise 06/02/2016 tarihinde düzenlenmiştir. Bu durumda, her ne kadar, maluliyet raporunun, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmesi gerekirken, Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu- Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun 24/01/2019 tarihli raporunun, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenmiş olması hatalı ise de; davacının yaralanmasının, sağ kolundaki kırık nedeniyle gerçekleştiği ve Adli Tıp Kurumu raporunda da belirtildiği üzere araz bırakmamış olduğu dikkate alındığında; maluliyet raporunun, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre alınmasının sonuca bir etkisi olmayacaktır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2022