Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4901 E. 2020/139 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4901
KARAR NO: 2020/139
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI : 2019/8193 Esas – 2019/275 Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 19/10/2019 tarih 2019/İHK-14257)
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Bedensel Zarar Tazminatı
KARAR TARİHİ: 22/01/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta tarafından sigortalanan … plaka sayılı aracın neden olduğu trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili dilekçesiyle talep ettiği maddi tazminat miktarını 155.206,66 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; usul ve kanuna aykırı başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti 10/07/2019 gün ve 2019/10277 (E) – 2019/57816 (K) sayılı kararıyla, davacının başvurusunun kabulüne, 155.206,66 TL tazminatın 08/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Davalı vekili 29/07/2019 tarihinde sunduğu dilekçeyle, müvekkili şirket aleyhine yapılan başvuru şartının gerçekleşmediğini, Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması Yönetmeliğine göre yeniden rapor alınması gerektiğini, daimi maluliyetin tespiti halinde tazminat hesabının aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi tarafından yapılmasını, kaza tarihinden itibaren temerrüt faizi isteminin haksız olduğunu, Yargıtay kararı doğrultusunda başvuran yararına hükmolunacak vekalet ücretini “1/5” oranında hesaplanması gerektiğini ileri sürerek Uyuşmazlık Hakem Heyetinin anılan kararına yönelik itiraz başvurusunda bulunmuştur. İtiraz Hakem Heyeti 19/10/2019 gün ve 2019/11904 – 2019/İHK-14257 sayılı kararıyla somut olayda davacının ZMMS genel şartlarının da öngörülen biçimde Özürlü Sağlık Kurulu raporuyla sigorta şirketine başvuruda bulunmadığı, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 97’nci maddesinde öngörülen sigorta şirketine usulüne uygun belgelerle başvurma biçimindeki özel dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle Uyuşmazlık Hakem Heyetinin kararının kaldırılmasına, başvurunun dava şartı eksikliğinden usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, 12/11/2019 tarihinde sunduğu dilekçesiyle, sağlık kurulu raporunun gönderilmemiş olmasının dahi dava açmaya veya tahkime başvurmaya engel olmadığını, sunulan raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak hazırlandığını belirterek İtiraz Heyetinin anılan kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur. Dava ve uyuşmazlık, trafik kazası nedeniyle uğranılan bedensel zararın giderilmesi istemine ilişkindir. HMK’nin 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporlar, 11.10.2008 tarihinden önce meydana gelen olaylar bakımından Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında meydana gelen olaylar bakımından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 günü ile 31/05/2015 tarihleri arasında meydana gelen olaylar bakımından Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen olaylar bakımından ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut olayda, davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonu başvuru dilekçesi ekinde davacının yaralanmasına ilişkin olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından aralarında ruh sağlığı ve hastalıkları anabilim dalı öğretim üyesinin de bulunduğu üç kişilik öğretim üyesinden oluşturulan ve Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş 07/12/2018 gün ve 5817 sayılı raporu sunduğu, aktüer bilirkişinin de anılan raporu esas alarak tazminat miktarını hesapladığı anlaşılmıştır. 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesin de zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açılabileceği belirtilmiştir. Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahiplerinin ZMMS sigortacısına karşı doğrudan dava açmayıp yazılı başvuruda bulunması dava şartı olarak öngörülmüştür. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nin 115/2’nci maddesi gereğince mahkeme dava şartı eksikliğini tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi olanaklı ise, bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği giderilmemişse, davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verir. Somut uyuşmazlıkta başvuru tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6704 sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle değişik 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesi uyarınca davacı vekili tarafından, soruşturma ve tedavi belgeleri ile Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen rapor eklenmek suretiyle uğranılan bedensel zararın giderilmesi için davalı sigorta şirketine kargo şirketi tarafından 10/04/2018 günü teslim edilen belgelerle başvuruda bulunulduğu, davacı vekilinin de müvekkilinin trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararının giderilmesi talebiyle 31/01/2019 günü Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu, davacının talebinin kabulüne ilişkin Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının, davalı vekilinin itiraz başvurusu üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından kaldırarak, 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesinde öngörülen özel dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle başvurunun usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş rapor ile başvuruda bulunulduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Sigorta kuruluşuna başvuruda bulunulmasına ilişkin 6704 sayılı Kanunun 5’inci maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesinde hangi belgelerin ekleneceğine dair bir düzenlenmeye yer verilmediği gibi davacının da sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğunun anlaşılması karşısında, hak aramanın özünü kısıtlayabilecek nitelik taşıyan sunulan raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı ilişkin gerekçeyle başvurunun reddine karar verilmesi doğru kabul edilmemiştir. Aralarında Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesinin de bulunduğu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından düzenlenen raporun, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği de gözetilerek, davalı vekilinin Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı ileri sürdüğü itiraz gerekçeleri ve sebepleriyle sınırlı inceleme yapılarak sonuca göre karar verilmelidir. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen biçimde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin “(A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 5-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/01/2020